En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
Zerpnos
Takipçi
42 değerlendirmeler
Takip Et!
3,0
5 Mart 2017 tarihinde eklendi
Sıkıcıydı, gerçekten sıkıcıydı. 3 saatlik bir film yapıp her saniye ne olduğunu göstereceklerine, 2 saatlik bir film yapıp saçma kısımları geçerek izleyiciyi sıkmadan, seyir zevki yüksek bir goril aşkı izletebilirlerdi. Maalesef bunun yerine 3 saatlik bir film yapmayı ve sadece 1 saatini New York'un eski zamanlarında ve gemide harcamışlar, izleyiciyi aşırı derece de sıkmışlardır. Ormanda ki yerlilerin saldırısı ve ayin kısımları sonrasında Kong'un kızı bulması ve 2-3 aksiyon sahnesinin ardından uzatmadan Kong'u yakalayıp, New Yorka götürüp ardından orada olanları izleyebilirdik. Hatta öyle olsaydı bu film 9 puanı bile alabilirdi fakat onun yerine dediğim gibi sıkıcı bir şekilde konuyu işlemişler ve izlerken insanın sıkılmasına sebep olmuşlar. Şu an 3 saatimin boşa gidişine üzülüyorum.
Önyargılarla öteledikten yıllar sonra izleyerek beni pişman eden filmlerden biri daha. Eksileri yok değil. Mesela; bilgisayar efektleriyle eklenen dinozorların bariz birer animasyon olduğu amatörce ortadaydı, gerçeklik hissini uyandıramadı. Ama ana karakterle ilgili tüm sahneler inanılmaz gerçekçi ve heyecan verici. Filmin tansiyonu belki bir süre sonra yükseliyor ve bir daha hiç düşmüyor. Fantastik masalsı bir konu akıllıca senaryolaştırılıp, üç saat gibi riskli bir süre içine sıkmadan filmleştirilmiş.
...Peter Jackson nihayet cocukluk hayalini gerceklestirdi bize de seyirci olarak izlemek nasip oldu. Zaten ortada orjinalligini tartisacagimiz tarzdan bir film yok, Jackson 1933 tarihli "King Kong"a sadik kalarak cektigi filmini 187 dakikalik suresine ragmen su gibi akitmasini biliyor. Ilk bir saat icerisinde inanilmaz bir gorsellikle perdeye yansitilan 1930'larin New York'unda, tum olanaklarini kullanarak filmini bitirmeye calisan Carl Denham, basrol oyuncusu Ann Darrow ve senarist Jack Driscoll'u tanitiyor bizlere. Sonrasinda Kafatasi Adasi'na varilan yolculuk sonrasinda Ann'in yerlilerce (son derece vahsi goruntuleriyle oldukca etkileyici) Kong'a kurban edilmesiyle seruven basliyor. Andy Sarkis'in becerileriyle beyazperdede hayat bulan Kong'la Ann arasindaki dokunakli iliski, adada baslayip New York'taki Empire State binasinin tepesinde gerceklesen final sahnesinde son buluyor. Ancak Jackson, ikilinin arasindaki bagi o kadar guzel sahnelerle seyircisine sunuyor ki (adada gunesin batisinin izlenmesi ve buz uzerinde gerceklesen dans (!) sekansinda oldugu gibi) bir yerden sonra aglamamak icin kendinizi zor tutabilirsiniz. T-Rexler ve Kong arasinda baslayan ve sarmasiklarda devam eden duello sekansi karmasik oldugu kadar bir o kadar da etkileyici. Ayni sekilde gunesin dogusuyla birlikte Empire State'in tepesinde gerceklesen final ve New York'un kusbakisi goruntusu. Bu sahneler her ne kadar teknolojinin nimetlerinden sonuna kadar yararlanmis olsa da ince iscilikleri sayesinde kendisine hayran biraktiracak ve Jackson'in cok iyi bir yonetmen oldugunu kanitlayan turden sekanslar (cogu yonetmenin elinde 5 dk icerisine sigdirilabilecek final sekansi Jackson'in ellerinde en az 20-25 dk suruyor). Oyuncu kadrosunun yerinde performanslar sergiledigi filmde ozellikle Carl Denham'da, her ne kadar itici bir aktor olsa da yeri geldiginde gayet iyi oynayabildigini gosteren bir Jack Black var. Orjinal olmasa da, hikayeyi bilsek de sonuna kadar her sahnesiyle ilgisiz kalinamayacak