Hesabım
    Cennet Sineması
    Ortalama puan
    4,4
    136 Puanlama
    Cennet Sineması hakkında görüşlerin ?

    30 Kullanıcı yorumları

    5
    8 Eleştiri
    4
    18 Eleştiri
    3
    2 Eleştiri
    2
    2 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 2.065 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    19 Haziran 2022 tarihinde eklendi
    Senaryosunu da yazan (ve kendisi de aslen bir Sicilyalı olan) Giuseppe Tornatore'nin yönetmen koltuğunda oturduğu “Nuovo Cinema Paradiso / Cinema Paradiso”; yılların eskitemediği, kara mizah (black comedy) unsurlar ile de güçlendirilmiş, muhteşem bir drama olarak geliyor karşımıza...

    Gelin isterseniz, beş milyon dolar gibi oldukça mütevazi bir bütçeyle Sicilya'nın Bagheria ile Cefalù bölgelerinde çekilerek 1 Academy, 4 BAFTA, 1 Golden Globe, 1 Cannes, 1 César ve 2 Avrupa Film ödülünü bir arada kazanma başarısını gösterebilen; İtalyan sinemasının, yüz aklarından biri olan bu filme biraz daha yakından bakalım...

    ***

    Kız kardeşi Anna'nın (Isa Danieli) tüm karşı koymalarına rağmen annesi Maria (Pupella Maggio); otuz yıl önce, bir daha geri dönmemek üzere Sicilya'daki Giancaldo kasabasından ayrılarak Roma'ya yerleşmiş olan oğlu Salvatore "Toto" Di Vita'ya (Jacques Perrin) telefonla ulaşmaya çalışmaktadır...

    Ama bir türlü temas kurup bizzat kendisiyle konuşamasa da, oğlunun en son edindiği ev ve yatak paydaşı kız arkadaşına; kendisine iletilmesi gereken, önemli bir mesaj bırakır...

    Gecenin oldukça geç bir saatinde evine döndüğünde Salvatore; içeriği, "Alfredo'nun öldüğü ve cenaze töreninin de ertesi gün yapılacak" olduğuna ilişkin olan bu mesajı öğrenir...

    ***

    Çok geçmez...

    Bu haber Salvatore'yi, anılarında son derece sarsıcı bir yolculuğa çıkacağı, biraz uzun sürecek bir flashback sayesinde; Peder Adelfio'nun (Leopoldo Trieste) kilisesinde, papaz yardımcısı olarak zil çaldığı çocukluk (Salvatore Cascio) günlerine götürür...

    Ki, günlük dini faaliyetlerinin tamamlanmasının ardından kilisesinden çıkarak, makinistliğini Alfredo'nun (Philippe Noiret) üstlendiği, kasabanın sinema salonu Cinema Paradiso'da; "Les bas-fonds / Verso la Vita" (1936) gibi filmlerin sansürlenmesi gereken öpüşme sahnelerini, elindeki zili çalmak suretiyle Alfredo'ya bildiren Peder ile beraber gizlice de olsa küçük Salvatore'de izlemektedir...

    Makine dairesine sıklıkla uğrayan, kocasını Rusya cephesinde kaybeden II. Dünya Savaşı dulu Maria'nın (Antonella Attili) sekiz yaşındaki oğlu Salvatore; makaradan çıkartarak özenle makasladığı film parçacıklarını, Alfredo'dan istemeyi de ihmal etmemektedir...

    ***

    Derken...

    Kırpılarak Pederin onayını almış olan bu film de, satışını bir yer göstericinin (Leo Gullotta) kestiği bilet ücreti karşılığında; açıkça fark edilen eksik sahneleri yüzünden, aynen izleyenlerin tepkileriyle karşılanan diğerleri gibi halkın gösterimine sunulabilmektedir...

    ***

    Elbette Salvatore'de, annesinin eve süt, ekmek vs. alması için verdiği paralarla; dayak yiyeceğini bile bile, sinema salonundaki yerini almaktadır...

    Yine böylesi bir sinema çıkışının sonrasındaki dayak sahnesinde Salvatore'nin imdadına; kendi cebinden çıkartacağı 50 Liret'i, "Salvatore sinemaya ücretsiz giriyor, muhtemelen cebinden düşürmüştür" diyerek annesine verecek olan Alfredo yetişir...

