En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
bureax
Takipçi
6 değerlendirmeler
Takip Et!
5,0
24 Ocak 2011 tarihinde eklendi
500 Days of Summerın tarzını sevenler bunu da sevecek. konu ve olayların gelişmeleri şahane, insan bir yandan karakterlerin hayatlarını çözmeye çalışırken bir yandan gerçeğinden ayırt edilemeyecek oyunculuklar karşısında adeta kendini filmin içinde hissediyor. Mulholland Dr.ı da çağrıştırıyor biraz
gerçekten vurucu bir film ama karamsarlık biraz fazla geldi açıkçası. beğenmeme rağmen filmden sonra mideme oturan tarif edilmesi zor duyguya engel olamıyorum. filmdeki zaman karmaşasıda biraz fazla geldi sanki. sonuçta insanın beynine değil psikolojisine oynayan bir film. son olarakta yok film yavaş yok ben sıkılırım, sevmem donuk filmleri diyen arkadaşlarıda şimdiden uyarıyorum, bence izlemeyin. puanı biraz fazlada gelse filmin genel olarak havası ve naomi wattsın oyunculuğu başarılıydı. 7.8
Evden uzakta geçen onca zaman sonra bu tarz bir filmi seyretmek insanı derinliklere götürebiliyor. Teknik olarak şöyle, senaryo olarak böyle.. beni ilgilendirmez...tek bildiğim eğer duygusal bir yapınız varsa ağlatan, özleten, sevginin tarifini yapmaya zorlayan bir yapıt.Eğer duygusal değilseniz; neden böyle olmadığınız konusunda sorgulatabilecek kadar...Sanatçıların emeğine sağlık, özellikle de Benicio tek kelimeyle gerçek, Sean yanında sönük kalmış.
tabii ki sinema sanatının bütün eserlerini görme imkanımız yok ama,en azından yaşımızın kapsadığı zaman dilimini göz önüne alarak söyleyebilirim ki,inarritu modern sinemanın en önemli,kendine has yönetmenlerinden biridir,ve bu 'kesişen hayatlar' diye adlandırabileceğimiz alt türün de bir numaralı temsilcisidir.21 grams diğer önemli eserleri (amores perros,babel) gibi yine izleyicinin zekasına güvenen,onu sadece oturup filmi izlemek yerine parçaları yerine oturtmaya zorlayan,olayı ona çözdürmeye çalışan ve son saniyeye kadar mantığı oyalayan bir yapıya sahip.bir kere sadece bu karışık kurgu bile filmin finalinde 'helal olsun' demenize neden olabiliyor.örneğin henüz 6.dakikadaki bir sahnenin,hem de saniyelik,önemsiz gibi görünen bir sahnenin,106.dakikada meğer ne anlama geldiğini,nedeninin ne olduğunu anlıyorsunuz.kendi adıma sinemanın ve yönetmenliğin,senaryonun olmazsa olmazlarından 'yaratıcılık' kelimesi,inarritu filmlerinde senaristi arriaganın da yardımıyla kesinlikle anlamını bulabiliyor.bu karmaşık kurgu size hissettirmesi gereken duyguları en iyi şekilde hissettiriyor,kalmanız gereken ikilemleri samimi ve tarafsız biçimde önünüze koyuyor ve sonuç olarak hikayeye anlam kazandıran,onun böyle izlenmesini gerektiren başlıca anahtar nokta oluyor.finale doğru iyice doruğa çıkıyor tabii ki film,kurgu da açılmaya başladıktan sonra.oyuncular hakkında da söylenebilecek tek şey 'mükemmel' oldukları.benicio del toro hariç jack jordan rolünü canlandırabilecek tek bir isim gelmiyor aklıma.her noktasıyla bütün oyuncular rolleri için biçilmiş kaftan.sean pennin ve naomi wattsın tek bir şey yapmadan sadece yakın çekimlerde bile ne kadar çok şey anlatabildiklerine şaşmamak elde değil.çok sağlam,izlenmesi gereken bir film usta yönetmenden,tek bir kusuru yok.ufacık bile.saatlerce ve sayfalarca övebilirim.
Hiçbir tarih,gün gibi zaman ifadeleri vermeden hikayesini anlatan film.Türünün diğer örneklerine nazaran çok daha fazla dram yüklü olan bir yapımdı.Ancak yönetmende takıntı haline gelen kesişen hayatlar kurgusu,hep aynı şekilde bağlanmasa olmayacak sanki.Araba kazası,araba kazası,araba kazası...Tabi bu özellik filmi kötü yapmıyor elbette.Anlamlı olan kurgusuyla,son derece etkileyici ...Ölüm hiçbir zaman hafif değildir.8/10
3 insanın ve ailelerinin trajik bir kaza sonucu hayatlarının kesişmesini, kazanın öncesini sonrasını anlatan bir dram filmi 21 Gram.Karakterlerin duyguları, psikolojileri çok iyi irdelenmiş.3 usta oyuncuyu bir arada görmek güzel.Usta işi bir senaryo.Neyse,zaten bilindik cümleler bunlar.Filmden bir replik yazarak yorumumu sonlandırayım.Anlatılmak istenen net bir şekilde belli olacaktır.Yine bir 4 yol kavşağında,Kopan, birleşen insanlar,Paramparça hayatlar, aşklar, duygular..Ölürken 21 gram kaybediliyormuş.Peki hayatta kalanın vicdan azabı kaç bin ton ?Küçük kızın gözüne değen bakışlarını ölçecekbirim sistemi var mı ?Ölürken bile istediği mavi ayakkabıları giyemez mi insan ?Hayat devam ediyor mu, yoksa hayatlar hayat devam ederken bitiyor mu?İşte bütün mesele bu...Kaç hayat yaşıyoruz?Kaç kez ölüyoruz?Ölüm anında 21 gram kaybettiğimiz söyleniyor?21 grama ne sığar?Ne kadarı kaybolur?21 gram ne zaman kaybolur?Ne kadarı onunla gider?Geriye ne kadarı kalır?21 gram? Beş madeni paranın ağırlığı, bir kuşun, bir çikolata parçasının?21 gram ne kadar çeker?Ne kadar?izlemenizi tavsiye ederim...benim 2. izleyişim..(10/10)
filmi izledikten sonra boğazınızda bir şey düğümleniyor..filmin muhteşem üçlüsü -sean penn, benıcıo del toro ve naomi watts- harikalar yaratıyor. farklı kurgusuyla sıkmayan,merak ettiren,duygularınıza tavan yaptıran bir dram..yönetmenin ameros perros tan sonraki en iyi filmidir kanımca..gecenin kör vaktinde izlenirse ayrı bir etki yapar..
üç farklı yaşamı bir araya getiren bir kalbin hikayesi.o kalbe aşık bir kadın , o kalbe muhtaç bir adam ve o kalple düşünceler arasında git-gel yaşayan başka bir adam .3 ana karakterin muhteşem oyuunculuğu ve apayrı konusu ile izlenesi bir film çıkmış ortaya. 10/8.3
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.