En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
kemerlee
Takipçi
693 değerlendirmeler
Takip Et!
2,0
4 Şubat 2012 tarihinde eklendi
Lars Von Trierin Sınıf ayrımını savunan saçmalığı Dogvilin devamı niteliğinde olan başrol oyuncularının değiştiği konunun Amerikanın güneyine taşındığıi Irkçılığı savunan köleliğin zenciler için yaşamın bir bütünü olduğunu özgürlükleriyle ne yapıcaklarını bilmediğini söylediği 70 yıl önce kalkan köleliğin(linkoln ve amerikan iç savaşı)çok erken olduğunu(1933ten) 100 yıl sonra bile erken olucağını, beyaz bir sahip olmadan var olamıcaklarını belirten nazi Trierden daha ne inciler duyduğumuz Irkçı, faşist bir film. 10/4
Dogville kadar çarpıcı ve etkili olmasa da seyre değer klas bir Von Trier filmi.Tiyatrovari çekim alanına rağmen senaryo,diyalog ve oyunculuklarıyla derinlikli ve düşündürücü bir hale dönüşen yapım yönetmenin bileğinin hakkıyla galip çıktığı bir meydan okuma adeta.Kölelik,özgürlük ve demokrasi metaforları Lars için araç sadece.Dogville filminde olduğu gibi insan doğasını,toplum psikolojisini tüm karanlık yönleriyle anlatmış.Bryce Grace rolünde en iyi performansını sergilemiş.Antichrist filminin galasında Ben dünyanın en iyi yönetmeniyimdemişti.Doğru olabilir.
dogville daha sürükleyiciydi.bu film de beni vurmayı başardı ve bu konuda yönetmene katılıyorum.konunun dekorun önüne geçmesini seviyorum.ama bir de bu filmin gerçek efektlerle çekildiğini düşünsenize....
Dogville kadar etkileyici olmadığını düşünüyorum.Dallas Howard’ı çok başarılı bir oyuncu bulmama rağmen(bu filmde de elinden geleni yapmış)Kidman’ın eksikliği hissediliyor.Tekdüzelik bu filmde kendini daha da hissettiriyor(Özellikle görsellik ve mekan) ve gelecek olan devam filminde de bu tekdüzeliğin daha fazla olacağını düşünüyorum.Özellikle bu filme zor tahammül ettim Dogville daha uzun olmasına rağmen yeni bir tarz ve üslup olduğu için kendini izlettirmeyi başarıyordu ama zaten zor izlenen bir filme bir de davam filmleri çekmek biraz şansını fazlasıyla zorlamak gibi geliyor bana yine de izlenmesi gerekir.10/7
dogville kadar etkilendigim bir film ama bu filmde olmayan nicole kidman bence bir eksiklik. uclemenin son filmi olan washinghton'unuda sabirsizlikla bekliyorum! 10/9
Üçlemenin ikinci filmi ve ilki Dogville gibi bu da tiyatro sahnesine benzer büyük bir sahnede çekilmiş.İlkinden daha çok beğenmeme rağmen bu tarz için düşüncelerim değişmiş değil.Manderlay’ın da Dogville’de olduğu gibi izleyiciden belli bir dayanma ve hatta tahammül beklediğini birkaç yerde okudum ki katılmamak mümkün değil.Ancak Dogville’de söylediklerimi tekrar ederek 'sinemayı ’sinema' yapan unsurlardan' biri eksik bu filmde ve kesinlikle tarzım değil; adı modern sinema olsa da...
olayı, kişileri, durumları kopar tipik amerikadan, oturt dünyaya.. gör ki çözüm hep aynı: cesur ol, idealist ol, düzeni değiştirmek adına düzeni karıştır, sonra eski düzene yenil, derhal faşist ol ve de terk et de nereye kadar..evet güzel bir şey kaçmak! dogville’in bir ilk olması sebebiyle yarattığı şaşkın etkiyi yaratmamış olsa da,başlamadan önce hikayenin ne şekilde devam edip farklı bir şekle bürüneceğini merak ettirtmiş, sonunda da cast’ı bitene kadar birçok kişiyi koltuğunda mıhlanmış bırakmış, alt ve üst mesajlarını bir bir çakmış olarak filmi bitirmiş... trier’in tekrar tekrar tebrik edilmesi gerektiğini göstertmiş, yaşayan en cillop yönetmenler arasındaki yerini perçinlemesini sağlamıştır bana göre...
