Tutkulu Dövüşlü
Yazar: Ayşegül KesirliHer ailenin içinde sırlar vardır. Karı koca arasında mesela veya kardeşler arasında. Kimi zaman müşterek hayatlarımızda kendimize özel bir alan açmamıza yardımcı olurlar. Kimi zamanda gündelik rutinin bir parçası olurlar. Birbirimizi kırmaktan korkarız belki. Kendimize saklarız düşüncelerimizi. Susmayı seçeriz. Ancak söylenmeyenler soruna dönüşür zamanlar. Büyürler, kocaman olurlar gözlerimizin önünde.
Doug Liman yönetmenliğindeki Bay ve Bayan Smith (2005) belki de bu yazın en çok konuşulan filmlerinden biri olacak. Brad Pitt ve Angelina Jolie gibi iki yıldız oyuncuyu kadrosunda barındıran film, daha vizyona girmeden iki oyuncu arasında başlayan aşk dedikoduları ile kendinden bahsettirmeyi aylar öncesinden başardı ne de olsa. Fakat kalitesiyle kendinden söz ettirip ettiremeyeceği biraz şüpheli.
İki insanın aynı evi paylaşmaları zordur. Hele bir de sıradan ev arkadaşları gibi sadece ev ile ilgili sorumlulukları paylaşmıyorlarsa. Birbirlerine karşı duygusal yükümlülükler altında olan insanlar, aynı çatı altında olma baskısını daha da şiddetli yaşayabilirler. Filmde de, yaklaşık beş yıllık evli John ve Jane evlilik danışmanına gitmeye başlarlar. Çünkü birbirlerine karşı duydukları tutkulu aşk son bulmuştur. Aralarındaki iletişim azalmış ve neredeyse hiç konuşmadan aynı evde yaşayan iki ev arkadaşına dönüşmüşlerdir. Ve aralarındaki sorunları tartışmayıp kendilerine saklayarak uzun bir süre idare edebileceklerini düşünmektedirler.
Gerçek hayatta da çiftler birbirlerini ne kadar çok sevseler de bir süre sonra yaptıkları her hareket birbirlerine batmaya başlar; diş macununu ortadan sıkma, kirli çorapları ortada bırakma gibi basit problemlerden birbirlerini boğazlayabilecek hale bile gelebilirler. Yaşamın çok içinde olan bu ayrıntıyı seyirciye verme açısından Bay ve Bayan Smith gerçekten çok başarılı bir film. Çünkü karakterler zaten meslekleri itibariyle şiddete eğilimli. Ve öldürmek onlar için karnın acıkması kadar doğal bir iç güdü.
Sinirlerini bastıramama ve karşıdaki insana şiddet uygulama dürtüsü, Jane ve John gibi iki insan için bize ifade ettiğinden çok daha az şey ifade ediyor belki. Evli bir çift arasında yaşanan sinir savaşını bu tarz mesleklere sahip iki insana yakıştırmak ve olay örgüsünü birbirlerini öldürmek zorunda oldukları bir görevle bağlamak gerçekten başarılı bir düşünce. Ortaya altında binlerce metaforik anlam taşıyan bir film çıkarabilecek bir hikaye.
Ancak "Bay ve Bayan Smith", ne yazık ki kendini karşılıklı çekilen silahlar, aniden patlayan bombalarla aksiyonun büyüsüne kaptırdığı için esas güzel olan bu ayrıntıyı atlıyor. Öykü aksiyon sahneleri boyunca John ve Jane'in evlilik problemlerinden kopmamak için dengeyi diyalogların yardımıyla korumaya çalışıyor. Fakat bunu yaparken televizyon dizilerine özgü esprili konuşmalarla sahneleri süslüyor. Ve o an seyircinin ilgisi ister istemez kimin yara alıp almayacağında olduğu için bu küçük ayrıntılar kaçırılıyor. Seyircinin dikkati otobandaki kovalamaca sahneleri arasında dağılıp gidiyor.
Brad Pitt ve Angelina Jolie, film boyunca uyumlu ve tutkulu bir oyunculuk sergiliyorlar. Ancak özellikle Angelina Jolie'nin seksapelinin üzerine o kadar fazla gidiliyor ki bir süre sonra her iki oyuncunun da güzel olmalarının bir anlamı kalmıyor. Aralarındaki ilişki, gizemini ve çekiciliğini kaybediyor.
Sanıyorum ki, filmdeki en büyük problem yönetmenin nasıl bir seyirci kitlesine hitap etmek istediğini bilememesi. Çünkü bir filmle, hem romantik komedi sever evli çiftleri, hem aksiyon hayranı erkekleri, hem de Hollywood yıldızlarını görmek isteyen gençleri hedef almak isterken filmin atmosferi bozuluyor. Filmden, Jennifer Aniston hayranlarına da hitap etmek amacıyla çıkarılan sevişme sahneleri de kurgunun başarısızlığı sonucu seyirciyi sinemada değil de bir televizyon kanalında film izliyormuş gibi hissettiriyor. Tonlarca para yatırılarak çekilen bir film daha, yapımcıların ticari kaygılarına yenik düşüyor belki de. Ve ne Brad Pitt ne de Angelina Jolie görsel güçleriyle hikayedeki boşlukları kapatıp, filmi kurtarmayı başaramıyorlar.