Boşanma sonrası dağılan bir ailenin yaşadığı dram başarıyla anlatılmış. Bir yanda iki erkek çocuk, diğer yanda boşandıktan sonra bile hesaplaşmalar içindeki karı koca. Film 1986 yılını anlatıyor ve o döneme başarıyla hâkim olmaya çalışmış bence. Filmin senaryosu yönetmen tarafından gerçek hayattan alınarak oluşturulmuştur. Yaklaşık 80 dakikalık süresine rağmen dolu dolu bir film olmayı başarmış.
Türkiye’de evlenme sayısında az da olsa bir düşüş yaşanırken, boşanma oranları devamlı artıyor... Her sene yaklaşık 600 bin çift evlenirken, 2014 yılında boşanma rakamları 130 bin çifte ulaşmış. Uzun süredir bu rakamlar ve artış hızları hemen hemen aynı. Kabaca 5 çiftten birinin evliliği boşanma ile sonlanıyor. Ve bu boşanmaların yaklaşık %40’ı ilke 5 senede gerçekleşiyor...
Boşanma konusunda ne düşünürseniz düşünün, bunun etkilerini bilmek durumundayız. Boşanmanın sonunda çiftlerin ve varsa çocuklarının daha sonraki hayatları nasıl etkileniyor? İlişkilerimizi bir kalemde çizmek gerçekten mümkün mü?..
...2005 yapımı The Squid and the Whale iki çocuklu bir ailenin boşanma sürecini inceleyen başarılı bir film. Araları açılan Bernard ve Joan’ın kök ailesine ait fazla bilgi yoktur ancak birbirleri ile rekabet halindedirler. Belki “Anasının Kuzusu” yazısındaki gibi birbirlerini ebeveynleri yerine koyup onlara kendilerini ispatlamaya çalışmaktadırlar. Büyük oğulları Walt, annesinin babasını aldattığını öğrenir ve babasının yanında saf tutar. Küçük oğulları Frank ise sistemdeki dengeyi tutarak annesinin yanında durmayı seçer.
Doğru olan, çocukların ebeveynleri arasında yaşanan olayları bilmemeleridir. Bu onları ilgilendirmez. Tek bilmeleri gereken şey onların kendi meselesi yüzünden ayrıldıkları ve anne babanın çocuklarını sevmeye devam edeceğidir. Ayrıca yüzeyde görünen olaylar, derindeki gerçek sebeplerden çok farklı olabilir. İlişkiyi bitirmeyi isteyen taraf, aslında diğer taraf çoktan eş olmaktan vazgeçtiği için bu rolü üstlenmiştir... Hiç bir şey tek taraflı değildir.
Bernard ve Joan’ın daha sonraki ilişkileri çocuklarında değişik etkiler yaratır. Küçük oğlan babasına benzemek istememektedir ve ondan nefret ederek ondan kaçar. Cinsellik ve alkol ile denemeler yapar. Walt ise cinselliğe karşı tepki geliştirirken, kız arkadaşı ve babasının genç kız arkadaşı arasında ikilemde kalır...
Walt’un kız arkadaşının ailesi ise onu yargılayıp etiketlemektedir. Ailesi boşandığı için onu beğenmemişlerdir. Topluma göre boşanmak iyi değildir. Bu durum da çocukların ailesine olan öfkesini tetikler...
80'lerin Brooklyn'in de geçen hikaye yönetmen Noah Baumbach'ın yazar/film eleştirmeni babası Jonathan Baumbach ve annesi Georgia Brown'ın ayrılık dönemlerinden esinlenerek yapmış olduğu özgeçmişinin hikayesi. Yazar olan Bernard ile karısı Joan'ın evliliklerine son vermeleriyle oğulları 16 yaşındaki Walt ve 12 yaşındaki Frank için zor günler başlar. Film bu noktadan sonra aile bireylerinin kendini yeniden tanımasını anlatıyor. Jeff Daniels'in inanılmaz performansıyla 2005'in iyi bağımsız filmlerinden biri. (4 out of 5 stars)
hoş bir aile filmi.aile filmi derken hep beraber ailecek gidilip izlenen türden olanları kastedmedim,bu daha çok sorunlu bir ailenin yapoısını anlatıyor ve sıradışı sahneleriyle akıllarımızda yer ediyor.pişman değilim izlediğime
Son dönem amerikan bağımsızları arasında dikkat çekici bir örnek.Bu tür sosyal meseleler üzerine avrupa sinemasına çok örnek var ama amerikan bağımsız sineması da olguya bence yeterince özgün yaklaşmış.Filmde doruk yapan sahneleri dramatize etmekten kaçınan yönetmen oyuncu yönetimiyle de övgüyü hakediyor.Hiçkimseyi yargılamadan işlevselliğini kaybetmiş bir birlikteliğin ustaca,kimseye yaranmaya çalışılmadan anlatılması bence filmi çok başarılı kılıyor.
Evet biraz sıradışı bir yapım olduğunu söyleyebilirmi ama çok da etkileyici olduğunu düşünmüyorum. Daha akıcı bir anlatımı olabilirdi. Aile arasındaki koğpuklukları gülünecek bir şekilde -ki aslında ağlanması gerekiyor- anlatmış olabilir ama çok ağır işleyen fazla tat vermeyen bir film olduğu kanısındayım.
Bağımsız film festivalinde izledim bu filmi ve tam anlamıyla hakediyor aldığı övgüleri. Aile ve ergenlik sorunları bazen basit anlatılsa da gerek anlattıklarıyla, gerekse anlatım yönüyle çok başarılı..
Bi de not "Hey You" ve Pink Floyd ayrı bi hava katmış filme..:)
Komedi pek olmasa da film tam bir dram. Amerikan filmlerinde görmeye alışık olduğumuz boşanmış eş durumu bu filmde direk konu olarak işlenmiş. İZlenmesi ve düşünülmesi gereken bie film. Ounculuklar gayet başarılı. 7/10
Amerikan sinemasının abartmadan anlatmak istediğini anlatabildiğini kanıtlaması için önemli bir örnektir. Film alelade bi şekilde izlenirse sadece bir film olarak kalır, göründüğünden daha yoğun ve ince msjlar barındırıyor film. içine girmenizi tawsiye ederim.
iyi bir aile dramı olmasına rağmen insana daha iyi olabilirdi dedirten birtakım eksikler war filmde. özellikle mürekkep balığı ve balina’nın simgelediği kavramlar daha iyi bir şekilde ortaya konulabilirmiş.. öte yandan pink floyd’un yeni yeni ünlendiği dönemi konu alması ve hey you’nun filmin en etkileyici sahnelerinde fondan akması gerçekten çok iyi bir seçim olmuş... ayrılırken her şeyin bölüşülmesi safhasında ve sonrasında yaşanan açgözlülük çok iyi işlenmiş. kediyi nasıl bölüşeceklerini birden hatırlayınca gösterdikleri ciddi ve endişeli tepki ise filmin komik ve hoş detaylarından sadece bi tanesi. mükemmel olmasa da kesinlikle iyi bir film.. görülmeye değer...
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.