    ***

    Başlangıçta, kendisi de on yaşından bu yana makinistlik yapmakta olan kırklı yaşlarındaki Alfredo; bayramı seyranı, durdurağı ve tatili olmayan mesleğinin zorluklarını bilmesi sebebiyle Salvatore'ye pek sıcak davranmaz...

    Ve o yüzden de makinistliğin inceliklerini, Salvatore'ye öğretmez...

    Zaten Salvatore'nin annesi Maria'da Alfredo'dan, oğlunun sinemaya sokulmaması hususunda söz de almıştır...

    Ancak dışarıdan ilk okulu bitirme diploması almak amacıyla Salvatore ve onun yaşıtlarıyla birlikte aynı sınava katılan Alfredo; sınavda kendisine yardımcı olması karşılığında, Salvatore'ye makinistliği öğretmek zorunda kalır...

    ***

    Bir gün Alfredo, talepkâr olan kasaba halkını sevindirmek gayesiyle "I pompieri di Viggiù" (1949) filmini, yarım bilet ücreti karşılığında bir evin duvarına yansıtarak seyrettirirken; makinede takılı olan filmin aniden alev alması nedeniyle, Cinema Paradiso binası tamamen kül olur...

    Aynı esnada, kaldığı alevler arasında suratını koruyamadığı için gözleri kör olan ve yere düşerek bayılan Alfredo'yu, yanarak ölmekten; kendisini, sürükleyerek dışarı çıkartan Salvatore kurtarır...

    Fakat kasabanın tek eğlencesi olan sinema yoktur artık ortalıkta...

    ***

    Uzatmayalım...

    Napolili piyango milyarderi Ciccio Spaccafico (Enzo Cannavale), kasabanın yardımına hızır gibi yetişerek; yeni makinistinin genç Salvatore (Marco Leonardi) olduğu, "Yeni Cinema Paradiso"yu açıverir...

    Üstelik bu seferki filmler sansürsüzdür de...

    Dakika 60...

    Vizyona girdiği yıl sinema salonunda izlediğimiz bu filmin "uluslararası" versiyonunun geride kalanında sizleri; kasabanın delisinin (Nicola Di Pinto), "Bu meydan benim" diyerek ortalıkta dolanarak insanları meydandan kovmaya çalıştığı 55 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

    Yalnız bitirmeden, bugüne kadar fırsat bulup da "Cinema Paradiso" ile tanışmamış olan sinemasever dostlara filmin; 29 Eylül 1988 tarihinde Bari'de düzenlenen Avrupa Sinema Festivali'ndeki dünya prömiyerinde yapılmış şekliyle 2002'de, "Cinema Paradiso: The New Version" olarak piyasaya sürülen 173 dakikalık "Director's Cut" versiyonunu izlemelerini önereceğiz...

    Eminiz bayılacaksınız...

    Keyifli seyirler,
    suadiyekartali
    suadiyekartali

    Takipçi 357 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    7 Mart 2011 tarihinde eklendi
    sıcacık ve içten bir film,ayrıca filmdeki nostaljik sahneler de cuk diye oturmuş.Aldığı ödülleri fazlasıyla hak ediyor...
    10/8.8
    rudeonerudeone
    rudeonerudeone

    Takipçi 1.698 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    8 Haziran 2011 tarihinde eklendi
    sinemaya saygı duruşu.çocukluk,gençlik ve yetişkinlik dönemlerindeki salvatorenin hayatını izlemek insanı duygu selinde sürüklüyor.özellikle yetişkinlikte,kahramanın yurduna dönmesiyle birlikte film tavan yapıyor,finali unutulmaz,karakterleri unutulmaz bir yapım.morriconenin sık sık çalan eserleri hiç rahatsız etmiyor,ruhunuzu okşuyor.sevimli bir dil olan italyanca en sevimli halleriyle kullanılıyor.totoya can verenler çok çok iyi seçilmiş.alfredo muhteşem.anılar,anılar,anılar.bir insanın doğup büyüdüğü,hayatındaki en önemli ilkleri yaşadığı küçük kasabasına geri dönmesi.tüm bir ömre yayılan bir aşk hikayesi.sinemanın büyülü dünyası.cinema paradiso kesinlikle izlenmeli.
    Engin Yüksel
    Engin Yüksel

    Takipçi 1.458 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    9 Eylül 2014 tarihinde eklendi
    Başlarda insana sıkkınlık veren bir film gibi gözükse de izledikçe kendine bağlayan kaliteli bir yapım 7/10
    jamesbond-2
    jamesbond-2

