Zato Ichi, uzak doğu mistik anlatısına yalın bir gönderme gibi duruyor. Ancak basit semboller açımlandığında uzunca bir hasbihal etmek gerekse de teğet geçeceğim bendeki izlenimini:ÇıkıkçıGerçeklik ve başarılı son için sadelik esastır. Gerçek bir kılıç ustası, kılıçlar dünyasında ayakta kalabilecek son kişi olacağına göre, göze batmak, şatafat, parmakla gösterilme yok. Kariyer şu bu yok; kör bir çıkıkçı olarak yola koyulacaksın gerçeği görmek için. Nedir gerçek? Kımıldayan nesne, bir kılıcın kınından çıkarılma anı, fincanın içindeki sahte zar, duvarın arkasında bekleyen düşman? Hayatı bir disipline bağlanmamış, ?bir seyr halinde olmayan? senin benim için -fiziki gözlerimiz bir işe yaramadığına göre- zırt pırt bir kılıcın keskinliğine kurban gittiğimiz şeydir hakikat. Zato Ichi seziyor. Sezgidir onu ayakta kılan, ona güç veren. Ben kör olsam ben de sezecek miyim? Hayır. Ancak film bu sorunun cevabı evetmiş gibi akıyor, yani gözlerimi kapadım diğer duyularım keskinleşti kabilinden... Öyle değil; Körlük bir imgedir ve sezi için işe kaybederek başlamak gerekir. Ruhun durulması gerek. Can alıcı bir kayba katlanabilir olman gerekiyor, gözlerini kaybetmek (gözlerin görebiliyorken onları devamlı kapalı tutmak) en can alıcısı'Ve bunun süreklilik arz etmesi gerek. Seyr lazım yani sebat, sabır, tahammül. Zato Ichi, çıkıkçı adı altında müthiş bir disiplin sergiliyor bize. Bir disiplin evet? Sanki gizil bir yönetmeliği, bir tüzüğü olan bir şey'Böyle yaptığı için gizemli oluyor, büyülüyor bizi duruşu, hareketleri, konuşması'Çok ?karizmatik? yani sizin anlayacağınız. Koruma (ronin)İtiraf edeyim bu ronin kelimenin söylenişi, kulak dolgusu çok hoşuma gidiyor, hele ki anlamıyla bütünleştirildiğinde epey cezp etmişti beni?Koruma'Tek düşüle yaşayan adam... En başta, karısının hastalığı için son bir korumalık işi (haraç toplayan çete patronunun koruması), yapacağını söyleyerek sosyal bir iyilik karakteri çizse de gerçek öyle değil. Kandırıyor bizi, karısını da? Çevreye ilgisi yok, koruyacağı patron bile onu ilgilendirmiyor çünkü ben varken patron nasıl olsa hayatta kalacak diyor, kendi kılıcına olan tam inancından bu. Evet, tek bildiği şey kınından çıkarılmış bir kılıcı ve onu kullananı muhatap almak, yok etmek. Korumanın etrafa boş bakışları bunun için? Bir düşe kilitlenmiş yaşıyor? Kötülüğün tarafındaymış gibi görünse de bu bir yanılsamadır. Koruma ruhunu eğitmiş bir samuraidir. Ancak eksikleri var, filmin anlatısı gereği. En azından görüyor! Çıkıkçıyı tanıdıktan, Onun kılıcı hiç sıradan kullanmadığını gördükten sonra irkiliyor biraz, işkilleniyor ancak yüzüne hiç yansımıyor bu. Ve finalde çıkıkçının kılıcıyla yüzleşeceğini biliyor. Kılıç ve ÖlümSamurai ölmeden ölmüş bir adamdır. Ne tuhaf! Usta bir kılıç kınından çıkarılırken kaçıp oradan uzaklaşmak gibi bir can havli aşamasına gelmiyor hiç birinin ruhu. Eğitilmiş olmalılar? Bir elekten geçirilmiş olmalılar? Kendi canını alabilme güdüsü uzak doğu mistik öğretisinin oralı bireye nüfuzundan başka bir şey değil. Alt edemeyeceğini bildiğin bir kılıca karşı kın sökmek kendi elinle kendini öldürmek gibi bir şey'Yani harakiri intihar değildir. İntihardan ayrıldığı yan; ruhun, kılıcı kendi karnına saplayabilecek aşamaya getirilmiş olması ve ta öteden ona bir dinginlik kazandırılmış olmasıdır. Bunu, filmin finalinde karşı karşıya gelen gerçek ölüm ustaları için söylüyorum, eline kılıç alan herkes için değil'Hasılı, intihar anlık ve hayret uyandıran bir ölüm, harakiri zamana yayılmış bir ölümdür. Ve canı teslim edip ruhu yüceltmek anlamını taşır.