En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
edenknight
Takipçi
155 değerlendirmeler
Takip Et!
5,0
3 Şubat 2005 tarihinde eklendi
Filmin temposu belki evinizde beslediğiniz kaplumbağadan daha hızlı değil ama,ona da bu ağırlık yakışıyor,üç hüzünlü aşk öyküsünü birbirine teğet geçişlerle anlatışı ve kurgusu mükemmel,başlangıçdaki Kabuki tiyatrosu ise tüm filmi özetleyerek unutulmaz bir seyir zevki yaşatıyor,oyuncular ise sessiz sedasız performanslarıyla akılda kalmayı başarıyor,özellikle pop yıldızına aşık olan adamın hikayesi çok hüzünlü,ama başroldeki aşıklar kadar değil,onların bu nereye gittiği belli olmayan yürüyüşleri zamanla bir iç yolculuğa dönüşüyor ve aralarındaki bağı(urganı)görsel olarak güçlendiriyor,oğlan kızı sürekli belli anıları yaşadıkları yerlere götürüyor sırayla onun hafızasında bir yankısını bulabilmek için,bulduğu an ise en taş kalpli insanı bile ağlatacak cinsten bir sunumla bunu gösteriyor yönetmen Kitano,renklerin ve kotümlerin kullanımı ise başlı başına bir olay ve filme en az oyuncular kadar destek veriyorlar,az ve öz müzikler ise can yakıyor,Bebekler izlemesi zor bir film,ama bir kez o yolculuğa çıktınız mı dönüşü de olmayan bir yapısı var,yürek burkan müthiş finali de ayrıca övgüye değer,kırık kalpler için.Saygılar.
bebekler gittikçe ağırlaşan izlemesi zor bir film.ama yine de anlatılan hikayelerin yoğunluğu-özellikle ilk hikaye-,etkisi çok derin olacaktır.keşfedin ama biraz çaba harcayın
'Beat' Takeshi'nin filmi izlenmesi gereken ilginc bir deneyim, ancak oykunun Turk filmi tarzindaki zorlayici yanlari bir yerden sonra sinir bozucu olmaya basliyor. Ulkemizde elestirmenlerce gecen sezonun en iyi ikinci filmi secilmesini anlayamadim ama yine de izleyin derim... (6/10)
Film renkler kamera açıları ve yönetmen Takeshi Kitano’yla klasikler arasına girdi gördüğümüz en ii japon filmlerden biri, bir başyapıt! İZLENMEYE DEÐER!!
YAZININ 1. BÖLÜMÜ... Bu seneye kadar eminimki bir çokları için TAKESHI KITANO ismi pek bir anlam ifade etmiyordu..ama bu yılki İSTANBUL FİLM FESTİVALİ'nin en çok iz bırakan filmlerinden birisi olan DOLLS'u seyrettikten sonra eminimki herkes bu ismi bir yerlere not etmiştir.. DOLLS'a daha sonra geri döneceğim.. şimdi Japonların en sevdiği yönetmenlerden birisi olan KITANO'ya dönelim.. 1947 yılında Tokyo'da dünyaya gelen KITANO ailenin tek erkek çocuğu ve en sessiz olanıdır.. babası Japonların ünlü Yakuza mafyası üyelerindendir..yine kendisinin belirttiği üzere babasından son derece çekinir ve hiç konuşmazmış..öyleki hayatı boyunca babasıyla sadece üç kez konuşmuş..(bu geçenlerde sinema dergisindede özellikle belirtilmişti) 60'lı yıllarda Meiji Üniversitesi 'nde Makine Mühendisliği bölümünü kazanarak öğrenimini sürdürmüş.. yalnız disiplinsiz davranışları ve aşırı kavgacı kimliği nedeniyle okuldan atılması fazla geçikmemiş...(bu çoğu sinemacının ortak noktası galiba..ya okulu bırakırlar yada atılırlar ) babasıyla bir türlü yıldızı barışmayan KITANO eve dönmek yerine çeşitli işlere girerek hayatını yalnız sürdürür... Garsonluktan , inşaat işçiliğine kadar pek çok işte çalışır...70'lerin başlarında bir striptiz klübünde asansör görevlisi olarak işe başlıyor ve hayatı bundan sonra tamamiyle değişiyor.. çalıştığı kulüpte geceleri bizim stand up adını verdiğimiz Japonların ise Manzai adını verdiği tek kişilik komedi şovlarını seyrederek onlardan çok etkileniyor.. sessiz bir kişiliğe sahip olan KITANO kendisini bu uğurda geliştirmeye başlıyor.. striptizci kızlardan dans eğitimi almadan şarkı söylemeye kadar pek çok uğraşa başlıyor.. bu sayede kendisindeki taklit yeteneğininde farkına varıyor.. ve çok geçmeden asansör görevlisi olarak başladığı striptiz kulübünde komedi şovlarına çıkmaya başlıyor..en başlarda komediye hiç uymayan sert mizacı nedeniyle pek rağbet görmesede kendisine has üslubuyla çok sevilen bir karakter haline geliyor.. o sıralar emekliliğine ramak kalmış olan Kiyoshi Kaneko ile tanışıyor ve beraber THE TWO BEATS grubunu kuruyorlar.. bu unutulmaya yüz tutmuş KANEKO'nunda hayatını değiştiriyor.. beraberce uzun yıllar şovlar yapıyorlar ve tüm Japon gençlerinin tanıdığı bir grup halini alıyorlar.. daha sonraları bu ikili televizyona transfer oluyor ve bir çok program ve dizi film gerçekleştiriyorlar.. bir andan tüm Japonya'nın tanıdığı bir komedi ikilisi oluyorlar.. KITANO bunların yanında mizah öyküleri yazmaya başlıyor..ve bir çok tv dizisinin senaristliğini yapıyor.. 