    Takipçi 1.684 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    20 Mart 2015 tarihinde eklendi
    Çok samimi,içten,unutulmaz bir film olmuş,Toto ve Alfredo'nun arasındaki dostluk mükemmeldi sonlara doğru duygusal sahneler yer alıyor ve hüzünlendiriyor.İzlenmesi gereken bir klasik bence cinema paradiso
    Ugur Tazegül
    Ugur Tazegül

    Takipçi 672 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    21 Aralık 2016 tarihinde eklendi
    Hayat filmlerdeki gibi değil. Hayat çok daha zor. - Peki,ne diyorsun ? Zavallı şeytanların filmi görmelerine izin versek mi ? - Harika olur ! Ama nasıl yapacağız ? - Eğer bana güvenin yoksa,gördüğüne olsun.. Sinemalar hayatın yorucu,ciddi yüzünü insanların yenerek mutlu olduğu ve bir süreliğine de olsa hayatın olağanca sıkıcı gerçekliğinden uzaklaştığı bir sanat evidir.Işıklar kapanmış ve herkes filme odaklanmış olsa da bu insanların içinde kopan fırtınaların ışığını söndürmez. Filmi izleyen herkes o an çok farklı duygular içerisinde olur. Kimi filme daha yüzeyse kimiyse her haliyle içten bakabilir. Ama her ne olursa olsun her insan bir şeyler hisseder ve o an orada film süresi boyunca bir anı paylaşırlar. Sadece bir an hayatın sıkıcılığından bunalmış insanların kısa süreli cennetleri gibi. Belki de bu yüzden adını 'Cennet Sineması' koymuş olabilirler.. Işıklar sönmüş olsa da eskiler elbette ki şimdi ki gibi değildi. Bunu daha önce duyduklarımız ve eskilerle ilgili gördüklerimizden anlayabiliriz. Herkes filmin 'doruk noktalarında' o hissi yüksek tepki vererek paylaşıyor ve o anı adeta yaşıyorlar. Bir anda birbirini daha önce hiç tanımayan insanların,film sayesinde birbirlerinin hayatlarına dahil oluyorlar ve bu ritüeli hergün tekrarlıyorlar. Onlar artık sadece Cennet Sineması'nda buluşan büyük bir aile gibi. Bu büyük ailenin hizmetkarı ise,makinist Alfredo. Bu iyi kalpli ihtiyar,hayatının tamamını film makaralarına adamış. Her filmi en az yüz kez izliyor. Tekrar tekrar her karenin,her sahnenin üzerinden geçiyor. Yoğun işinin içerisinde ise başının belası tam bir velet var. O da filmlere son derece meraklı küçük bir çocuk,Salvatore nam-ı diğer Toto. Sürekli Alfredo'nun başında ve ona çok özeniyor. Yaptığı işe hayran ve o da filmlerle yatıp,filmlerle kalkıyor. Zaten çocuk dünyası,her zaman dünyanın çok üzerinde fantastik bir boyutta ilerlemez mi. Toto'nun hayatı da aynı bu şekilde. Ve filmler,Toto ile Alfredo'yu birbirine bağlıyor. Onları bir baba ve oğul yapıyor adeta. Geçen yıllara inat bu bağ çok daha güçleniyor. Ama Toto büyüdükçe,aşk,kariyer ve türlü diğer şeyler onun önüne geliyor ve hayat onu bir seçim yapmaya doğru itiyor.. Kalbi büyük,anlatılmaktan çok hissedebilecek bir film. Zor ifade edilebilecek şeyleri yaşattı bu film. Gerçekten insanın kalbine dokunan,en hassas hislerini yoğunlaştıran ve filmin tam ortasına bu yoğunluğu yansıtan bir yapım. Duygulanmamak elde değil izlerken. Sadece bir sinema etrafında ilerleyen bir konu değil insana ve insanlığa dair içerisinde her şeyi barındıran ve inanılmaz sadeliği ile bunu izleyenine yansıtan bir film. Bu sadelik her ne kadar bayağısız olsa da filmi insanın kalbinde son derece görkemli kılıyor. Film her şeyiyle beyaz perdeye sunulan bir armağan niteliğinde. Filmin daha fazla merkezinde ve dışında olan,kısacası her karakter de zihninizde bir iz bırakacaktır. Çünkü anlatılan her şey bu yapıda. Her karaktere açık ve izleyen herkesin de tıpkı karakterler gibi kendisine ait bir şeyler bulabileceği bir film. Kuşkusuz,özellikle Alfredo ve küçük Toto'nun filmdeki performansları unutulmaz ve filme hayat veren iki önemli unsur. Takdirlik oyunculuklar ve her yönüyle unutulmayacak bir film çıkıyor ortaya böylece. İnsanın kalbine dokunan sıcacık bir film. Unutulmayacak bir kült eser.. - Ne zaman bitecek bu berbat yaz ? Bir film olsaydı çoktan biterdi. Birden fırtına sahnesine geçsek ne müthiş olur. - Bu meydan benim.. 'İyi seyirler..'
    volkanick
    volkanick

