En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
naked-soul
Takipçi
561 değerlendirmeler
Takip Et!
4,5
3 Ekim 2007 tarihinde eklendi
hani işte budur dedirten duygu yüklü filmlerden.o kadar güzel ve etkileyiciydi ki sanki ne yazsam filmin kalitesinin yanında havada kalacak gibi geliyor.her açıdn sanat kokan ve aşkı bu derece hissettirerek anlatan ve bu açıdan da amacına ulaşmış bir film.takeshi kitano bir daha böyle bir film çekebilir mi acaba???
Sanatsal olarak üst düzey bir film olduğu gerçek.Etklileyicilik konusunda ise pek katılamayacağım,aşk hikayelerinde büyük boşluklar söz konusu (bazen yeşilcam gibi abartmalar,popstara gözler feda olsun gibi...)Filmin gerçek zamanlı yürümesi (kişiler yüz metre yürüdüyse izleyicide kamerayla yüzmetre yürüyor)ayrı bir sorun.Sonuç olarak Eksileri ve artıları filmi bence dengeliyor.10/7
bebekler gittikçe ağırlaşan izlemesi zor bir film.ama yine de anlatılan hikayelerin yoğunluğu-özellikle ilk hikaye-,etkisi çok derin olacaktır.keşfedin ama biraz çaba harcayın
görsellikte inanılmaz işler başarmış takeshi kitano..sanırım en uç nokta artık.birde ızdırap verici bir aşka hikayesi var ..birbirine bağlı ili insan ,sürekli onlarrı izliyorsunuz ,öyle fonlar oluşuyo ki diliniz damağınız kuruyabilir..ancak film biraz japon kültürünü kapsayan bir senaryoya ait, o yüzden filmden yere yer sıkılmanız olağan.malum japonların kültürünü anlamak zor..filmde görselliği arayanların baştacı edeceği bu filmi bence her sinemasever izlemeli.ve mükemmel görsellikten biraz payını almalı..
YAZININ 1. BÖLÜMÜ... Bu seneye kadar eminimki bir çokları için TAKESHI KITANO ismi pek bir anlam ifade etmiyordu..ama bu yılki İSTANBUL FİLM FESTİVALİ'nin en çok iz bırakan filmlerinden birisi olan DOLLS'u seyrettikten sonra eminimki herkes bu ismi bir yerlere not etmiştir.. DOLLS'a daha sonra geri döneceğim.. şimdi Japonların en sevdiği yönetmenlerden birisi olan KITANO'ya dönelim.. 1947 yılında Tokyo'da dünyaya gelen KITANO ailenin tek erkek çocuğu ve en sessiz olanıdır.. babası Japonların ünlü Yakuza mafyası üyelerindendir..yine kendisinin belirttiği üzere babasından son derece çekinir ve hiç konuşmazmış..öyleki hayatı boyunca babasıyla sadece üç kez konuşmuş..(bu geçenlerde sinema dergisindede özellikle belirtilmişti) 60'lı yıllarda Meiji Üniversitesi 'nde Makine Mühendisliği bölümünü kazanarak öğrenimini sürdürmüş.. yalnız disiplinsiz davranışları ve aşırı kavgacı kimliği nedeniyle okuldan atılması fazla geçikmemiş...(bu çoğu sinemacının ortak noktası galiba..ya okulu bırakırlar yada atılırlar ) babasıyla bir türlü yıldızı barışmayan KITANO eve dönmek yerine çeşitli işlere girerek hayatını yalnız sürdürür... Garsonluktan , inşaat işçiliğine kadar pek çok işte çalışır...70'lerin başlarında bir striptiz klübünde asansör görevlisi olarak işe başlıyor ve hayatı bundan sonra tamamiyle değişiyor.. çalıştığı kulüpte geceleri bizim stand up adını verdiğimiz Japonların ise Manzai adını verdiği tek kişilik komedi şovlarını seyrederek onlardan çok etkileniyor.. sessiz bir kişiliğe sahip olan KITANO kendisini bu uğurda geliştirmeye başlıyor.. striptizci kızlardan dans eğitimi almadan şarkı söylemeye kadar pek çok uğraşa başlıyor.. bu sayede kendisindeki taklit yeteneğininde farkına varıyor.. ve çok geçmeden asansör görevlisi olarak başladığı striptiz kulübünde komedi şovlarına çıkmaya