Jumanji’nin Gölgesinde
Yazar: Ertan TunçChris Van Allsburg'un Jumanji kitabından sonra benzer yapıda bir maceraya dayanan ikinci kitabı Zathura da filme uyarlanınca, ister istemez ilk uyumlu birlikteliğin devamını arıyor gözlerimiz. Jon Favreau'nun yönettiği Zathura: Bir Uzay Macerası ne yazık ki Jumanji'nin gölgesinde kalıyor.
Jumanji filmi gücünü kendinden önceki filmlere benzemezliğinden almaktadır, halbuki Zathura bize tanıdık bir tat, tanıdık bir his veriyor. David Koepp gibi usta bir senaristin bu konuda yapabileceği hiçbir şey yok. Zathura; -başlı başına değerlendirilemeyecek kadar- "devam filmi" havasında bir yapım olarak karşımızda.
Chris van Allsburg'un kitabındaki "kardeşlik" teması Zathura'da özenle korunmuş. Özellikle güzel gözlü astronotun kimliği ve hikaye içindeki işlevi tüm filmin en can alıcı noktasını teşkil ediyor. Açılışından kapanışına kadar "küçük kardeş" kavramı üzerine oturtulan filmin (piyano sahnesi hariç), gereksiz bir abla figürü barındırdığı söylenebilir. Vurdumduymazlık ve bencillik kavramları Walter karakterinde yeterince kendini gösterme fırsatı bulmuşken (muhtemelen geleceğin yıldızı) Kristen Stewart'ın canlandırdığı Lisa karakterine ne gerek vardı acaba.
Tim Robbins'in varlığı da Robin Williams'a anıştırmadan kaynaklanan çağrışım yaratmak için mi kullanılmış bilinmez ama yine de bir uzay macerası filminde sırıttığını kabul etmek gerekir. Tasarımcı babaya dair küçük ayrıntıların büyük seyirciyi etkileyeceği ise su götürmez; çocuklarına davranış biçimi, odasının ayrıntıları, evinin hâli babanın iyi çizilmiş kompozisyonun ana hatlarını meydana getiriyor.
Bir başka dikkate değer husus da, benim de içinde bulunduğum birkaç neslin yıllarca oynadığı basit (kabul edelim dandik) bir oyun biçiminin günümüzün değer yargıları ve hayatı algılama biçimiyle kaynaştırılması. Sinemanın (ve hatta bütün yazılı metinlerin) iki temel öğesi olan "zaman" ve "mekan" kavramının devindirilmesi, insanı gerçeklikten bir an olsun soyutlaması yani masalsılık yaratması bütün çocukları ve gençleri rahatlıkla etkisi altına alabiliyor. Bugün en sevilen filmlerin hatta kitapların içinde "zaman" ve "mekan" kavramlarını yeni bir şekle büründürme eyleminin izlerini sürmek mümkündür. İnsanı başka diyarlara, başka devranlara götüren her biçim; kolaylıkla alıcısını bulmaktadır. Bu açıdan bakıldığında, Zathura gibi yeterince özen gösterilmemiş bulduğum "biçim"leri daha da koyu bir şekilde eleştirmek gerekir. Zathura, iyi bir film olmadığı gibi iyi bir masal da değil.
Peki Zathura; sinemasever ebeveynlerin "çocuklarımıza ne izletebiliriz" sorusuna bir cevap olabilir mi? Çocukların kontrollü bir "şiddet"e tanıklık etmesinde sakınca görmeyenler için yanıtımız "evet". Eskiden minimal şiddet içeren çizgi filmler bile tartışma konusu olurdu, günümüzde yeni tüketim biçimleri gelişti ve bu tüketim biçimlerinin değişimine paralel olarak "şiddet"in tüketimi de büyük çapta başkalaşıma uğradı. Bugün birçok çizgi filmde kötüler kadar iyiler de ölüyor. Bizler Red Kid'in (Lucky Luke) kimseyi öldürmemesinden rahatsız olurduk ama bugün iyi ki böyle olmuş diyebiliyoruz.
Dürüst olmak gerekirse, "kardeşlik iyidir" çıkarsamasına ulaşmak için 100 trilyon harcanması gerekmez. Yaralanma, patlama sahneleri sayesinde oyundaki düşselliğini gerçeklikle harmanlayan Zathura; Jumanji'yi izlememiş olanlar için iyi, izlemiş olanlar için kötü bir film.