<b>Batman Başlıyoooor!</b>
Yazar: Ali ErcivanBatman serisinin son filmi Batman Başlıyor (Batman Begins), çizgi romanın yolunu takip ederek, karakterin ortaya çıkış sürecine dair, serinin geri kalanından daha karanlık bir bölümle devam ediyor. Bu kez kamera arkasında Akıl Defteri (Memento) ile kendisini uluslararası arenada kabul ettirmiş İngiliz yönetmen Christopher Nolan ve yarasa adam kostümleri içinde de Christian Bale var.
Yukarıdaki paragrafta özellikle üzerinde durulması gereken kelime "süreç". Bu film, sıradan bir insanın bir süper kahramana dönüşme sürecini, hayatındaki baba figürlerinden kalan her şeyi yıkıp yerine yeni bir kimlik yaratmasını anlatıyor. Sinemada bir değişim sürecini anlatmak kolay iş değil. Fakat Nolan ve ekibi, bu işin altından başarıyla kalkıyorlar.
Bu son filmde, Bruce Wayne'in yarasalarla ilişkisini, ailesini kaybedişini ve Batman kadınlarının ilkini görüyoruz. Bruce Wayne'in korkuları, bu korkuların hayatına ne şekilde yön verdiği, ailesinin intikamını alma peşindeki bir gençten nasıl olup da adaleti sağlamayı amaç edinmiş bir süper kahramana dönüştüğünü, neden-sonuç ilişkisini her aşamada gözeten senaryonun iyi kurulmuş yapısı içinde izliyoruz. Kimi zaman fazla basit diyaloglarına rağmen, sağlam bir senaryo var ortada.
Her şeyden önce gerçekçi bir film yapmak amaçlanmış. Hayali bir kentte, yarasa kostümüyle uçan coşan bir adamın öyküsüne "gerçekçi" diye yaklaşmak nasıl mümkün olabilir, diyebilirsiniz. Elbette bir fantezi dünyası bu. Ama kendi gerçekliğini, çok dünyevi temeller üzerine başarıyla oturtuyor. Tiplerden ziyade karakterler yaratmayı; gerçek dünya ile sosyal ve hatta ekonomik bir bağ kurmayı; bir olgunlaşma öyküsü anlatmayı amaçlıyor. Ve tüm bunları büyük ölçüde başarıyor da.
Tabii yapılan görsel tercihlerin de bunda payı var. Nolan'ın önceki iki filminde de son derece başarılı işler çıkaran görüntü yönetmeni Wally Pfister'ın ışıkları ve renk paleti, filmin psikolojik boyutunu ustalıkla yansıtıyor. Karakterlerin kostüm ve makyaj tasarımlarından; ne eski Batman filmlerinin tema müziğini kullanan, ne de akılda kalıcı yeni bir melodi yaratmaya soyunan, daha ziyade atmosferi desteklemek için kullanılan özgün müziklere kadar, karşımızda öncüllerinden alabildiğine farklı bir film var. Bu filmin beklentisi, ciddiye alınmak. Bunu hak ediyor da. Bugüne kadar izlediğimiz en karanlık çizgi roman uyarlamasıyla karşı karşıyayız.
Fakat ne türün son dönemdeki başyapıtları Örümcek Adam 2 veya X-Men 2 düzeyinde olduğunu söyleyebiliriz; ne de Tim Burton imzalı ilk iki Batman filminin. Yine de Batman Başlıyor, iyi bir film. Tabii ki zaman zaman kolaya kaçıyor, popüler sinemanın sınırları dışına pek çıkamıyor; ama o sınırlar içinde yeni bir deneyim sunmayı başarıyor. Tek başaramadığı, şaşırtmak.
Nolan sanki sürekli kendini dizginler gibi. Birçok noktada, gidebileceği uç noktalara kadar gitmiyor. Aksiyon sahnelerini bazı gereksiz paralel kurgu oyunlarıyla çok fazla böldüğü ve filmin akıcılığını (veya adrenalinini diyelim) sekteye uğrattığı kısımlar da var doğrusu. Bu yüzden de film, ne kadar iyi kotarılmış olursa olsun, heyecanlı beklentilerin biraz altında kalıyor.
Tam bir oyuncular geçidi olan filmin yıldızı hiç şüphesiz Christian Bale. Bale, Michael Keaton'dan beri perdede izlediğimiz en iyi Batman, hiç şüphesiz. Karakterinin gücünü de zayıflığını da, değişimini de korkularını da çok iyi yansıtıyor. Ve kostümünün içine de pekala yakışıyor.
Yan rollerde, Michael Caine ile Morgan Freeman'ın biraz klişe performanslar verdiği söylenebilir. Katie Holmes, akılda kalıcı bir Batman kadını olamasa bile, temiz bir performans veriyor. Film için yoktan var edilen tek karakter onunki; ve kendisi dramatik işlevini yerine getiriyor. Önceki filmlerden tanıdığımız polis şefi rolünde Gary Oldman, iddiasız, ölçülü ama seyircinin rahatlıkla empati kurabileceği bir karaktere hayat veriyor. Liam Neeson ise bir kez daha karizmasını, perde hakimiyetini konuşturuyor.
Filmin en akılda kalıcı performansları ise, kısa rolünde yine ustalığını belli eden Tom Wilkinson ve 28 Gün Sonra (28 Days Later) ile yıldızı fena halde parlamış Cillian Murphy'den geliyor. Korkuluk (Scarecrow) rolünde Murphy, Jack Nicholson'ın Joker'i tadında, klasik bir Batman kötü adamına dönüşebiliyor.
Kendi adıma, tereddütle yaklaştığım tek detay, son dönemde revaçta olan Uzakdoğu dövüş filmlerinin, Bruce Wayne'in eğitim sekansı aracılığıyla, bu filmi de etkilemiş olması. Ama hiç şüphesiz, ticari anlamda akıllıca bir hamle bu. Sırıttığı da söylenemez.
Batman Başlıyor, iyi bir film. Son iki filmle hem ticari hem de sinemasal anlamda tükenme noktasına gelmiş olan seriyi diriltmeyi başardığı için de önemli. İlk iki filmin heyecan verici görselliğini ve hayal gücünü bulabileceğinizi vaat edemem. Ama usta işi, derinliği olan ve seyri de gayet keyifli bir film izleyeceğinize şüpheniz olmasın.