Birbirinden Tuhaf <b>Kadın Avcıları</b>
Yazar: Sibel MaksudyanYönetmenini ya da senaristini bilmediğiniz bir filmin Coen Biraderler'e ait olduğunu nasıl anlarsınız?
Aslında anlamak çok zor değil. Birbirinden tuhaf karakterler ve bu karakterlerin komik, ama bir o kadar da entellektüel muhabbetlerine rağmen garip, anlaşılmaz bir sükunet hissediyorsanız; hele bir de görüntüler ve müzik sizi fazlasıyla tatmin ediyorsa, bu filmin Coenler'in olduğu rahatça söylenebilir.
Kadın Avcıları için de durum aynı, yalnız biraz daha abartılı bir şekilde. Evet, yine tüm karakterler çok tuhaf; ama burada tuhaflığın sınırı daha da genişletilmiş gibi.
O kadar geniş ki, ana karakterler arasında normallik sınırına yaklaşan kimse yok. Yaşlı dul Marva Munson (Irma P. Hall) ya ölmüş kocasının duvardaki resmi ile sohbet halinde ya da din ve Tanrı ile ilgili konuşmalar yapmakta. Profesör G.H. Dorr'un (Tom Hank) dişlek durumu ile konuşmasının absürdlüğü hemen göze çarpmakta; tabii eski moda kıyafetleri ile de. Lump Hudson (Ryan Hurst) tam bir geri zekalı. General (Tzi Ma) ise eski bir Vietkong olmasının yanında yanan bir sigarayı ağzının içinde tutabilme yeteneğine sahip. Gawain MacSam (Marlon Wayans) ağzı gereksiz yere bozuk tırsak bir siyahi.
Bu tiplerin arasında en garip özelliklere sahip olanı Garth Pancake (J.K. Simmons), acayip bir bağırsak bozukluğundan mustarip ve her işi berbat edebilecek niteliklere sahip (tabii karikatür sevgilisi Dağ Kızı da öyle).
Problem şu ki, Coenler'in diğer filmlerinin aksine filmdeki karakterlerin hepsi bir arada komediye katkılarının yanında sıkıcı bir karmaşa da yaratmaktalar.
Karmaşayı az çok hafifletenler Marva Munson ile G.H. Dorr. Irma P. Hall dulu çok iyi canlandırıyor. Merhum eşinin resmi ile konuştuğu, kilisedeki ya da kadınların kendisini ziyarete geldiği sahnelerde oldukça tatlı gözüküyor. Tom Hanks de filmin yükünü onunla paylaşıyor. Hanks'i her görüdüğünüzde gülümsüyor ve Poe'dan başka şiirler de okumasını istiyorsunuz (tabii o garip konuşma stili ile).
Filmin tamamına gospel müziklerinin hakim oluşu ve filmin Missisipi'nin en sakin ve sessiz yerinde geçiyor oluşu da herhalde tesadüf değil. Hem bu kadar gospelin üstüne bir de paralar iyi yere gidince, 'hiçbir şey sebepsiz değildir.' düsturu adeta desteklenmiş oluyor.
1955 yapımı Kadın Avcıları'nın yeniden çevrimi (aslı ile farklılıklar gösteriyor) olan filmimiz orijinali kadar olmasa da (çünkü karakterler öykünün naifliğini engellemiş) gülümsetmeyi hem sözlü hem de beden diline dayalı esprileri ile beceriyor.
Blood Simple, Barton Fink, Fargo, Büyük Lebowski, Neredesin Be Birader? ve Orada Olmayan Adam gibi muazzam filmlerin hepsinin Coenler'e ait olduğu düşünülürse, hali ile Kadın Avcıları'nı izlemeye giderken içinizde bu filmin de büyük olasılıkla çok güzel olacağı hissini taşıyorsunuz.
Saydığımız bu kusursuz filmlerin yanında Kadın Avcıları'nın bunların yanında yer alabilecek kusursuzlukta olmadığı apaçık, ama bu filmin kötü olduğu anlamına gelmiyor. Yalnızca onlar kadar iyi olmadığı söylenebilir. Bu da izlenmesi için yeterli bana kalırsa.