Hesabım
    Bulutların Üzerinde
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,5
    Geçer
    Bulutların Üzerinde

    Charlize Theron Olsa Bile...

    Yazar: Murat Emir Eren

    Kadın oyuncuların hep yakındığı şeydir; "artık 50'lerde olduğu gibi bizlere özel iyi roller yazılmıyor." Elbette ABD sineması özelinde konuşuyor, yıldız oyunculardan dem vuruyoruz. Ne de olsa kaprisin hası, paranın bolu ve yükselen değerlerin doruk noktası onların avuçlarında. İki dudaklarının arasında...

    Son yıllarda yıldızı parlamış bir diğer güzel ise, Charlize Theron elbette. Özellikle Şeytanın Avukatı(Şeytanın Avukatı) ve Tanrının Eseri Şeytanın Parçası(Cider House Rules) ile tüm dikkatleri üzerine, oradan da güzelliğine çeken yıldız; Cani(Monster) ile vitrinine eklediği Oscar heykeli sonrasında artık prestijli filmlerin başrollerinde sekmeye hazır. Bulutların Üzerinde ise, tamamen Charlize Theron ve şürekası üzerine yazılmış, yönetilmiş bir büyük prodüksiyon. Haliyle, Charlize Theron da, artık kendisine özel senaryolar ile çalışan geçmişin yıldızlarıyla aynı statüye erdi sayılır.

    Theron'un yanına İspanyol Sineması'ndan Holywood'a sinsi bir geçiş yapan Penelope Cruz'u da ekleyen yapımcılar, bu ikilinin arasına bir de yakışıklı koyup, hikayeye nifak tohumları serpmeyi de eksik etmemişler. Bu kişi ise Stuart Townsend... Townsend, aynı zamanda Charlize Theron'un gerçek yaşamda da hayatını paylaştığı erkek arkadaşı oluyor. Elbette bu durum, filmi daha ilginç hale getiriyorsa da, aslında tam olarak tesadüf mü, çiftin bir isteği mi, yoksa yapımcıların ilgi çekme taktiği mi bilinmez...

    Filmin Avustralyalı yönetmeni John Duigan ise, Flirting ve Paranoid gibi iki farklı filmden aşina olduğumuz ilginç bir isim. Ayrıca Duigan, projenin senaryosuna da imza atmış.

    Gelgelelim, belki de tek elden çıkan bu senaryo nedeniyle; filmin bütünlüğü elden kaçıran, dizi misali bir melodram olması da elde olmayan sebeplerle gerçekleşivermiş. Bulutların Üzerinde, uzunca bir zaman dilimini 132 dakika gibi yine uzun olan bir süreye sığdırma çabasına girdiyse de, gediklerle ve klişelerle örülü senaryosunun kurbanı olup çıkmış.

    Zengin bir ailenin kural tanımaz kızı Gilda, ona daha okul yıllarından abayı yakan orta halli bir öğretmen olan Guy ve Gilda'nın sanatsal çalışmalarında çıplak modellik yapan Mia'nın; eğlencelerle, aşk oyunları ve dostlukla başlayan öyküsünü, İkinci Dünya Savaşı'na kadar sürükleyen bir film karşımızdaki. Gilda ve Guy arasındaki aşkın, Mia ve Gilda arasındaki adı konulmamış ilişkinin ve üçlünün birbirlerine duyduğu cinsel çekimin peşinden, memleket savunması, idealist ve duyarlı dünya vatandaşlığı gibi "nereden nereye" gözüyle bakılabilecek hususlara varan bir öykü anlatıyor bize John Duigan.

    İngiltere, İspanya ve Fransa'ya yayılan, son derece kapsamlı bir hikaye olmakla birlikte, zaman atlamaları ve karakterlerin gerçekten de mantık sınırları dahilinde değerlendirilemeyecek davranışlarıyla film son derece zayıf bir dönem portresi çiziyor. Adeta ikiye bölünmüş bir film olan Bulutların Üzerinde, anlattığı aşk öyküsünü yarıda kesip aniden savaşa yöneliyor. Elbette filmin bu keskin dönüşü, karakterlerde de yaşanıyor. Söz gelimi, kim ve ne olduğunu bilmediğimiz bir eski arkadaşı için Guy, Gilda ile yaşadığı safahat hayatını bırakıp savaşa katılıyor. Üstelik Gilda'nın savaşa karşı olduğunu bile bile...

    Guy'ı ve peşinden giden Mia'yı, savaşın içerisinde gördüğümüz sekanslarda ise orada ne aradığını gerçekten anlamamız zor. Zira savaş, İspanya İç Savaşı henüz. Yani ortada bir Dünya Savaşı görünmüyorken vuku buluyor. Bu halden sonra da film, bir casus filmi haline gelip, nedeni belirsiz bir biçimde hikayedeki bazı karakterlerden kurtuluyor ve adeta bir dizi gibi yeni yeni karakterleri karşımıza çıkarıyor. "Kim kimdi, ne oldu, kim öldü, bu kim" demeye kalmadan da, yine Gilda üzerinden "geçmiş kalbimde yaradır" teması ile sona eriyor...

    Filmin asıl sorunu, elbette senaryosu. Film henüz çekilmeden masa başında vuku bulmuş olan hatalar zinciri, perdede bile en saf halleriyle kendilerini belli ediyorlar. Son derece özensiz bir senaryoyla yola çıkıldığı besbelliyken, bu denli büyük bir projeye el atmanın ne denli bir risk olduğunu ne yazık ki Duigan ve ekibi fark edememişler.

    Filmin parlak bir fikirle yola çıktığı aşikar. Hatta üçlü aşk ilişkisi üzerinden cesur bir tavrı olduğu da... Ama perdeye yansıyan bu değil ne yazık ki, haliyle Bulutların Üzerinde haftanın en zayıf seyirliklerinden biri olarak Charlize Theron ile 132 dakika geçirmek isteyenlerin keyfine hitap ediyor. Buna rağmen, oyuncuların, başta Stuart Townsend ve Theron olmak üzere son derece iyi performanslar sergileyerek filmi diri tuttuğu bir gerçek. Ama sonrası?.. Sonrası hep bulutların üzerinde kalıp, perdeye yansımasaydı, sanıyorum daha iyi olacaktı...

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top