Yeterince özgün olduğunu düşündüğümüz senaryosunu, Victor Miller'ın yazdığı ve yönetmen koltuğunda da, filmin yapımcısı da olan Sean S. Cunningham'ın oturduğu “Friday the 13th”; korku sinemasının nev-i şahsına münhasır kültleri arasındaki yerini almış olan oldukça "kanlı bir slasher" olarak geliyor karşımıza...
Hazır yeri gelmişken, bu film ile birlikte Michael Myers ve Fredy Krueger adındaki psikopatları anılarımıza yerleştiren "Halloween" ve "Elm Street" ile "Scream" markalı seri koleksiyonlar sayesinde:
1970'li yılların son çeyreğinde ivmelenen "slasher" denilen bu türün, sırf gençlikle alakalı olduğunu ve o yüzden de kalkılıp "teenage - slasher" olarak tanımlanmasının manasız olduğunu da belirtmiş olalım; görüp - duydukları ile sosyal medyada tüm yazılıp çizilenleri gerçek zannederek, düşünme gereği dahi duymadan papağan misali kopyalayarak çevresindekilere ezbere haykıranlara...
Yani zaten "older age - slasher" denilen yaşlı insanları mevzunun merkezine oturtan bir çeşit, sinemada mevcut değil diyerek de...
***
Gelin isterseniz, 550 bin dolar gibi çerez parası niteliğindeki bir bütçeyle çekilerek sinema dünyasına:
Jason Voorhees isimli, kurbanlarına karşı son derece acımasız davranan "hokey maskeli" bir karakter ile henüz 22 yaşındaki genç oyuncu Kevin Bacon'ı armağan etmesinin yanı sıra; brüt 59.8 milyon dolarlık bir hasılat rakamına da ulaşmış olan, "on iki filmlik serinin" bu ilk filmine biraz daha yakından bakalım...
***
- Crystal Lake Kampı, 1958 -
Çocukları yatırdıktan sonra, gitar çalıp şarkılar söyleyen genç kamp görevlilerinden Barry Jackson (Willie Adams) ve Claudette Hayes (Debra S. Hayes), sevişmek üzere arkadaşlarından ayrıldıklarında; tam da iş üstündeyken, tavırlarından anladığımız kadarıyla, pek de yabancıları olmayan biri tarafından köşeye sıkıştırılarak hunharca öldürülürler...
***
- 13 Haziran Cuma, Günümüzde (1980) -
Sabahın saat yedisinde:
Sırtında taşıdığı kendisinden daha iri boyutlardaki bagajıyla sokaklarda sakince yürümekte olan Annie Phillips (Robbi Morgan); yirmi küsur yıllık bir aranın ardından Steve Christy (Peter Brouwer) tarafından yeniden hizmete açılan, aşçı olarak çalışacağı Crystal Lake Kamp'ın yerini aramaktadır...
Kahvaltılarını yapmakta olan kasabalıların şaşkın bakışları ve Ralph'in (Walt Gorney), "Orası lanetli... Geri dönemeyeceksin..." şeklindeki uyarısına rağmen, market işletmecisi Trudy'nin de (Dorothy Kobs) ricasıyla Annie; akaryakıt tankeri sürücüsü Enos'ca (Rex Everhart), kendi yol güzergahı üzerinde bulunan, kampa neredeyse yarı yol mesafedeki uzaklıktaki bir sapakta bırakılacaktır...
Ki, yol boyunca Enos'da; 1957 yılında boğularak hayatını kaybeden küçük bir çocuk ile 1958'de katledilen iki genç ve çıkan yangınlardan söz ederek, Annie'yi istifa ettirmeye uğraşır...
Ama başaramaz...
Zira Annie, hayaletlerden korkmamaktadır...
***
Aynı esnada, bir kamyonetin içinde yol almakta olan Marcie (Jeannine Taylor) ile onun sevgilis Jack (Kevin Bacon) ve Ned'de (Mark Nelson); ekipteki çalışanlardan diğer üçü olarak kampa giriş yapmaktadırlar...
Ve...
Kendilerini, Steve Christy ile Alice (Adrienne King) karşılar...
Bunlardan Alice, bir an önce kamptan ayrılmayı düşünürken; kendisine aşık olan Steve'in yoğun ısrarı neticesinde, ertesi Cuma'ya kadar kalmayı kabul eder...
