...cocukluk kahramani olan Superman'a olan askindan, X-Men serisinin son filmini Brett Ratner'a emanet etmeye razi olan Bryan Singer, Superman'in bu donusunu mujdeleyen filmiyle ne seyircilerden ne de elestirmenlerden bekledigi ilgiyi goremedi. Bunun bircok nedeni var tabi ki. 1978 tarihinde beyazperdede ilk kez Christopher Reeves suretinde gorunen Celik Adam, zamaninin belki de buyuk butceli tek cizgi roman uyarlamasiydi ve Donner'in ellerinde sinema tarihinin klasikleri arasinda fazla zaman gecmeden yerini aldi. 1980 ve 1983 tarihlerinde gelen devam filmleri, ilki kadar basarili degillerdi gerci ama yine belli bir keyifle Celik Adam'in maceralarini izleyen seyirciyi bir yere kadar memenun etmeyi basardi. 1987 tarihli, gunumuzde belki de cogu kimsenin varligindan bile haberdar olmadigi, bilenlerin de adini bile duymak istemedikleri 4. film -inanilmaz derecede komik ve kotu bir film gercekten- serinin sonunu da getirmisti. Singer, WB'un seneler suren ugraslarinin ardindan yonetmen koltuguna gecen isim oldu. Filme gelirsek... Uzunca bir sure dunyadan uzak kalan Celik Adam, dondugunde tek aski Louis Lane'i evlenmis ve erkek evlat sahibi bir anne, hatta ve hatta kendisinin dunyayi bu terkedisiyle ilgili ele aldigi makaleyle Pulitzer odulu sahibi bir gazeteci olarak buluyor. Singer bu gercek yuzunden, uzunca ayriligin ardindan iki sevgilinin tekrar bir araya gelisi tarzinda hikayesini romantizm agirlikli olarak ortaya koyunca seyirci de dogal olarak bu yeni filme burun kiviriyor. Sonucta bu bir cizgi roman uyarlamasi, karsimizda da essiz guclere sahip bir kahraman var. Seyirci seneler sonra gelen bu filmle aksiyon diye inim inim inliyor, Singer ise hikayeye derinlik katmak, siradan bir cizgi roman uyarlamasi olmamasi icin turler arasinda gezinti yapmak niyetine bekleyin bekleyin diyor. Sonunda da beklentileri karsilayamiyor. Aslinda devam filminin gelme olasiligi kacinilmaz oldugundan bu filme fazla yuklenmemesi normal karsilanmali Singer'in. Ancak hakikaten de filmin ilk yarim saatine denk gelen tek bir "beyzbol sahasina ucak indirme" sekansi var ki inanilmaz heyecanlandiriyor gercekten, ama gerisi bir turlu gelmiyor. Ayrica seneler gecmis fakat hala bir 5. Superman uyarlamasinda Lex Luthor'u yeniden bas dusman olarak gormen biraz can sIkIyor acikcasi. Onlarca dusmani varken Celik Adam'in hala ozel guclere sahip olmayan bir insanla savasi pek cazip gelmiyor artik. Ancak filmin senelere sonra teknolojinin de yardimiyla karsimiza getirdigi pek hos yanlari da var, bu bir gercek. Superman artik beyazperdede nerdeyse gercekten ucuyor, kursundan hizli hareket ediyor (1980 tarihli ikinci filmde Eifel Kulesi'ne varmasi komik bir sekilde dakikalar aliyordu), tonlarca agirligi zorlanmadan kaldiriyor (bir kara parcasindan bahsediyoruz, okul servisinden degil) vb. Brandon Routh cok iyi bir secim, hem role cok yakisiyor hem de Reeves'e olan fiziksel benzerligi bir nevi saygi durusu niteliginde (zamaninda nasil da Nicolas Cage dusunuluyordu bu rol icin, hala inanamiyorum!!). Spacey de Luthor rolu icin bicilmis kaftan, ancak biraz abartili oynadigi da gercek. Kisacasi oyuncu kadrosunda falsosu bulunmayan bir film "Superman Returns". Singer bu filmden cikartacagi derslerle hatalarini kabullenip, 2009'da karsimiza cikacak devam filmiyle gercekten cok saglam bir donus ortaya koyacak sanirim. Bu filmin bize verdigi o surpiz gelismenin de hikaye akisini nasil etkileyecegi de baska bir merak konusu. "Superman Returns'u izleyenler cogunlukla bu gelecek devam filmine burun kiviriyorlardir simdiden, ancak ben gercekten sabirsizlaniyorum, adi bile heyecanlandiriyor... "Superman: The Man of Steel"...(6/10)