başlıyor..en başlarda komediye hiç uymayan sert mizacı nedeniyle pek rağbet görmesede kendisine has üslubuyla çok sevilen bir karakter haline geliyor.. o sıralar emekliliğine ramak kalmış olan Kiyoshi Kaneko ile tanışıyor ve beraber THE TWO BEATS grubunu kuruyorlar.. bu unutulmaya yüz tutmuş KANEKO'nunda hayatını değiştiriyor.. beraberce uzun yıllar şovlar yapıyorlar ve tüm Japon gençlerinin tanıdığı bir grup halini alıyorlar.. daha sonraları bu ikili televizyona transfer oluyor ve bir çok program ve dizi film gerçekleştiriyorlar.. bir andan tüm Japonya'nın tanıdığı bir komedi ikilisi oluyorlar.. KITANO bunların yanında mizah öyküleri yazmaya başlıyor..ve bir çok tv dizisinin senaristliğini yapıyor.. 80'lerin başında KITANO sinemaya adım atıyor ve THE TWO BEATS grubu dağılıyor.. emekliliğini KITANO sayesinde uzun yıllar erteleyen KANEKO'da grup dağıldıktan sonra tek başına birşeyler yapmaya çalışıyor..ama bir zaman sonra unutulup gidiyor.. Sinemada karşımıza bambaşka bir KITANO çıkıyor.. halkın tanıdığı komik adam gitmiş yerine sert mizacını sonuna kadar kullanan ciddi bir adam gelmiş.. ilk filmleride bu yüzden pek tutulmuyor...mafya vari bu aksiyon filmlerinde yıllarca tanıdıkları komik adamı perdede elinde silahlarla ve sert bakışlarıyla gören seyirciler kendilerini yine gülmekten alamıyorlar bu yeni karakteri bir türlü benimsiyemiyorlar... ama KITANO ısrarla ciddi karakterlerdeki oyunculuğuna devam ediyor ve ünlü yönetmen NAGISA OSHIMA'nın MERRY CHRISTMAS,MR. LAWRENCE filmiyle cümle aleme bu işte ne kadar usta olduğunu ve ciddi rolleride başarıyla oynuyabileceğini gösteriyor.. 80'ler boyunca bir çok aksiyon filminde kamera karşısına geçiyor..kimisinde polis kimisinde yakuza olarak bir çok şiddet filminde boy gösteriyor..öyleki artık kimse bu adamı komik adam olarak anımsamıyor.. ve KITANO burada yine beklenmiyeni yapıp tekrar şov dünyasına dönüyor.. yine eskisi gibi komik..ama bu sefer daha sert ve acımasız.. sahnelerde yine japon gençlerinin ilgisini çekmeyi başarıyor .. ve yine hiç beklenmeyen bir şey yapıp müzik kaseti çıkartıyor.. ama bu pek beklenen bir etki yaratmıyor.. öyleki bir köşe yazarı şöyle diyor..''BEAT'ı (bu arada artık halk arasındaki adı Beat Takashı'dir.. bu isim ona The Two Beats grubundan kalmıştı) dinlediğimde harakiri yapmamak için kendimi zor tuttum'' kaset fiyaskosundan sonra müzisyenliğini gece kulüplerinde sadece zevk için piyano çalarak sürdürüyor..
Bu kadar ağır,durağan bir film ancak japonlara yakışırdı...tamamıyla insanı kasan bu filme şuana kadar tek kötü oy cıkmamıs ama puani yorumlar kadar mükemmel değil nedense.7.8....Japonlar hakkındaki düşüncelerim değişmedi..Hala berbatlar
pff diyorum filme. tamam kurgu falan güzel hikaye iyi ama nası bi film o öyle yaa uzak doğu sinemasına küstürecek bi 2 saat.boş bomboş.. otur boşluğa bak daha anlamlı..garip ya
'Beat' Takeshi'nin filmi izlenmesi gereken ilginc bir deneyim, ancak oykunun Turk filmi tarzindaki zorlayici yanlari bir yerden sonra sinir bozucu olmaya basliyor. Ulkemizde elestirmenlerce gecen sezonun en iyi ikinci filmi secilmesini anlayamadim ama yine de izleyin derim... (6/10)
1001 metaforla 1000 takla attırsa da tablodan fırlamış hissi yaratan, ardarda fotoğrafları izliyormuşçasına dinlendiren, huzur ve huzursuzluğu aynı anda veren, durağan ve yalın bir anlatıma sahip duvar kağıdı gibi bir film...