Bu arada, kampın boya işlerini Bill'in (Harry Crosby); okçuluk sahasındaki düzenlemeleri de, Brenda'nın (Laurie Bartram) üstlenmiş olduklarını da öğreniriz...
***
Neyse...
Çok geçmez ve filmin ilk başlarındaki aksiyon yeniden başlar...
Şöyle ki:
Enos'un yarı yolda indirmiş olduğu Annie, halen kampa ulaşamamıştır...
Çaresizce yürümeyi sürdürürken, bir Jeep'in kendisine doğru yaklaşmakta olduğunu fark eden Annie; otostop çekerek bindiği aracın sürücüsüne, Crystal Lake Kampı'na gitmek istediğini söyler...
Ancak sürücü kamp yerine başka bir yola sapınca da Annie kendini, hareket halindeki araçtan dışarıya atar...
Şimdi bir ormanlık arazinin içinde, düştüğünde bir kayaya çarpmanın da etkisiyle dizinden sakatlanan genç kuzu Annie'nin önde, kimliği meçhul avcısı kurdun peşinde olduğu kanlı bir kovalamaca başlamıştır...
Elbette böylelikle de, 1980 tatil sezonunun ilk kurbanı da; boğazı bir bıçakla kesilerek öldürülen Annie olacaktır...
***
Derken...
Alice'in odasına gizlice sızmış olan bir yılan, Bill'in pala darbeleriyle üçe bölünerek bertaraf edilir...
Peşinden...
Kasabanın delisi Ralph'ı arayan polis memuru Dorf (Ron Millkie), motosikletiyle kampa teşrif ederek çocuklarla sohbete başlar...
Ama o an itibarıyla kamptakilerden hiçbiri, Ralph'e rastlamamıştır...
Ta ki Alice:
Onu, mutfağın kilerinde görerek çığlığı basana kadar...
Aslında Ralph'in gayesi de, herhangi bir kötülük yapmak değil; çocukları, kampın lanetli olduğuna ikna ederek evlerine dönmelerini sağlamaktır...
***
Uzatmayalım...
Hava kararmaya başlamışken kampın elektrikleri gitmiş ve bu tür işlerde deneyimli olan Jack'in de desteğiyle jeneratör devreye sokulmuştur...
Artık...
Yaz tatillerini çalışarak değerlendiren bu gençleri, oldukça uzun sürecek olan bir gece beklemektedir...
Hem de Ned, odalardan birinde; bir yabancının karaltısını tespit ederek, onun peşinden içeriye doğru seğirtmişken...
Dakika 35...
Vizyona girdiği yıl, günün son dersinden çıkar çıkmaz korku sineması hastası olan arkadaşlarımızla beraber okulumuz ODTÜ'nün efsanevi "mavi Mercedes" servis otobüslerinden "Tunus Caddesi" durağına gitmekte olanlarından birine atladığımız gibi Ankara Küçükesat'taki, şimdi yerinde yeller esen Ses Sineması'nda ağzımız açık bir biçimde seyrettiğimiz bu filmin geride kalanında sizleri; kanınızın çekilerek izleyeceğinizi tahmin ettiğimiz, 60 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
Keyifli seyirler,
Son "iki" not:
1. Manyaklıkta sınır tanımayan Jason kurbanlarını birer birer avlarken, balkon en ön sırada oturmakta olduğum koltuğumda boynuma çaktırmadan arkadan sarılmak suretiyle resmen ödümü patlatan; ve bir sene sonra da hiç birimizin anlam veremediğimiz bir nedenle, babasının silahıyla İstanbul'daki aile evinde kafasına sıkarak intihar ederek genç yaşında aramızdan ayrılan, asla unutamadığım kara kalem çizgi üstadı "Tiney Melih İnal" dostumu sevgi ve özlemle anıyorum...
Halbuki sınıf arkadaşları olarak Melih'i istisnasız hepimiz, hayat dolu bir insan olarak tanımış ve öyle de benimseyerek bağrımıza yaslamıştık...
2. İşin doğrusunu isterseniz başlangıçta niyetimiz; serideki on iki filmin tamamının yorumlarını, burada kategorinin hayranı sinemaseverlerle paylaşmaktı... Ancak "Beyazperde" nin sisteminde, bunlardan yalnızca "Friday the 13th" (1980), “Jason X” (2001), “Freddy vs. Jason” (2004) ve “Friday the 13th”in (2009) yer alması sebebiyle, söz konusu bu dört filmle yetinmek zorunda kalacağız...