80'lerin başında KITANO sinemaya adım atıyor ve THE TWO BEATS grubu dağılıyor.. emekliliğini KITANO sayesinde uzun yıllar erteleyen KANEKO'da grup dağıldıktan sonra tek başına birşeyler yapmaya çalışıyor..ama bir zaman sonra unutulup gidiyor.. Sinemada karşımıza bambaşka bir KITANO çıkıyor.. halkın tanıdığı komik adam gitmiş yerine sert mizacını sonuna kadar kullanan ciddi bir adam gelmiş.. ilk filmleride bu yüzden pek tutulmuyor...mafya vari bu aksiyon filmlerinde yıllarca tanıdıkları komik adamı perdede elinde silahlarla ve sert bakışlarıyla gören seyirciler kendilerini yine gülmekten alamıyorlar bu yeni karakteri bir türlü benimsiyemiyorlar... ama KITANO ısrarla ciddi karakterlerdeki oyunculuğuna devam ediyor ve ünlü yönetmen NAGISA OSHIMA'nın MERRY CHRISTMAS,MR. LAWRENCE filmiyle cümle aleme bu işte ne kadar usta olduğunu ve ciddi rolleride başarıyla oynuyabileceğini gösteriyor.. 80'ler boyunca bir çok aksiyon filminde kamera karşısına geçiyor..kimisinde polis kimisinde yakuza olarak bir çok şiddet filminde boy gösteriyor..öyleki artık kimse bu adamı komik adam olarak anımsamıyor.. ve KITANO burada yine beklenmiyeni yapıp tekrar şov dünyasına dönüyor.. yine eskisi gibi komik..ama bu sefer daha sert ve acımasız.. sahnelerde yine japon gençlerinin ilgisini çekmeyi başarıyor .. ve yine hiç beklenmeyen bir şey yapıp müzik kaseti çıkartıyor.. ama bu pek beklenen bir etki yaratmıyor.. öyleki bir köşe yazarı şöyle diyor..''BEAT'ı (bu arada artık halk arasındaki adı Beat Takashı'dir.. bu isim ona The Two Beats grubundan kalmıştı) dinlediğimde harakiri yapmamak için kendimi zor tuttum'' kaset fiyaskosundan sonra müzisyenliğini gece kulüplerinde sadece zevk için piyano çalarak sürdürüyor..
Bu kadar ağır,durağan bir film ancak japonlara yakışırdı...tamamıyla insanı kasan bu filme şuana kadar tek kötü oy cıkmamıs ama puani yorumlar kadar mükemmel değil nedense.7.8....Japonlar hakkındaki düşüncelerim değişmedi..Hala berbatlar
Masal tadında simgeleriyle hayatın aşk dalındaki burukluklarını anlatan usta işi bir rüya filmi...... Filmin iki kukla ile başlayan bölümünde bu kısmın ne için olduğunu bilmeden başlıyorsunuz izlemeye filmi ama ikici yarıdan itibaren anlaşılır duruma gelen bir drama sahnelemesi mevcut..... Yönetmen aşk için nelerin yapılabileceğini karşılıksız aşk olgusunu kullanarak irdelemiş.... Masalsı görüntüleri ve insanın içine işleyen müziklerde aşkın keskin kenarının simgesi gibi.... Ya da iki sevgiliyi tutan bir ipin aslında sevgililerin beraberde ayrıda olamayacakları gibi bir çıkmazı niteliyor.... Pişmanlıklar ya da hayatın geçici hevesleri adına verilmiş kararlar uğruna katman katman işlenen aşk acısını hissetmemek ne mümkün... Sessiz ve konuşmadan uzak karakterlerin aslında anlattığı ya da anlatmaya çalıştığı onca şeyi yönetmen usta diliyle bize gayet iyi anlatıyor.... Sinema diline ise diyecek bir şeyi bulabilecek insan yoktur kanımca... Tadılması gereken bir yapım....
Gerçekten Japon sinemasına özgü bir film... Diyalog yok, hareketlilik yok... Bir karakterin yürüyüşü 5 dakka boyunca gösteriliyor, özetle fazla durgun ve düz gelişen bi film... ama bunun yanında aşk, sevgi, bağlılık, oyun gücüyle ve renklerle mükemmel ifade edilmiş... Hikayeler arası geçiş de gerçekten çok güzel... sırf görsel bi şölen için bile izlenebilecek ama trajik hikayeleri fazla düz olsa da oldukça farklı yorumlamasıyla görülmesi gerekn bir film...
izmirli arkadaşlar, ben de istanbul'da yaşayan bir izmirliyim. izmir'deyken bu filmlerin hiç birini göremezdik. Maalesef ki 5 yıl önce İzmir'i bıraktığımdan beri de hiç bir şey değişmedi. Gidin sinemalardan isteyin arkadaşlar. Bazı sinemaların internet siteleri, anket kutuları, filan var, oralara bu taleplerimizi iletelim. Hiç biri yoksa müdüriyetlere filan gidip "şu şu filmleri izlemek istiyoruz ama neden gelmiyor" diye sorun. Biz istemeden bize bir şey vermeyecek bunlar arkadaşlar! Mutlaka taleplermizi iletelim...
Yorumlara Bakılırsa güzel bi film hralde festivalde izleyen arkadaşda bu kadar övdüğüne göre güzeldir festivale giden adamın sözüne herzaman güvenirim.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.