Hesabım
    Yılın Başkanı
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,0
    Yetersiz
    Yılın Başkanı

    Aynı Sözler Karın Doyurmuyor...

    Yazar: Ayşegül Kesirli

    Barry Levinson, dramatik hikayeleri komedi, gerilim veya aksiyon gibi farklı türlerle besleyerek Günaydın Vietnam, Yağmur Adam, Kardeş Gibiydiler ve Başkanın Adamları gibi sürükleyici ve içerikli filmler yaratan, başarılı bir yönetmen. Politik duyarlılığını yönettiği filmlere yansıtmayı oldukça seven Levinson, aynı zamanda bir Hollywood yönetmeni için hatırı sayılır derecede iğneleyici bir üsluba sahip. Yönetmenin siyasi çevrelerde geçen yeni filmi Yılın Başkanı, aklımıza otomatikman Levinson'un Başkanın Adamları'ndaki sert ve şok edici performansını getirerek yüksek beklentilere kapılmamıza sebep oluyor. Fakat Yılın Başkanı, Levinson tarafından yönetilen çarpıcı bir sistem eleştirisi izlenimi verse de, eleştiri düzeyi sönük kalan ve yüksek beklentileri boşa çıkaran bir yapım.

    Afişinden de anlaşılabileceği gibi, film odak noktasına Robin Williams'ın ününü, oyun gücünü ve güldürü yeteneğini koymuş durumda. Ancak bu üç öğeyi de hakkını vererek kullandığı söylenemez. Filmde, Williams'ın performansı bir stand-up komedyenin sahne performansından ileri gitmiyor. Her zamanki yüz mimikleri, ses tonuyla karakterden karaktere bürünme numaraları hala bizleri güldürebiliyor belki. Duygusal, saf ve her an yaşlarla dolabilecekmiş gibi parlayan bakışları bizleri hala duygulandırabiliyor. Lakin filmde Williams'ın performansını bir adım ileriye götürecek herhangi bir yenilik bulmak zor. Bilakis filmin Williams'ın oyunculuğunu klişeleştirdiği dahi söylenebilir.

    Aslına bakarsanız bu durum, Williams'ın filmde canlandırdığı karakter ile birebir örtüşmesini sağlamış gibi gözüküyor. Williams'ın kalıplaşmış mimikleriyle izleyicinin sevgisine oynayan sıradan bir ünlü oyuncuya dönüştürülmesi, halkın ilgisini kazanabilmek için bütün klişelerini gözler önüne seren politikacı adayı Tom Dobbs karakteri ile bilinçli bir paralellik yaratmakta. Bu paralellik, filmin söyleyeceği söze başarıyla hizmet etse de, Williams'ın kendisine yakışmayacak sıradanlıkta, özensiz bir performans sergilediği hissini izleyicinin kafasından silememekte ne yazık ki.

    Filmin söylemek istediği söze odaklandığımızda ise Levinson'ın kendini tekrar etmekten öteye gidemediğini fark ediyoruz. Televizyon ekranından film dünyasına yapılan geçişlerle her iki dünyayı da eş değer hale getirerek, izleyiciyi neye inanacağı konusunda şüpheye düşürmek, hala daha birçok yönetmenin altından kalkamayacağı sihirbazlık numaraları gerektiriyor. Bu numaralar yardımıyla Levinson'un Yılın Başkanı'nda yaptığı gibi, televizyonda yayınlanan her şeyin bir illüzyon olduğu ve içerisinde gerçeklik namına hiçbir şey barındırmadığı sözü başarıyla da söylenebilir. Fakat bu sözler artık bizleri bir anda çarpacak kadar orijinal değiller.

    Sadece son birkaç yıl içinde, hayatımızın bir kurgu olduğunu, siyah ve büyük arabalar kullanan, tehlikeli adamların yaşantımızı kontrol altında tutarak, biz masum vosvosçuları yalan haberlerle uyuttuğunu iddia eden sayısız film çekildi. Bunlardan birini de bizzat Barry Levinson'ın kendisi çekti üstelik. Bu nedenle de, Yılın Başkanı'nı izledikten sonra, her ne kadar temiz bir iş çıkarmış olsa da Levinson'un daha önce Başkanın Adamları'nda söylediği sözü, yeni bir film çekerek tekrar söylemesine ne gerek vardı diye düşünmemek elde değil.

    Filmin en sürükleyici tarafları, içinde insanı gerçekten güldüren zekice tasarlanmış espriler barındırması ve işini iyi bilen oyunculardan oluşan disiplinli bir kadroya sahip olması. Robin Williams'ın performansının özensizliğine rağmen hatasız bir oyunculuk sergilediğini söylemiştik. Christopher Walken'ın da harikalar yaratan ve karaktere yepyeni bir bakış açısı kazandıran bir oyunculuk sergilediği söylenemez. Sadece sorumluluğunu yerine getirecek kadar efor sarf ediyor denebilir. Bana kalırsa filmin en başarılı performansı Eleanor Green'i canlandıran Laura Linney'e ait. Çünkü filmde sadece görevini yapmak için değil, gerçekten karakterinin ruhuna bürünmek için çaba harcayan tek oyuncu oymuş izlenimi veriyor. Özellikle Eleanor'un uyuşturucu etkisindeyken kahve almaya çalıştığı sahnedeki performansı izlenmeye değer.

    Yılın Başkanı, büyük beklentiler yarattığı halde, bir komedyenin başkanlığa aday olması fikrini ilk birkaç dakikasında tüketen, odaklanmasını ümit ettiğimiz konuları es geçerek uzatmaması gereken yan öyküleri uzatılamayacak hale gelene kadar uzatan bir film. Yine de anlık esprilerle insanı güldüren, film görünüşlü bir stand-up izlemek isteyenlerin tercih edebilecekleri bir yapım. Bunun dışında filmden Barry Levinson'ın başarılı yönetmenlik tecrübelerine benzer bir performans beklemek sadece hayal kırıklığına sebep olur kanımca.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top