    Takipçi 683 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    8 Ocak 2014 tarihinde eklendi
    Beklediğim kadar güzel değildi belki ama toto ve alfredo arasındaki dostluk ve toto'nun çocukluğunu oynayan şirin yaratık için izlemeye değer olduğunu düşünü sanatına özel bir merakınız varsa film sizin için daha ilgi çekici ve öğretici de olabilir.
    MojoRising
    MojoRising

    Takipçi 380 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    10 Ağustos 2011 tarihinde eklendi
    Genelde sinemasever arkadaslarla, elestirmenlerle sinema zevkim paraleldir ama zaman zaman bu gibi filmler ayri düsmemize sebep oluyor.
    Bu filmi begenemedim. Senaryo inandiriciliktan uzak en basta.
    -Spoiler-
    Otuz yil boyunca, ayrildigi kasabasina hiç ugramamasi!?
    -Spoiler-
    Filmden sicak bir film diye bahsedilmesi ve benim filmi tam tersi soguk bulmam ve de günümüze göre epey eskimis anlatimi ve öyküsü de takildigim, sevemedigim noktalar.
    Kötü bir film oldugunu düsünmemekle birlikte, kesinlikle basyapit, unutulmaz bir film oldugunu düsünmüyorum.
    electronica
    electronica

    Takipçi 228 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    23 Haziran 2011 tarihinde eklendi
    Hayatın içinden, sıcak, içten bir film ...
    Ennio Morriconenin eşsiz müzikleri filme renk katmış, daha da güzel hale gelmiş ...

    Filmi izlemenizi tavsiye ediyorum. Aldığı ödülleri hak ettiğini söyleyebiliriz. Çocuk Salvatore çok tatlı :)
    rosetta
    rosetta

    Takipçi 70 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    29 Temmuz 2008 tarihinde eklendi
    sinema yeryüzünde varoldukça,bu film her zaman izlenecek,unutulmayacaktır.toto ile alfredonun müthiş sevecen hikayesi kimi mest etmediki bu güne kadar.henüz izlemeyenleri kıskandığım film,elinizi çabuk tutunu derim,belkide hayatınızın filmi..
    scissorhands-2
    scissorhands-2

    Takipçi 29 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    17 Kasım 2010 tarihinde eklendi
    film baya hoşuma gitti zamanı iyi anlatmış ancak sonlarına doğru gereksiz bir uzama var filmde bence 10/9
    ozzy-badd
    ozzy-badd

    Takipçi 831 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    2 Ağustos 2011 tarihinde eklendi
    Oldukça dogal , samimi ve içten bir yapim Cinema Paradiso ... Çok naif bir konu bütünlügüne ve islenise sahip ... Sinema sever herkes görmeli diye düsünüyorum ... 5/4 ...
    basakbilgi
    basakbilgi

    Takipçi 354 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    7 Ekim 2008 tarihinde eklendi
    Tadı damağımda kaldı. Sinemanın tarihine, hayatlara etkisine, sansüre, aşka ve hristiyanlığa dair çok hoş detaylar barındıran tadına doyulmaz bir filmdi...
    VcdSamimiyeti
    VcdSamimiyeti

    Takipçi 283 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    21 Ekim 2009 tarihinde eklendi
    Yönetmenlik çok iyiydi.Türk sinemasına benzeyen yanlarıda var :)
    -alp-
    -alp-

    Takipçi 195 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    25 Nisan 2010 tarihinde eklendi
    Sıcacık, samimi ve kaliteli bir başyapıt. Tornatore sinemasının zirvesindeki filmi, her sinemaseverin en az bir defa izlemesi ve mümkünse arşivlerine eklemesi gerekir diye düşünüyorum. Saygılarımla..Ali
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top