Gönül Çelemiyor
Yazar: Sanem TürkAvrupa sinemasını Hollywood'a genelde tercih eden biri olarak yeni bir Fransız filminin vizyona giriyor olması ile heyecanlanmıştım ancak heyecanımın çok uzun süreli olamamasına bir o kadar da üzüldüm.
Merzak Allouache çok tanıdığımız bir yönetmen değil, hem sinema hem de televizyon filmleri yapıyor, Gönül Çelen de yönetmenin son filmi. İsmi ve afişinden ötürü belki biraz daha fazla gülmeye şartlanmış olarak seyrettim filmi. Hikayedeki tek tanıdık sima, herhalde diğer filmleri yakın zamanda oynadığı için Alain Chabat. En son RRRrrrr!!! da izlediğimiz oyuncu Chouchou'ya bir görüşte aşık olan kafası karışık Stanislas'ı canlandırıyor.
Chouchou'ya gelirsek, ya da zaten onunla başlamalıydık, kendisi Paris'te kaçak yaşamaya çalışan genç bir Mağrip'li göçmen. Dışarıya yansıttığı erkek kimliği ve hayatı ile bir papazın yardımını alır ve psikanalist Nicole Milovavovich'in yanında çalışmaya başlar. Peder ve Chouchou'nun beraber yaşadığı birader Jean, Chouchou'yu sıradan bir insan gibi görür ve severler. Ancak yanında çalıştığı doktor ondaki farklılıkları görünce Chouchou ile konuşur ve işe isterse kadın olarak gelebileceğini söyler. Chouchou'nun dünyasındaki özgürleşme de o gün başlar.
Bir rastlantı sonucu Paris'teki kuzenini de bulup, onun bir kabarede travesti olarak ün yaptığını öğrenince, hayatı gündüz ve gece olmak üzere iki kere yaşamaya başlar. Gündüz işine gider, akşam travesti olur,evine dönünce yine herkesin bildiği sıradan adamdır o. Sıradan desek de sıradan olmayan dünya görüşleri ile yaşadığı kenar mahallede herkes tarafından sevilmektedir. Tanıdığı tanımadığı herkesle selamlaşır, mahallenin fakir gençlerine yardım eder. iyi biridir kısaca. Bu iyiliği Stanislas da görmekte gecikmez ve ikili birbirine aşık olur. Ne kimin ne söylediği ne de Stanislas'ın zengin ailesi onları ilgilendirmez, zaten aile de her şeye rağmen Chouchou'dan hoşlanır. Evlenmeye karar verirler ve her şey iyi gidiyorken, doktorun ofisine gelen yarı deli, belalı ve ruh hastası bir komiser Chuchou'nun başına bela olur. Artık fazla seçenek yoktur, ya kaçıp saklanacak ya da sınırdışı edilmeyi göze alacaktır Chuchou.
Eğlenceli görünüyor ki gerçekten öyle. Ama bu eğlencenin tadına varmak için sanırım Fransızca bilmek gerekiyor ve itiraf etmeliyim, ben bilmediğim için filmden çok keyif alamadım. Filmin orijinal dilinde yapılan bir çok esprinin altyazılarla anlaşılabilmesi maalesef mümkün değil. Bu açığı kapatabilmek için altyazıda esprinin geçtiği kısımlarda kelimeler tırnak içinde verilmiş, bu durumu daha da zorlaştırıyor. Ne yani şimdi espri mi yapıldı diye düşünüyorsunuz.
Hikayenin Fransa'nın varoşlarında geçiyor olması ve her zaman görmeye alışık olmadığımız, Paris'in diğer yüzünün komik bir dille anlatılması gerçekten başarılı. Ama bu sokaklarda daha iyi bir görüntü yönetmeni çalışmış olsaydı belki akılda kalıcı sahneler yaratılabilirdi. Ne hikaye çok komik ve dokunaklı ne de görsellik unutulmaz.
Sadece Chouchou'nun insan sevgisi akılda kalıyor filmden. Kendi kimliğine yabancılaşmayı reddeden ve herkese bunu insancıllığı ile, zorlamalardan uzak kabul ettirmeyi başarabilen bir insan Chouchou. Cinsel kimlikler üzerine fikirleriniz ne olursa olsun seviyorsunuz bu çocuğu. Çok düşünmeyip sadece gülmek istiyorsanız, o da olur. Çünkü hikaye hiçbir noktasında ciddileşmiyor ve düşünmeye zorlamıyor. Sadece çoğumuzun görmezden geldiği farklı bir dünyadan komik bir hikaye aktarıyor, bir de cinsel tercihiniz ne olursa olsun göçmen yaşamanın zorluğunu.