Masal tadında simgeleriyle hayatın aşk dalındaki burukluklarını anlatan usta işi bir rüya filmi...... Filmin iki kukla ile başlayan bölümünde bu kısmın ne için olduğunu bilmeden başlıyorsunuz izlemeye filmi ama ikici yarıdan itibaren anlaşılır duruma gelen bir drama sahnelemesi mevcut..... Yönetmen aşk için nelerin yapılabileceğini karşılıksız aşk olgusunu kullanarak irdelemiş.... Masalsı görüntüleri ve insanın içine işleyen müziklerde aşkın keskin kenarının simgesi gibi.... Ya da iki sevgiliyi tutan bir ipin aslında sevgililerin beraberde ayrıda olamayacakları gibi bir çıkmazı niteliyor.... Pişmanlıklar ya da hayatın geçici hevesleri adına verilmiş kararlar uğruna katman katman işlenen aşk acısını hissetmemek ne mümkün... Sessiz ve konuşmadan uzak karakterlerin aslında anlattığı ya da anlatmaya çalıştığı onca şeyi yönetmen usta diliyle bize gayet iyi anlatıyor.... Sinema diline ise diyecek bir şeyi bulabilecek insan yoktur kanımca... Tadılması gereken bir yapım....
Yorumlara Bakılırsa güzel bi film hralde festivalde izleyen arkadaşda bu kadar övdüğüne göre güzeldir festivale giden adamın sözüne herzaman güvenirim.
Daha çok şiddet içeren filmler çeken bir yönetmen olan Takeshi Kitano'dan şiirsel bir aşk filmi. Yine bazı sahnelerde şiddet gösterisi olsa da bunlar mümkün olduğunca azaltılmış.Film iç içe geçmiş üç aşk hikayesini anlatıyor. İlk hikaye; sevgilisini iş dünyasındaki etkinliğini artırmak için terk etmiş olan bir adam ve bu terk ediş üzerine intihar edip, akıl sağlını yitiren kızı anlatıyor. İkinci hikaye; sevdiği insanı yıllar önce işleri için, geri dönmek üzere, gitmiş olan bir yakuza ve onu her cumartesi yemeğiyle bekleyen kadını anlatıyor. Üçüncü hikaye ise; bir Pop yıldızı ve bu Pop yıldızının hayranının arasındaki sevgi anlatılıyor. Bu üç hikaye birbiri içine geçmiş ve bazı sahneler aynı mekanlarda geçiyor. Bu hikayelerinin dışında da günümüz Japonya'sına dair de bilgi sahibi olabileceğimiz insan manzaralarına tanıklık ediyoruz. Manzara demişken, filmdeki manzaralar da harikaydı. Kitano, arka fon olarak sararmış, dökülmüş yapraklar, gün batımı gibi görsel öğeler kullanmış. Görselliğin bu kadar harika aktarıldığı fazla film yok. En azından da ?Dolls'un bu filmler arasındaki yeri çok sağlam gibi. Bu arka fon ile uyumlu ve şiirselliğin son derece yüklendiği müzikler de muazzam. O kadar muazzam ki müzikleri melodram izliyormuş hissi veriyor bizlere zaman zaman. Filmin senaryosunun filmin etkileyiciliği açısından da önemi büyük. Anlatılmak istenenler son derece başarılı bir şekilde izleyiciye aktarılmış. Bu şiirsel anlatımın karşısında izleyiciyi düşüncelere sürükleyen, az sözle çok şey anlatan mistik bir aşk filmi diyebiliriz ?Dolls? için. Filmde sadece aşk vurgusu yapılmıyor, pişmanlık ve zaman olgusu da sorgulanıyor. Kitano bazı şeyleri izleyicinin gözüne sokmuyor, izleyicinin farkına varmasını istiyor. Bu da Kitano'nun imgelere yüklediği manalarda gizli. Filmdeki renk kullanımı da mükemmel. Kullanılan renkler göz kamaştırıyor 114 dakika boyunca. Her açıdan harika bir film. Son yıllardaki klişe, birbirini tekrarlayan filmlerle dolan sinemada özgünlük açısından da çok önemli bir film. Yalnız Japon kültürüne de fazlaca değinen film bizlere biraz sıkıntı verici gelebilir. Ama öyle bir film ki ne kadar yavaş ilerlese de ne kadar Japon kültüründen bahsetse de her kesimden izleyiciye kendisine çekmesini başarıyor. Çünkü; günümüz insanın, aşklarının insan ruhuna yaptığı darbeyi ve de tüm dünyanın içerisinde bulunduğu ruh hali ekrana tüm etkileyiciliğiyle yansımış durumda. Sinemanın estetik yönünün, metaforla süslenmiş ve müzikleriyle de mükemmeliyete ulaşan, izlenilenlerin dışında bir aşk filmi. İzleyen ve izlemeyenlere izletin.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.