her ne kadar nicole kidman’ın rolüne devam etmiş olmasını tercih etsem de manderlay genel anlamda sinema için iyi bir iş, trier için ise vasat bir iş. konu yine harika işlenmiş,detaylar,her şey mükemmel düşünülmüş ancak benim naçizane görüşüm oyuncu seçimindeki hatalardan dolayı filmin genel atmosferinde eksiklikler olduğu. oyuncuların yetersizliği nedeniyle karakterler tam oturmamış, böyle olunca da anlatılanların seyircinin yüzüne tokat gibi inebilecek gücü taşımasına rağmen bir şeyler havada kalmış. bu da sonuç olarak soğuk,samimiyetsiz,uzak ve kalitesiz bir hava yaratmış. eldeki malzemeyle daha iyi bir iş çıkartılabileceğini düşünüyorum. son olarak filmden aklımda kalan bir repliği eklemek istiyorum: '-biz özgür olamayız. mesela özgür adamlar ne zaman akşam yemeği yer onu bile bilmiyoruz.-özgür adamlar karınları acıktığı zaman yemek yerler.'
İnsanların Trier'den her filminde yeni bir şeyler bekliyor olması sanki onun aleyhine çalışan bir durumu yarattı gibi.Atilla Dorsay'ın sırf bu yüzden Manderlay'a "1" puan vermesi bunun kanıtı aslında.Gerçi o Dorsay'ı bağlar ama beni de üzmüyor değil.Neyse filme gelecek olursak Trier yine demokrasi,kölelik,eşitlik ayağıyla hem amerika'ya hem de insanlığa şöyle sağlamından iki tokat sallıyor.Ne diyelim söz konusu Trier se boynum kıldan ince..
çok güzel...en az ilki kadar beğendim çok akıcı ve yer yer heyecan verici...ben bu yönetmenin sıkı bir hayranı oldum yani.(üstüstüse başarılı trier filmleri izlediğimden diyorum)yani dogville kadar iyi olmuş ditemiyorum ama dogville’den kötü de demek istemiyorum.dogville 10 üzerinden 10luksa bu da 10 üzerinden 9.lik...serinin üçüncü halkasını sabırsızlıkla bekliyorum..
dogville den fazlasıyla etkilenen biri olarak ikincisinide merakla ve büyük beklentilerle izledim dogville kadar olmasada filmde çoğu yerde müthiş fikirler vardı ama bu filmi ben doğrudan almıyorum dogville de olduğu gibi söylenenler insan ile ilişkili bence her iki filmdede yani zenci veya beyaz arasındaki farkı vurgulamıyor bence film ikisininde birbirinden farksız ve herzaman kötülüğe açık olduğunu anlatmak amaç dogville de bunu anlamak çok daha kolay ama bu filmde birçok yerde gereksiz sahneler yada gereksiz yere değinilmiş noktalar var gibi geldi mesela grace in cinsel isteği neden bu kadar uzun tutulmuş anlayamadım ama düşününce cinselliğin insan için ne kadar önamli olduğunu ve neler yaptırabileceğini biraz anlaşılabilir oluyor ama o zamanda yeterli değil gibi bu konuya ayrılan süre kısaca dogville e kıyasla sönük kalmış bence ama yinede müthiş bi yönetmen var karşımızda. hiçbirşey olmasa filmin çekim tekniği bu seriyi eşsiz yapmaya yeter.mutlaka ve mutlaka izlenmeliler üçüncüsü için sabırsızlanıyorum
çok iyi... ama olayın gitgide Grace show olması hoşnutsuzluk verici. ve tam da trier zaten onu bu duruma getiren izleyiciye çıkışıyor. o izleyici ise hala "bakalım washington'da grace neler yapacak?" diye meraklanıyor.
bu bir çelişki. ve üstadın tam da istediği şey. o insanın en doğru ve bilge dediği yerin aslında bir çamurdan ibaret olduğunu çok iyi biliyor. dilencilerin ki gibi, sağcıların yada solcuların ki gibi, hatta kendi sanatını bile ve en önemlisi o ağızı sulanmış "fırsatlar ülkesi" üçlemesini izleyen yada izleyecek olan izleyici kitlesini bile...
Lars Von Trier ve Dogville hayranlarının kesinlikle kaçırmaması gereken bir film. Manderlay de 9 bölümden oluşuyor tıpkı Dogville gibi fakat ilk 5 bölümü gayet sıkıcı ve dağınık yani tat vermiyor, sonraki bölümlerde biraz toparlanıyor. Ama yine de görülmeye değer hem değişen oyuncu kadrosu için hem de Lars Von Trier'in Amerika Fırsatlar Ülkesi üçlemesini tamamlamaktan vazgeçip Dogma95 serisine devam edeceği için. Hepinize ii seyirler.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.