Lukas Moodysson’un önceki filmleri Show Me Love/Fucking Amal ve Tillsammans/Together kadar 'olağanüstü' bir film olduğunu söyleyemeyeceğim lilja-4-ever’ın. Benzer bir naifliği özellikle dünya tatlısı iki baş karakteri arasındaki bazı sahnelerde yakalamış olsa da, geneli itibarıyla fazlaca melodrama kaçan, gözlerin nuri alço’yu aramasına sebebiyet veren bir 'kötü yola düşen genç kız' öyküsü. Temelde -Moodysson’un politik tavrına dair önceki filmlerinden edindiğimiz fikre de dayanarak- komunizmin çökmesinin ardından Rusya’nın da bittiği görüşünün işlendiği söylenebilir filmde. Yine de son dönemde sevdiğim yönetmenler arasında olan Lukas Moodysson’un bir filmini vizyonda görmek güzel.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.