tunç başaran ve macit koper ikilisinin her filmi gibi bir mükemmeliyet oyunculuklar,senaryo,filmin geçtiği dönem çok güzel anlatılmış ışık yenersu nun trianda trianda diye seslenişi hiç aklımdan çıkmaz senelerdir işte türk filmi budur dedirtiyoröykü 1930’larda hatayda geçmektedir.rum kökenli mösyö antuan üç katlı bir evde oturmaktadır. çocukları içinde en çok büyük kızı triyandafilis'i sever.triyandafilis, güzeldir güzel olmasına ama akıl yaşı ondur, yani geri zekâlıdır. bay antuan kızını çok sever. evin hemen hemen herşeyinden sorumlu olan sultan da, bir ana gibi sevmektedir triyandafilis'i. en büyük korkuları triyandafilis'in evden kaçıp kaybolmasıdır. triyandafilis, günün birinde, antakya'da bulunan fransız birliğindeki erlerden pierre'e âşık olur. pierre de genç kızı pencereden bakarken görmüş ve triyandafilis'e vurulmuştur. ama türkler hatay'ı alınca yabancı askerler çekilme kararı alırlar. pierre de ülkesine dönmek zorunda kalır. triyandafilis pierre'in peşinden gider. kaybolur. kötü insanların eline düşer. ailesi türkiye'yi terkeder. evin bakımını sultan'a bırakırlar. sultan ve hastalıklı kocası bu koskoca evde yalnız başlarına kalmışlardır. günün birinde triyandafilis perişan bir halde geri gelir. sultan için bir mucizedir bu. iki dost artık ayrılmayacaklardır. ikinci dünya savaşı başlar. sıkıntı ve kötü günler birbirini kovalamaktadır.günün birinde triyandafilis penceresinden bakarken genç rıfat'ı görür. onun için pierre'dir o. işte nihayet geri gelmiştir ve sonraaa triyandafilis’in büyük aşkı rıfat’ın mecburen askere gitmek zorunda kaldığı sahnede, çocuk aklıyla büyük bir laf eder triyandafilis: 'neden?!! savaş bitti, savaş yoksa niye askere gitmek zorundasın ki?' cevap verebilen beri gelsin gari.