Senaryosu, Harvey Bernhard’ın hikâyesinden uyarlanarak Stanley Mann ve Mike Hodges tarafından yazılan “Damien: Omen II”, yönetmen koltuğunda Don Taylor’ın oturduğu bir korku filmi…
9 Haziran 1978 tarihinde Amerika’da vizyona giren filmin, 6.3 (27.881 oy) ve 3.3/5 (50.694 oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 5.1/10 (25 yorum) ve 45/100 (9 yorum) olan Rotten Tomatoes ve Metacritic yorum ortalamaları, orta karar bir filmle karşı karşıya olduğumuzu ifade ediyor gibi…
Ama biz yine de, 6.8 milyon dolarlık bir bütçeyle çekilen ve 26.5 milyon dolarlık bir hasılat rakamına da ulaşmış olan bu “devam” filmini, (hem de 1080p formatındaki pırıl pırıl bir Blu-ray kopyası ile) her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…
Bunun için de, artık neredeyse yorumlarımızda geleneksel bir özellik halini aldığı üzere ayrıntılı incelemeye geçmeden önce filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…
Bu bağlamda da işe; karşımızdakinin, (serinin ilk filmi “The Omen” – 1976 gibi yine) gösterime konulduğu yıl sinema salonundaki lezzetin benzerini alarak izlediğimiz filmlerden biri olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…
Ki, o nedenle de, filmden daha ürkütücü bir görünüm sergileyen Metacritic yorum ortalamalarını hiç ama hiç dikkate almadık…
Neden mi?
Zira 70’li ve 80’li yılların korku sinemasına azıcıkta olsa vakıfsanız, bırakın dikkate almayı, kulak dahi asmaz ve (tuzu ve yağı iyi ayarlanmış) mısır patlağı vs. gibi abur cubur da içeren atıştırmalıklar eşliğinde tadını çıkartmaya çalışırsınız…
Ha bir de, sadece “korku – gerilim” türlerine değil de, önlerine gelen tüm filmlere “mantık hatası doluydu” kulpu takmaya bayılan iflah olmaz bir kitle var ki, bizce onları da, “Razzie Ödüllü” filmlere havale etmek lazım…
Hani böyle yaptıklarında insanın:
“Yahu arkadaş! Doğrudan ‘din istismarı’ üzerine kurgulanmış bir hikâyede, hangi kafayla mantık ararsın ki?” diyesi gelmiyor da değil…
Doğrusunu isterseniz, o yıllar için sıra dışı olan (bugün ise sokak aralarındaki mütevazı kutlamalarda dahi yapılabilen) uzun soluklu bir havai fişek gösterisinin yanı sıra karga saldırısı ve asansörde ikiye ayrılan insan bedeni sahnelerindeki görsel efektler de fena değildi…
Baş rollerdeki, o yılların önde gelen Hollywood yıldızlarından William Holden ile Lee Grant ve bugün halen başarı ile yollarına devam etmekte olan Robert Foxworth ile Lance Henriksen’de canlandırdıkları karakterlerde yeterince iyiydiler…
Yani kısaca özetleyecek olursak, aradan geçen bunca süreye rağmen, David Seltzer’in yaratıcısı olduğu bu seriyi halen izlememiş olanlar için evlere tıkıldığımız bu COVID – 19 günlerinin tam bir fırsat olduğunu söyleyebiliriz…
Elbette seriye, “The Omen” (1976) ile başlanılması çok daha iyi olacaktır…
Belki biraz tarzımızın dışında olacak ama tek bir “spoiler vermeden” buraya kadar yazdıklarımızın tamamı, zımnen de olsa ikisini de içerdiği için filme ilişkin hem ilk tespitimiz hem de ilk önerimiz olsun… Ayrımı gönlünüze göre siz kendiniz yaparsınız…
Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 3 verdiğimiz bu film için önerimiz de, olumsuz yorum ve puanlara aldırmadan, “bir şans da siz verin” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler,
Son bir not:
Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 19 Mart 2020 günü saat 23.45’de yazılarak paylaşılmıştır...