Çığlıksız <b>Lanet</b>
Yazar: Ertan TunçElm Sokağında Kabus ile 1980'lerde, Çığlık serisi ile de 1990'larda teen-slasher türüne yeni bir soluk getirmeyi başaran usta yönetmen Wes Craven'in son filmi Lanet; senelerce süren olaylı bir yapım aşamasından sonra nihayet izleyicileriyle buluşuyor.
Buluşuyor buluşmasına da ortada ne Kıyamet gibi beklenmeyi hak etmiş olaylı bir film ne de korku-gerilim türüne farklı bir üslup veya yenilik getirmeyi başaran bir senaryo var. Korku türünde ayakta kalmayı başaran yapıtlara bakıldığında güçlerini teknik denetimden çok senaryolarından aldıkları ortadayken, büyük bir ustanın 5 yıl aradan sonra çektiği film bu mu olmalıydı diye sormadan edemiyor insan.
Dawson's Creek'in, Çığlık'ın ve Ne Yaptığını Biliyorum'un yaratıcısı senarist Kevin Williamson'un kaleminden çıkan Lanet, küfürlü diyalogları, açık saçık sahneleri ve eşcinsel göndermeleri ile bilindik gençlik filmi tuzaklarına düşen sıradan bir korku filmi kimliğinden kurtulamamış. Kardeşler arasındaki karakter zıtlığı, sevgililer arasındaki uyumsuzluk senaryo yapılandırılmasında kullanılmak zorunda kalınmış çünkü bir kurt adam filmi olan Lanet'in bu alanda da söyleyecek yeni bir şeyi yok.
Öte yandan senaryonun tüm zafiyetine rağmen Craven'in işinin ehli olduğuna dair birçok sekans var. Görsel açıdan özellikle açılıştaki kaza sahnesi izlenmeye değer. Yine de gerilim ve korku dolu sahnelerin etkisi açısından yönetmenin bazı şeyleri göstermekten çok düşündürtmeyi seçtiği sahneler daha çarpıcı. Gerilimi iliklerinize kadar hissetmenizi sağlayan müzikler ve karanlık bir atmosfer yaratmakta bir hayli başarılı olan görüntü çalışması -senaryonun korkutmaya dair yarattığı büyük bir açığı kapamaya mı yarıyor bilinmez ama- filmin en önemli kozları.
Genelde önemli bireysel ya da toplumsal travmaları yarattığı eğretilemeler yardımıyla eleştirmeye çalışan korku türüne herhangi bir katkısı olmayan Lanet, Craven'in zamanın süzgecinden başarıyla geçmiş ve ayakta kalmayı başarmış yönetim gücü ve görüntü, ses, müzik gibi teknik "uyarı yöntemleri" haricinde bir artısı olmayan ve sinemada görülmeyi hak edip etmediği tartışmalı bir film.
Çünkü; tıpkı, sadece teknolojik ekipmanlar sayesinde korkutmayı başaran, senaryosunda bir numara olmayan diğer gerilim filmleri gibi büyük bir ses ve görüntü bombardımanı altında tahammülü daha kolay olan, küçük bir ekranda ve kötü bir ses tertibatıyla daha düşük beğeni kazanan bir film Lanet.
Hikaye örgüsü, oyunculukları ve finali yeterli seviyeye çıkmayan korku-gerilim filmlerinin içine düştüğü bu paradoks, acaba bu film sinemada izlenmeli mi sorusunu daha da çetrefilli hale getiren yegane unsur. Son olarak, benim gibi Wes Craven hayranıysanız kaçırmayın, değilseniz kaçırın diyebileceğim orta karar bir korku filmi ile karşı karşıya olduğumuzu söyleyebilirim.