Hesabım
    Sky Captain ve Yarının Dünyası
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,0
    Yetersiz
    Sky Captain ve Yarının Dünyası

    Orta Karar Dünya

    Yazar: Ali Ercivan

    Yılın merakla beklenen filmlerinden biri olan Sky Captain ve Yarının Dünyası (Sky Captain and The World of Tomorrow) ABD sinemalarından sadece bir hafta sonra ülkemizde de vizyonda. Amerika'daki vizyon tarihinin iddialı yaz başlangıcından, gişe anlamında her daim umutsuz Eylül sonuna ertelenmesi bile beklentiyi pek etkilemedi. Fragmanlar bile, karşımıza görsel anlamda ne kadar ilgi çekici bir yapımın çıkacağını ispatlıyordu.

    Daha şimdiden bu ilk filmini bir üçlemeye tamamlaması için yapımcılarla görüşmekte olan Kerry Conran, aslında bir tasarımcı. Bugüne dek birçok ünlü marka için illüstrasyonlar yapmış kendisi. 1994 yılından beri bu filme malzeme olacak teknoloji üzerinde çalışıyormuş. Kendi tasarladığı bilgisayar yazılımı ile filmini üzerine inşa edeceği dünyayı, tüm mekanları yarattıktan sonra geriye sadece mavi fon önünde oyuncuları çekip bu görüntülerin üzerine oturtmak kalmış kısaca.

    Ortaya çıkan film, Conran'ın özellikle ilgi duyduğu çizgi romanlardan, sessiz sinema dönemine ve '40lı yılların kara film geleneğine kadar birçok kaynaktan besleniyor. Referanslar açısından son derece zengin bir film. Ve teknik olarak da hiç şüphe yok ki hayranlık uyandırıcı. Bu sene En İyi Görsel Efekt dalında Oscar ödülünü kazanamaması gerçekten büyük bir sürpriz ve hatta haksızlık olur.

    Fakat bir filmi iyi yapan, hiçbir zaman sadece teknik başarısı olmamıştır. Evet bu filmin görsel efektleri, özgün müzikleri vs. çok başarılı. Peki bütün bunların gerisinde, ilgimizi ayakta tutacak neler var? Çünkü gözü efektlerden en kolay boyananlar için bile, farkında olsunlar olmasınlar, bir filmi izlenmeye değer kılan esas unsur öyküsüdür.

    Sky Captain ve Yarının Dünyası, Nazi dönemi ile ucuz roman temalarını harmanlayan yeni bir süper kahraman filmi. İlgi çekici karakterler ve keyifli diyaloglar içeriyor. Tamamen kurmaca bir dünya yaratmış olsa da, hikayesini üzerine kurduğu dönemin gerçekliğini yansıtan titiz dönem ayrıntılarıyla da şaşırtıyor. Hatta bir fotograf makinesi veya bir sakız paketi gibi örneklerle, eşyaları karakterlerini tanımlamak için birer araç olarak da ustaca kullanıyor. Kaldı ki, New York'a yapılan hava saldırısı gibi sahneler insanın zihninde ister istemez 11 Eylül çağrışımlarına yol açtığı için, günümüzle bile çeşitli sembolik bağlar oluşturmayı başarıyor.

    Peki, bütün bu artılara rağmen, Yarının Dünyası neden heyecan verici bir film olmayı başaramıyor?

    Belki de yapım unsurları, teknik detaylar, karakterler, onların aralarındaki ilişkiler ve diyaloglar üzerine harcadığı vakti, olay örgüsüne de ayırmadığı için. Sanki yönetmen için de pek önemli değil kahramanlarımızın mücadele ettikleri düşman ve onun amacı. Olan biteni bir türlü umursayamıyorsunuz filmi izlerken. İlginç birkaç karakter, gitgide daha tuhaflaşan mekanlarda, birbirleriyle atışıyor ve sanki 'sadece' kendi kişisel sorunlarını çözmeye çalışıyorlar. Bir türlü umursayamadığınız bu olay örgüsünün gerisinde, eğer karakterler, teknik beceri ve şiddetli referans yağmuru sizin için yeterli değilse (ki yine de keyifli bir seyirlik için yeterli bir malzeme sayılabilir bütün bunlar) gitgide uçuklaşan bu filmin size hiçbir şey ifade etmemesi olası...

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top