Öncelikle yönetmenin hemen hemen tüm filmlerini izleyip beğendiğimi ve onun sıkı bir takipçisi olduğumu belirtmeliyim,bilhassa çocukken izlediğim ayı beni çok etkilemişti,Two Brothers ise ilk duyduğumda bir tekrar hissi uyandırdıysa da filmi izlediğimde önyargımın yanlış olduğunu anladım.Film son zamanlarda iyice yaygınlaşan High Defination formatında çekilmiş(Vidoq,Dogville,28 gün sonra vs)bu tüm görüntülerin dijital olarak istenilen renklere kolayca dönüştürülmesini sağlayan bir format ve 35mm ye göre kullanımı daha kolay,çok daha temiz çekimlere olank sağlayan bir format,ayrıca bilgisayar efektleri de bu formatta daha gerçekçi görünüyor,sözün özü filmin görselliği ve kurduğu Bengal atmosferi muhteşem,buna nefis müzik kullanımı da eklenince tadından yenmeyen bir görsel işitsel ziyafet vuku bulmuş.Oyuncuların performansları insanların kendilerine kurdukları yapay dünyayı belirtmek için abartılı ve karikatürize bir stile bürünmüş,karakterlerden çok tipler ortaya çıkarılmış,insan kadronun en doğal performansı ise şüphesiz çocuk duyarlılığını çok iyi bir oyunla birleştiren Frediee Highmore,onun ardından da samimi ve dengeli oyunculuğuyla Guy Pearce geliyor.Ve kaplanlar...Filmin tartışmasız başrolü onların ve4 kimi sahnelerdeki performanslarına inanmak için görmeniz lazım,kimi yerlerde çok iyi dijital efektlerle desteklenen kaplan oyuncular kesinlikle sinemada gördüğümüz en iyi hayvan performanslarını veriyorlar,çok duygusal ve çok doğallar,filmin kimi yerlerindeki şirinlikleriyle çok iyi komedi yapabileceklerini de kanıtlıyorlar,özellikle Raul`ùn Sunga ile saklambaç oynadığı sahnede bebek kaplanın kendi boyutundaki peluş oyuncakların arasına saklanması gördüğüm en şirin sahnelereden birisiydi.Tüm bunların ötesinde filmin verdiği içimizi ısıtan sevgi ve doğallık mesajı oldukça kayda değer ve çağımız açısından önemli bir noktada duruyor.Kısacası iyi ve samimi bir filmi özlediyseniz bu aradığınız film,bir doğa masalı.Saygılar.