Senaryosunu da yazan (ve kendisi de aslen bir Sicilyalı olan) Giuseppe Tornatore'nin yönetmen koltuğunda oturduğu “Nuovo Cinema Paradiso / Cinema Paradiso”; yılların eskitemediği, kara mizah (black comedy) unsurlar ile de güçlendirilmiş, muhteşem bir drama olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz, beş milyon dolar gibi oldukça mütevazi bir bütçeyle Sicilya'nın Bagheria ile Cefalù bölgelerinde çekilerek 1 Academy, 4 BAFTA, 1 Golden Globe, 1 Cannes, 1 César ve 2 Avrupa Film ödülünü bir arada kazanma başarısını gösterebilen; İtalyan sinemasının, yüz aklarından biri olan bu filme biraz daha yakından bakalım...
***
Kız kardeşi Anna'nın (Isa Danieli) tüm karşı koymalarına rağmen annesi Maria (Pupella Maggio); otuz yıl önce, bir daha geri dönmemek üzere Sicilya'daki Giancaldo kasabasından ayrılarak Roma'ya yerleşmiş olan oğlu Salvatore "Toto" Di Vita'ya (Jacques Perrin) telefonla ulaşmaya çalışmaktadır...
Ama bir türlü temas kurup bizzat kendisiyle konuşamasa da, oğlunun en son edindiği ev ve yatak paydaşı kız arkadaşına; kendisine iletilmesi gereken, önemli bir mesaj bırakır...
Gecenin oldukça geç bir saatinde evine döndüğünde Salvatore; içeriği, "Alfredo'nun öldüğü ve cenaze töreninin de ertesi gün yapılacak" olduğuna ilişkin olan bu mesajı öğrenir...
***
Çok geçmez...
Bu haber Salvatore'yi, anılarında son derece sarsıcı bir yolculuğa çıkacağı, biraz uzun sürecek bir flashback sayesinde; Peder Adelfio'nun (Leopoldo Trieste) kilisesinde, papaz yardımcısı olarak zil çaldığı çocukluk (Salvatore Cascio) günlerine götürür...
Ki, günlük dini faaliyetlerinin tamamlanmasının ardından kilisesinden çıkarak, makinistliğini Alfredo'nun (Philippe Noiret) üstlendiği, kasabanın sinema salonu Cinema Paradiso'da; "Les bas-fonds / Verso la Vita" (1936) gibi filmlerin sansürlenmesi gereken öpüşme sahnelerini, elindeki zili çalmak suretiyle Alfredo'ya bildiren Peder ile beraber gizlice de olsa küçük Salvatore'de izlemektedir...
Makine dairesine sıklıkla uğrayan, kocasını Rusya cephesinde kaybeden II. Dünya Savaşı dulu Maria'nın (Antonella Attili) sekiz yaşındaki oğlu Salvatore; makaradan çıkartarak özenle makasladığı film parçacıklarını, Alfredo'dan istemeyi de ihmal etmemektedir...
***
Derken...
Kırpılarak Pederin onayını almış olan bu film de, satışını bir yer göstericinin (Leo Gullotta) kestiği bilet ücreti karşılığında; açıkça fark edilen eksik sahneleri yüzünden, aynen izleyenlerin tepkileriyle karşılanan diğerleri gibi halkın gösterimine sunulabilmektedir...
***
Elbette Salvatore'de, annesinin eve süt, ekmek vs. alması için verdiği paralarla; dayak yiyeceğini bile bile, sinema salonundaki yerini almaktadır...
Yine böylesi bir sinema çıkışının sonrasındaki dayak sahnesinde Salvatore'nin imdadına; kendi cebinden çıkartacağı 50 Liret'i, "Salvatore sinemaya ücretsiz giriyor, muhtemelen cebinden düşürmüştür" diyerek annesine verecek olan Alfredo yetişir...
***
Başlangıçta, kendisi de on yaşından bu yana makinistlik yapmakta olan kırklı yaşlarındaki Alfredo; bayramı seyranı, durdurağı ve tatili olmayan mesleğinin zorluklarını bilmesi sebebiyle Salvatore'ye pek sıcak davranmaz...
Ve o yüzden de makinistliğin inceliklerini, Salvatore'ye öğretmez...
Zaten Salvatore'nin annesi Maria'da Alfredo'dan, oğlunun sinemaya sokulmaması hususunda söz de almıştır...
Ancak dışarıdan ilk okulu bitirme diploması almak amacıyla Salvatore ve onun yaşıtlarıyla birlikte aynı sınava katılan Alfredo; sınavda kendisine yardımcı olması karşılığında, Salvatore'ye makinistliği öğretmek zorunda kalır...
***
Bir gün Alfredo, talepkâr olan kasaba halkını sevindirmek gayesiyle "I pompieri di Viggiù" (1949) filmini, yarım bilet ücreti karşılığında bir evin duvarına yansıtarak seyrettirirken; makinede takılı olan filmin aniden alev alması nedeniyle, Cinema Paradiso binası tamamen kül olur...
Aynı esnada, kaldığı alevler arasında suratını koruyamadığı için gözleri kör olan ve yere düşerek bayılan Alfredo'yu, yanarak ölmekten; kendisini, sürükleyerek dışarı çıkartan Salvatore kurtarır...
Fakat kasabanın tek eğlencesi olan sinema yoktur artık ortalıkta...
***
Uzatmayalım...
Napolili piyango milyarderi Ciccio Spaccafico (Enzo Cannavale), kasabanın yardımına hızır gibi yetişerek; yeni makinistinin genç Salvatore (Marco Leonardi) olduğu, "Yeni Cinema Paradiso"yu açıverir...
Üstelik bu seferki filmler sansürsüzdür de...
Dakika 60...
Vizyona girdiği yıl sinema salonunda izlediğimiz bu filmin "uluslararası" versiyonunun geride kalanında sizleri; kasabanın delisinin (Nicola Di Pinto), "Bu meydan benim" diyerek ortalıkta dolanarak insanları meydandan kovmaya çalıştığı 55 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
Yalnız bitirmeden, bugüne kadar fırsat bulup da "Cinema Paradiso" ile tanışmamış olan sinemasever dostlara filmin; 29 Eylül 1988 tarihinde Bari'de düzenlenen Avrupa Sinema Festivali'ndeki dünya prömiyerinde yapılmış şekliyle 2002'de, "Cinema Paradiso: The New Version" olarak piyasaya sürülen 173 dakikalık "Director's Cut" versiyonunu izlemelerini önereceğiz...
Eminiz bayılacaksınız...
Keyifli seyirler,