Tanrı’cılık Oynayan İnsanlar
Yazar: Ayşegül KesirliÖlümden sonraki hayat, yeniden doğum veya renkarnasyon gibi her zaman merak uyandıran ancak haklarında hiçbir zaman somut bilgilere sahip olunamayan konular, birer korku ögesi olarak sinemada oldukça sık kullanılırlar. Bu tarz filmler, izlemeye ne kadar alışık olsak ve artık böylesi senaryolar bizleri tedirgin edemez desek de öyküsü gerçekten iyi kurgulanmış, belirli kamera açılarıyla, oyunculukla beslenmiş bir film her şekilde kafamızı kurcalamayı başarır.
Şeytan (1973), The Omen(1976) gibi klasiklerden yola çıkıp, şeytanın oğlu mitini modernleştirerek günümüze uyarlamaya çalışan bir film Tanrıdan Gelen (2005). Ancak ne kadar iyi niyetli bir çabayla bu yola baş koyuyor olsa da iyi yazılmamış bir senaryo, oldukça dağınık bir kurgu ve içine düştüğü simge karmaşası ile beklentileri karşılıksız bırakıyor.Sekiz yaşında hayatını kaybeden Adam'ın, ailesinin Wells adında bir doktorla yaptığı anlaşma sonucunda klonlanarak yeniden doğumunun öyküsü Tanrıdan Gelen. Ölümün acısına katlanamayıp, kendilerini tanrının yerine koyarak hayat yaratan bir anne babanın hikayesi. Seyircisine hem devletin, hem de tanrının koyduğu yasalar çiğnendiğinde ne gibi sonuçlar doğabileceğini göstermeye çalışan bir film. Neyin etik, neyin etik olmadığı konusunda izleyenlerin kafasını kurcalamayı amaçlayan bir film. Fakat böylesi derin sorular sordurabilmek için de oldukça çala kalem yazılmış bir senaryoya sahip. Arka arkaya yaşanan garip ve inandırıcılıktan uzak tesadüfler zinciri, daha olayların en başında bizleri filmden koparıyor. Seyirci kendi kendine bu nereden çıktı şimdi diye sormakla meşgulken, ekranda birbirinden bağımsız olaylar yaşanmaya başlıyor. Adam'ın yeniden doğumunun ardından görmeye başladığı karabasanvari rüyalar bizleri esas olaya doğru sürüklerken öylesi engellere takılıyor ve amacından öylesine uzaklaşıyor ki film heyecanını anında yitiriyor. O anda belki de psikolojik yanı daha ağır basan bir gerilim filmi ile karşı karşıyayız diye düşünmeye başlasak da kameranın dikkat çektiği noktalar bizleri haksız çıkarıyor. Yönetmen Nick Hamm'in gerilimi artırmak amacıyla başvurduğu terk edilmiş karanlık ev ve bodrum katı gibi klişeler hikayeyi bambaşka bir yöne çekiyor. Ancak heyecanını çoktan yitirmiş olan seyirci kılını bile kıpırdatmıyor.Tanrıdan Gelen'i böylesine heyecansız yapan bir başka öge ise filmde hikayenin bilimsel tarafına mı yoksa daha metafiziksel yanına mı ağırlık verildiğinin anlaşılamaması. Adam'ın hem yasal, hem de ahlaki yönden yasaklanmış olan yeniden doğumunun ardından yaşadığı travmalar, hikayenin bütünlüğü açısından belirli bir sonuca bağlanmak zorunda. Ve bu olayların bağlandığı yer de tüm ip uçlarının bir yerde toplandığı, seyircinin kafasındaki soru işaretlerini yok olduğu bir nokta olmalı. Bundan sonra gerilimin artıp artmayacağı ise hikayeye bilimsel bir açıklama getirilmesine veya her şeyin sürüncemede bırakılıp filmin metafiziksel bir tarafa kaymasına bağlı. Tanrıdan Gelen, daha başladığı andan itibaren dini yasakları vurgulayan, işin bilimsel tarafının da günah olabileceğini savunan bir film. Kurgusal olarak Adam'ın durumuna bulunan çare oldukça bilimsel, neredeyse şizofrenik. Fakat bunun ardından gelen metafizikle yoğrulmuş, tekinsiz görüntüler Tanrıdan Gelen'in kurgusal olarak ne tarafta durduğunu bilmeyen, nereye gittiğinden de emin olamayan bir anlamsızlık bütünü olduğunun kanıtı. Filmde göze çarpan bir başka nokta ise belki de karakterleri güçlendirmek ve hikayeyi beslemek amacıyla yaratılan simgesel kargaşa. Klonlanarak yeniden doğan bir çocuğa Adem anlamına gelen Adam isminin verilmesi, çocuğu yaratan doktorun bir tanrı figürü edasıyla elinde sürekli denge topları çevirmesi veya daha sonra ortaya çıkan şizofrenik karakterin tanrının hafızası anlamına gelen Zachary adını taşıması gibi küçük ayrıntılar hikayeyi besleyebilirler. Ancak Tanrıdan Gelen'de, hikayenin nereye gittiğinden emin olamaması, seyircinin bu ayrıntıları kafasında nasıl bir yere koyması gerektiğine karar verememesine sebep oluyor. Ve ortaya fazlaca göze sokulan simgelere boğulmuş bir film çıkarıyor. Oyuncu kadrosu ve konusu ile insanı heyecanlandıran bir film Tanrıdan Gelen. Ancak ölümün ardından yaşanan yeniden doğum ve önceki hayata dair varolan hafıza problemleri gibi oldukça ilgi çekici ve tedirgin edici konularla başa çıkamayacak kadar zayıf. Seyredildiğinde bütün beklentileri boşa çıkararak insanı hayal kırıklığına uğratmaktan öteye gidemeyen bir yapım.