sanatla alakası yok diyen kesime inat 2-3 kere daha izlenmesi gerekir. belki bazı şeyler daha net görülür.bu sinema filmi, ticari bir film değil. bağımsız amerikan filmi. aileler arası ilişkileri, gençlerin tepkilerini, marjinal tarafları, baba-oğul sorunsalını, cinnet geçirmeyi, ruhsal sıkıntıları bu kadar cesur ve tarafsız anlatabilecek başka bir film varsa çıksın desinki ahan budur. yok böyle bir film. izleyen üzerinde sert etkiler bırakması filmin güzelliği zaten. sahneler olabildiğince doğal ve gerçek. kamera açılarına kadar gayet özenle çekilmiş bir film olduğu belli. böyle doğal bir filmde, evli kızın başka bir oğlanla basıldığı seks sahnesinde pantolon mu gösterecekti? yastıkta koysalar mıydı? olabildiğince cinsel fantaziyi ve eğilimi tertemiz ve çırılçıplak bir biçimde sergilemiş yönetmen. burda amaç seks sahnelerini izletmek değilki olayın özünü kavrayabilmek. kızın kocası dindar ve kendinden en az 20 yaş büyük, kız bunu bir türlü kabullenememiş ve yaşıtıyla sevişiyor. bu sahnede koca kapıdan giriyor ve içeri dalıyor. işte olay burda başlıyor. verilen tepki ve sonuçları...düşünülmesi gereken bu. daha önce kaç kişi bu hedefle izlediki bu filmi. 31 çekiyormuşta falan filan. ordaki olayda şu: oğlan abazanlıktan ölüyor. psikolojik bunalıma girmiş ailesini doğramadan birkaç saat önce kapıyı kapatıyor. boğazına ipi bağlayıp kapının koluna geçiriyor. fantaziye bak, sonra tenis maçı açıyor. gerisi malum.film baştan sona dram. alkolik babalar, kayakçı gençler, seks, mastürbasyon ve gençlerin yozlaşmış hayatı.her şey açık ve seçik.