Hesabım
    Karanlık Sular
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Karanlık Sular

    <b>Karanlık Sular</b>: Korku’nun Ötesinde

    Yazar: Irmak Koçkan

    2002 yılı yapımı Karanlık Sular, bir senelik bir gecikmeyle gösterime giriyor, ama bu kadar beklemeye kesinlikle değer. Siz de, özel efektlere ya da kan revana dayanmayan o eski, güzel korku filmlerini özlemiyor musunuz? Karanlık Sular, bizi o eski günlere geri götürüyor. Eğer Ringu'nun tahammül edilemez gerilimini ve karanlık atmosferini beğendiyseniz, Karanlık Sular'a da bayılacaksınız.

    Yönetmen Hideo Nakata, yazar da Koji Suziki olunca, ister istemez insanın aklına şimdiden birer kült olmuş Ringu ve Ringu 2 geliyor.

    İkili, Karanlık Sular'da da tüm yeteneklerini sergileyip, izleyenlerin ömürlerinden birkaç hafta daha götürüyorlar. Evet, film hakkında bazı duyduklarınız doğru, Ringu ile arasındaki benzerlikler oldukça bariz. Her şeyden önce ikisi de sıkı birer korku filmi, ikisinde de boşanmış bir anne ile çocuğu tüm tehlikelerle başa çıkmaya çalışıyor, ikisinde de küçük bir kızın hayaleti ortalıkta dolaşıyor, ikisinde de bol bol su var. Ringu'daki kuyu, video kaset, televizyon, telefon gibi "korkunç" objelerin yerini, atılmasına rağmen sürekli tekrar ortaya çıkan kırmızı bir beslenme çantası, sarı bir yağmurluk ve bir su tankı almış. Hatta "Ringu" nun o ünlü son sahnesi kadar olamasa da, filmimizin de yeterince rahatsız edici bir sonu var. Ama Karanlık Sular'a değerini kazandıran, iki filmin farklılıkları...

    Yoshimi, kızı Ikuko'nun velayetini almak için kocasıyla giriştiği çirkin savaş yüzünden yorgun düşmüş, genç bir anne. Bütün bunların yanında Yoshimi'nin geçmişinde, çocukken annesinin ihmali yüzünden oluşmuş, ama tedavi sonrası iyileşmiş bir ruhsal rahatsızlık vardır, kocası da bunu ona karşı kullanmaktan çekinmez. Yoshimi, kızına iyi bir yuva sağlayabilmek için onun okuluna yakın bir eve taşınmaya karar verir, zaten paraları da ancak ona yetmektedir.

    Taşındıkları ev oldukça eskidir, tavanında da giderek genişleyen bir sızıntı vardır, ancak anne-kız mutludur. İlerleyen günlerde ise her şey değişmeye başlar, Ikuko, o izbe apartmanda sürekli kaybolmaktadır, bir gün elinde kırmızı bir çantayla döner. Yoshimi, çantayı atar, ancak çanta bir türlü kaybolmak bilmez, sürekli en beklenmedik anda karşısına çıkar. Yoshimi'nin zaten kocası ve mükemmel anne olma sorumluğu tarafından zorlanan akıl sağlığı iyice tehlikeye girer. Bir de Ikuko, sarı bir yağmurluk giyen gizemli bir kızla karşılaşması sonucu komaya girince, Yoshimi iyice deliğinin sınırlarında yürür, sonundaki o büyük seçime kadar kızını ve kendi canını kurtarmak için her şeyi yapar.

    Yönetmen, "her ev canlıdır ve bir öyküsü vardır" konseptini o kadar iyi kullanmış ki, o yaşlı, karanlık, rutubetli, betonarme apartman sanki yardımcı oyunculardan biri olmuş. Ayrıca yönetmen, apartman sembolünü kullanarak, Japonların aile kavramı hakkında bize kendi fikrini ortaya koymuş. Apartmandaki çoğu dairesi boş, insan yüzü görmeyen yedi katı, toplumdaki yozlaşmayı ve insanların birbirlerinden uzaklaşmasını simgeliyor. Nakata, boşanmanın aileler ve bireyler üzerindeki etkilerine de dikkat çekiyor.

    Kanlı-canlı oyunculara gelirsek, Hitomi Kuriko'nun oyunculuğu biraz fazla göze batıyor, ama bu film için oldukça işe yaramış bir yöntem. Kendi annesinin yaptığı hataları yapmamak için kendini sonuna kadar zorlayan, tek amacı kızının mükemmel annesi olmak olan, sorunlu bir genç kadını ancak bu kadar iyi canlandırılabilirdi. Rio Kanno da o kadar sevimli ve savunmasız duruyor ki, insanın içinde onu koruma duygusu uyanıyor. Ama unutmamalıyız ki, asıl kahramanımız, hayalet kız Mitsuko. İlk başlarda kendisine bir oyun arkadaşı arıyor gibi görünüyor, bu yüzden Ikuko'ya gizliden gizliye yaklaşıyor. Ama daha sonra onun asıl istediğini görüyoruz!

    Gerçek her ne olursa olsun, filmin dramatik yanı, gerilim yanını o kadar iyi desteklemiş ki, sinemadan çıktığınızda korkunun yanı sıra, zavallı bir annenin hüznünü de yüreğinizin ta içinde hissediyorsunuz. Karanlık Sular, aslında izlenmesi oldukça zor bir film, sanki birine yapılan işkenceye tanıklık etmek gibi. Yoshimi'nin sıkıntılarınızı siz de onunla yaşıyor; aynı korkulara, şiddete, heyecana ortak oluyorsunuz. Hideo Nakata her ne kadar korku filmlerini sevmediğini iddia etse de, o artık Japon korku filmlerinin yeni kralı. Basit öğelerin de ne kadar korkutucu olabileceğini anlamış ve bize en güzel şekilde yansıtabilmiş bu başarılı yönetmenin her filmini bekler olduk. Karanlık Sular, yalnızca korku severlerin değil, zekice, şık ve harika bir film izlemek isteyenlerin bir numaralı tercihi olacak.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top