Hesabım
    Ratatuy
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    5,0
    Kusursuz!
    Ratatuy

    Dikkat, Mutfakta Fare Var!

    Yazar: Ayşegül Kesirli

    Boris Vian'ın Günlerin Köpüğü kitabındaki, evin her yerinde dolaşıp zaman zaman da mutfakta aşçıya yardım eden fare karakteri, Pixar'ın yeni animasyonu Ratatouille'da gerçek olmuş sanki. Oysa ne kadar absürt bir düşünce bu! Mutfak ve fare kelimelerinin aynı cümle içersinde kullanılması bile o cümlenin olumlu bir anlam taşımasını engelliyor aslında. Bu iki sözcüğü yan yana koyan bir insanın, geleneksel düşünce yapısını tersyüz etmek veya absürt, sembolik bir anlam yaratmak için çaba harcadığını düşünmemek elde değil. Bir farenin, mutfağın bir parçası haline gelmesi böylesine alışılmadık, neredeyse gerçek dışı bir şey anlayacağınız.

    Peki, Pixar nasıl oluyor da küçük ayaklarıyla mutfağın içerisinde gezinip her şeyi elleyen ve yemeklerle içli dışlı olan bir fareyi iğrenç olmaktan çıkartabiliyor? Hatta bu fareyi sevimlilik mertebesine yükseltmeyi başarabiliyor? Hem de bütün bunları, geçtiğimiz yıl vizyona giren Fare Şehri'nin tersine, fareleri "uygarlaştırmadan", onların hayvani özelliklerini gizlemeye gerek duymadan yapıyor?

    Ratatouille, Pixar'ın en muhteşem filmlerinden biri sayılmaz. Ancak bugüne kadar yapılan bütün Pixar filmlerinden daha cüretkar olduğu kesin. Temizliği medeni olmanın ilk koşulu olarak algılayan bir toplumda, amacınız fare ve mutfak kelimelerini yan yana koyarak seyircileri iğrendirip ürkütmek değil de, onları eğlendirip güldürmekse, oldukça cesaret ve çaba gerektiren bir işe kalkışıyorsunuz demektir.

    Pixar gibi animasyon camiasının bir numarası ilan edilmiş ve sadık bir hayran kitlesine kavuşmuş bir şirketin böyle bir film yaparken cesaretini toplaması daha kolay olsa gerek. Eğer Pixar gibi oturmuş bir markaysanız, seyircilerinizin filminize aşağı yukarı ne tepki vereceğini kestirmekte fazla zorlanmayabilirsiniz. Kendinizde toplumun yerleşik değerleriyle oynayacak, insanların düşünce yapılarını değiştirecek gücü bulabilirsiniz. İğrenç olanın aslında içten içe ne kadar çekici olduğu düşüncesi de, size uygar toplumun temizlik kurallarını alaşağı etmeniz konusunda yardımcı olur ve ortaya Ratatouille gibi hem modern toplumun alışkanlıklarını sorgulayan hem de her yaştan izleyiciyi eğlendiren bir film çıkar.

    Bildiğiniz gibi konu animasyon olunca laf dönüp dolaşıp her zaman görselliğe geliyor ve bir animasyon filmin niteliğini belirleyen de genellikle hep görselliği oluyor. Ratatouille'un görselliği bana kalırsa bugüne kadar karışlaştığımız bütün Pixar filmlerden daha kuvvetli.

    Bundan beş altı sene önce Sevimli Canavarlar'ın vizyona girmesine kısa bir zaman kala filmin kamera arkasını gösteren bir sinema programı izlediğimi hatırlıyorum. Programda filmin baş karakterlerinden Sulley'nin vücudunu kaplayan masmavi tüylerin, bilgisayar hileleriyle nasıl uçuşur gibi gözüktüğü anlatılıyordu. İzleyeceğim çizgi karakterin uçuşan tüyleriyle bana deneyimleteceği o çok boyutluluk hissi beni resmen büyülemişti. O gün bana üstün bir teknolojinin ürünü gibi gelen bu durum artık beni şaşırtmıyor. Ancak Pixar, her geçen yıl kendini geliştirip beni şaşırtacak yeni bir şeyler bulmayı başarıyor ve yarattığı her yeni filmde görsel mükemmelliğe bir adım daha yaklaşıyor.

    Ratatouille'da gördüğümüz özel olarak tasarlanmış yemekler, görsel olarak insanın iştahını açacak kadar gerçeğe yakınlar. Büyük bir çoğunluğu mutfakta geçen filmde, özellikle Remy'nin çorba hazırladığı sahnede, kenarda köşede duran sebze ve meyveleri gördükçe insan natürmort bir tabloya baktığını zannediyor. Karakterlerin üzerlerine giydikleri kıyafetlerin dokuları öyle canlı ki, insan bu kıyafetlere dokunduğunda dikiş izlerini duyumsayabilecekmiş gibi hissediyor. İçerisinde bir rengin birçok tonunu barındıran mekanlardaki ışık ve renk düzeni öyle güzel ayarlanmış ki, filmin hiçbir karesi bize yapay bir his vermemekte. Ortamda ve karakterlerin bedenlerinde oluşan bütün değişiklikler, filmde en ince ayrıntısına kadar resmedilmiş.

    Anlayacağınız filmin her sahnesi özenle çizilmiş ve renklendirilmiş bir resim gibi. Bununla beraber, karakterlerin bedensel hareketlerinin hiçbir şekilde otomatiğe kaçmaması, bize Ratatouille'un görsel gücünü daha da net kanıtlamakta. Daha önce İnanılmaz Aile ile bizi kendisine hayran bırakan yönetmen Brad Bird, bu filmde de maharetini konuşturuyor. Film, montajı ve kamera hareketleriyle de bizi kendisine bağlıyor. Hızla hareket eden kamera, filmde aksiyonun doruk noktaya çıktığı anlarda bizi heyecanlandırıp, koltuğumuzda rahat oturamaz hale getirmeyi oldukça iyi biliyor.

    Benim fikrime göre Ratatouille'un en rahatsız edici tarafı, filmin ülkemizde sadece Türkçe dublajlı olarak gösterime sokulması. Filmin orijinal dilinde gösterilmemesi, Pixar filmlerine has o hınzır dokunuşun Ratatouille'dan uçup gitmesine neden olmakta. Filmin Türkçe seslendirilmiş versiyonunda karakterlerin konuşmaları bana kalırsa fazlasıyla abartılı ve yaratıcılıktan uzak. Karakterlerin bu abartılı konuşma biçimine alışmanız oldukça uzun sürüyor. Seslendirmenin Pixar ruhunu yakalayamamış olması, izlediğiniz süre boyunca filmin içine gömülmenizi engelliyor; size sürekli olarak bir film izlediğinizi hatırlatıyor ve neredeyse başınıza ağrılar girmesine neden oluyor.

    Eğer seçeneğiniz varsa Ratatouille'u orijinal dilinde izlemenizi öneririm. Şayet orijinal dilinde izlerseniz, mutfaktaki bu rahatsız edici farenin size bir yandan temizlik ritüellerinizi sorgulatırken bir yandan da eğlenceli anlar yaşatacağına hiç şüphem yok.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top