<b>Kahraman</b> Olmak Sabır İster
Yazar: Orkan ŞancıHat ve savaş. Kalem ve kılıç. İnce bilek darbelerinin önemine dikkat çeken ama bunu yaparken aşk ve iktidar gibi insanca, pek insanca(!) duygularla da ilgilenen, Uzakdoğu sinemasının son örneklerinden biri karşımızdaki: Hero, yani Kahraman. Filmin başrol oyuncusu da tam adamı, Jet Li. Ama onun oynadığı karakter, başlarda, her ne kadar hali hazırda 'kahraman' olarak sunulsa da, filmin ilerleyen dakikalarında henüz bu sıfatı kazanma aşamasında olduğunu görüyoruz.
Öncelikle akla ilk geleni söyleyelim. Film, şiirsel dövüş koreografileri bakımından kaçınılmaz biçimde Kaplan ve Ejderha’ya benziyor. Ne var ki benzediği tek yön bu değil. Kaplan ve Ejderha’da da, yönetmen Ang Lee’nin yerinde kullandığı geriye-dönüşler sayesinde hem ana öyküden kopmuyor hem de karakterlerin geçmişindeki önemli olayları öğreniyorduk. Kahraman’da da geriye-dönüşler var ve çok daha hayati önem taşıyor. Bu önemin ne olduğuna geçmeden önce, her iki filmde de kullanılan geleneksel geri-dönüş tekniğinin, çok daha eski bir filme, bir klasiğe uzandığının altını çizelim. 1950 tarihli Kurosawa şaheseri Rashomon’da da ormanda yaşanan trajik bir olay, 4 kişi tarafından farklı ve çelişkili biçimlerde anlatılıyordu.
Öykünün ekseninde yatan olayı, farklı insanların kendi bakış açılarına göre anlatmalarını içeren geriye-dönüşlere, birçok polisiye filmden alışkınız (olayı 'görme' unsuru ön plana çıktığında akla hemen De Palma geliyor elbette). Ama bu tekniği Uzakdoğulu yönetmenler kullandığında, polisiye türünün tamamen dışına çıkarak tarihi olaylara ya da efsanelere tanıklık ederken buluyoruz kendimizi. En az 4 bin yıllık yazılı tarihi bulunan Uzakdoğu uygarlığının torunları olan yönetmenlerin, bu tekniği, Batılı meslektaşlarından aşağı kalmayacak olgunlukta kullanma becerisine belki de şaşmamalıyız.
Orijinal adı Ying Xiong olan Hero/Kahraman, Filmekimi festivalinde görme şansı elde ettiğimiz yüksek bütçeli bir Çin-Hong Kong yapımı. Filmin kopyasının Çince olması, etkileyiciliğini bir hayli artırmış. Binlerce figüranın kullanıldığı saray tasviri ve Qin askerlerinin yoğun ok saldırısı sahneleri, paranın nereye harcandığını gösteriyor. Bununla birlikte 52 yaşındaki yönetmen Zhang Yimou; asıl oyuncu kadrosunu sadece 6 kişiden oluşturmuş ve -kavgaların dışındaki- etkileşmelerini çok sade sahnelerle çekmiş.
Kaplan ve Ejderha’nın unutulması mümkün olmayan yıldızı, güzeller güzeli Zhang Ziyi, bu filmde bir yan rolde. Ancak o filmdeki etkisini bir an için unutursak bu genç yüzün, filmdeki yerini tam olarak bulduğunu, olgunlaşma öncesi çırak rolüne aslında çok yakıştığını görebiliriz. 'Adsız' adında(!) yerel bir güvenlik görevlisini oynayan Jet Li de, Cehennem Silahı 4 den sonra ilk kez bu kadar etkileyici.
Film, Adsız’ın Qin kralı’nın huzuruna çıkışıyla başlıyor. Adsız, Kral’ın çok korktuğu 3 suikastçiyi nasıl hakladığını ayrıntılarıyla anlatıyor. Ancak Kral, karşısındaki bu 'ufak' cengaverin anlattıklarının bir bölümüne inanmıyor ve olmuş olabileceklere kendi yorumunu getiriyor. Kral’ın bu bilgeliği karşısında Adsız yalan söylediğini itiraf ediyor ve yaşananları bu kez doğru şekilde anlatıyor. Tüm bu anlatışlar, her biri şiirsel dövüş sahneleriyle süslü geriye-dönüşlerle perdeye yansıyor. Ancak her geriye dönüşte, Kral ve Adsız arasındaki gerilim bir misli daha artıyor.
Adsız’ın suikastçilerden ilki olan Gök’le savaşını anlattığı sahnede, iki savaşçının gözlerini kapatarak düşünsel olarak 'birbirlerine girmesi', Matrix evreninde olup bitenleri hatırlatıyor. Filmde karşımıza, birçok eski Çin anlatısında olduğu gibi yine güçlü bir kadın karakter çıkıyor. Uçan Kar adlı bu suikastçi kadın ile üçüncü suikastçi Kırık Kılıç arasındaki aşk da, filmin, sonuna kadar ilgilendiği bir konu oluyor. Bu arada 3 suikastçinin ve Kırık Kılıç’ın öğrencisinin adının (Ay) benzerliğinden yola çıkarak; Adsız’ın, bu üçlünün dışında hareket ettiği için bir adının olmadığını öneriyorum.
Filmin, ilgilendiği konulardan ne hat, ne savaş, ne aşk ve ne de 'birlik olma zamanı' gibi fikirlere yeni bir yorum getiremediğini belirtmek gerek. Ancak Kahraman, şiirsel dövüş sahneleri ve yarattığı atmosfer bakımından görülmesi gereken, ilginç bir film.