Hesabım
    Mançuryalı Aday
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    4,0
    Çok İyi
    Mançuryalı Aday

    Klasik Takılmak

    Yazar: Ali Ercivan

    1991 yılında Kuzuların Sessizliği ile Oscar kazanmış usta yönetmen Jonathan Demme, son dönemde nedense yeniden çevrimlere yöneldi. Bizde vizyon şansı bulamamış bir Charade yeniden çevrimi olan The Truth About Charlie'nin hem gişede hem de eleştirmenler nezdinde yaşadığı hezimetin ardından, bu kez de 1962 tarihli John Frankenheimer klasiği olan Mançuryalı Aday'ı (The Manchurian Candidate) günümüze uyarlamış.

    Zaten daha en baştan, böyle bir klasiği yeniden çekmeye kalkmak büyük bir risk ve hatta aptallık. Ortaya çıkan sonuç başarılı bile olsa, çabanın ne kadar fuzuli olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Demme gibi bir yönetmenin neden bu yola girdiğini anlamak güç. Ama hakkını da verelim. Ortaya gayet eli yüzü düzgün bir politik gerilim filmi de çıkmış hani...

    Özgün filmde Kore Savaşı'ndan dönen bir grup askerin zihin kontrol yoluyla bir siyasi komplonun ortasında kaldıkları hikaye, bu kez Körfez Savaşı sonrası Amerika'ya uyarlanmış. Politikacı bir babanın oğlu olan Raymond Shaw, birliğindeki diğer askerlerin saygısını hiç kazanamıştır. Fakat bir çatışma sonrasında, birliğindeki askerlerin büyük kısmının hayatını kurtarıp Amerikan ordusunda verilen en önemli madalyayı almaya hak kazanır, kısa süre içinde de siyasi kariyerinde hızlı bir yükselişe geçer.

    Daha önce kendisinden hoşlanmayan askerler ondan bir kahramanmışçasına bahsetmekte, hatta ona zamanında farklı gözle baktıklarını bile unutmuş gözükmektedirler. Ancak savaş sonrasında hepsinin gördüğü ortak bir rüya, belki de savaşta yaşanan olayların hiç de onların hatırladığı gibi gelişmediğine işaret etmektedir. Söz konusu birliğin komutanı olan ve Denzel Washington tarafından canlandırılan Ben Marco olayın peşini bırakmayınca, çok daha büyük bir siyasi tezgahın içinde olduklarını fark eder.

    Bu yeniden çevrimin temel problemi, 1960larda pekala geçerli olan soğuk savaş paranoyalarının bugün için aynı şekilde işlemeyişi. Bu yüzden, örneğin zihin kontrol yöntemleri izleyici için biraz 'fantazi'ye kaçıyor. Muhafazakar ve milliyetçi politikacıların, kendi çıkarları doğrultusunda Amerikan halkını korku ile beslemek adına, bir takım yabancı düşman figürlerini bizzat kendilerinin yarattıklarını ve/veya onlarla işbirliği yaptıklarını söylemek, 2004 seçimleri arifesinde önemli bulunmuş olabilir. Bu açıdan yaklaşıldığında filmin bugünün siyasi ortamına pekala denk düştüğüne şüphe yok. Ama yine de 1962 yapımı özgün film kadar net ve sert bir ithamda da bulunulmuyor pek.

    Filmle ilgili en çok konuşulan unsurlardan biri de Meryl Streep'in oyunu hiç şüphesiz. Angela Lansbury'nin efsanevi (ve Oscar'a aday gösterilmiş) performansının altında ezilmemek, Streep gibi büyük bir oyuncu için bile çok zor. Streep, Raymond Shaw'un hırslı annesi rolünde her ne kadar sağlam bir performans verse de, Lansbury'nin unutulmaz performansının yanına bile yaklaşamıyor. Bunun üstüne, anne ile oğul arasında bu kez çok belirgin bir şekilde yansıtılmış cinsel elektrik de gereksiz bir aşırılık olarak doğrusu işin tadını biraz kaçırıyor.

    Son derece kendine has sinema diliyle her yaptığı işi kolaylıkla ayırt edilebilen Demme, aslında öznel kamera kullanımı gibi altında imzası olmuş ögeleri kullanabilmek için mükemmel bir malzeme geçirmiş eline. Ortaya çıkan iş, üslup bakımından Frankenheimer'ın filmi kadar arayışçı ve deneysel sayılmaz. Ama hemen her filminde birlikte çalıştığı usta görüntü yönetmeni Tak Fujimoto'nun da başarılı teknik çalışmasıyla, yine de iyi kotarılmış bir film çıkarmış ortaya.

    Karmaşık örgüsüyle bir ara seyircisini kaybetmeye başlasa da, neticede durumu toparlayan, gayet iyi bir seyirlik Mançuryalı Aday. Tek problemi 1962'de ifade ettiği şeylerin bugün için tam bir karşılığı olmaması. E, yöntemleri değiştirince de ortaya bir yeniden çevrim değil bambaşka bir film çıkacaktı şüphesiz. Belki de bir klasiğin mirasını yemektense bu yola gidilmesi çok daha sağlıklı olurmuş. Çünkü bu haliyle, kendi başına düzgün bir politik-gerilim olmasına rağmen, her zaman orjinalinin altında kalmış bir yapım olarak anılmaktan kurtulma şansı yok...

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top