turden bir film ve gercek anlamda bir yonetmenlik becerisi var karsimizda. Ayrica 3 saati askin bir film cekip direkt giseye oynayan bir yandan da elestirmenlere kendini kabul ettirebilen kac yonetmen var su hayatta hic dusundunuz mu?? Gerci orjinal filmde de olmayan ve benim nasil olduguna (veya olacagina) dair merakimi fazlasiyla kurcayan gormek istedigim bir sekans vardi, Kong'un adadan New York'a getirilirken gemiye nasil tasindigini gosteren bolum. Onu goremedik ama 9 yasinda kafasinda kurdugu hayalini yillar sonra en gosterisli haliyle gercege donusturen bir yonetmenin buyuk becerisine tanik olduk, bu da fazlasiyla gorulmeye deger...(7/10)
filmin gereksiz uzunluğu konusundaki yorumlara katılıyorum ve bence bu filmin başarısı önünde büyük bir handikap. dikkat çok dağıtılıyor ve filmin yoğun olmayan havası nedeniyle çok para harcanan sahnelere bile yeterince konsantre olmamızı engelleniyor. bence harcanan bu kadar paraya değmeyen bir film olmuş daha itisi yapılabilirdi filmde bolca hata da var bence sudan yeni çıkan kahramanlarınızın saçlarının hemencecik kuruması gibi veya koca gorilin o dandik gemiyle rahatça taşınması ama bunların yanında bilgisayar destekli sahnelerin güzel oluşu nedeniyle görülebilir
yani bir peter jackson filmi için ne söylenebilir ki...yüzüklerin efendisi efsanesinden sonra king kong çekimleriyle gerçekten çok büyüleyiciydi.kamera açılarına Naomi Watts’ın performansı da eklenince daha mükemmel bir yapıt çıkıyor ortaya.tabi bir başyapıt da olduğunu söyleyemem çünkü bazı sahneler bana çok saçma gelmişti.mesela o kadar dinozorun ayakları altında hiçbirinin ezilmemesi, watts king kong’un elindeyken dinozorla yaptığı kavgada kızın burnunun bile kanamaması ya da adrien brody’e böceklerin saldırdığı sırada kendisini kurtarmak için silah kullanan gencin _o kadar hareket halindeyken_hiç ıskalamadan yaratıklara isabet ettirmesi...vb.onun dışında herşey iyiydi.
Watts'ın görkeminin King Kong'u yediği bir film olmuş. Tabi ki seyretmesi eğlenceli fakat ayrıca bariz bir kaos. Teknik dallarda harika. Ama anlatımda sorunlar var..(6/10)
filmde öncelikle inandırıcı olmayan sahneler üzerinde durmak gerekirse ekibin dinazorların önünden kaçıştığı sahne hiç gerçekçilik hissi taşımıyor 1001 çeşit yaratıkla sanki bir film değilde kademe kademe ilerlenen bir bilgisayar oyunu izliyormuş gibi hissediyorsunuz nerdeyse gemiden büyük gorilin hasar görmüş gemide taşınması ise inandırıcılıktan uzak bir başka nokta yani adada geçen sahneler üzerine pek iyi şeyler söyleyemiycem hatta bayağı bi başım ağrıdı ama 30ların ekonomik krizindeki newyork tasviri filmin açılıştan ada bölümüne kadar olan ilk yarısı ve king kongun newyorka getirilmesiyle başlayan son bölüm gerçekten kusursuz.duygusal anlamdada yoğun bölümler bunlar ve filmi ucuz bi jurassic park devam filmi olmaktan kurtarıp bir sinema harikasına dönüştürüyor bence.bu haliyle bile harika olan film hakkında diyebileceğim tek şey keşke ada kısımlarıda o kadar efekte boğulmasaydıda hikayenin inandırıcılığını sarsmasaydı.ama o zamanda kim izlemek isterdi değilmi özelliklede amerikada
Abartıldığını düşündüğüm bir film bir de aldığı puanı haketmiyor bence...görsel efektler güzel ama yalnızca bu açıdan bakılamaz ilk bir-bir buçuk saatten sonra film akmıyor ve bence konusu da iyi değil belki de bu tarz filmler hoşuma gitmediği için böyle düşünüyorum Adrian Brody için 10/6
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.