"Doğrudan doğruya bir çatışma, bir savaş yaşanmayan savaş filmleri" kategorisi oluşturursak, en üst sıralarda yer alacaktır "Das Boot". Tabii ki bazı savaş sahneleri var ancak bunlar ufak tefek kalıyor bizim bildiklerimizin yanında. Bu film asıl gücünü, klostrofobisinden, savaşın insanlar üzerindeki etkilerinden, askerlik-kahramanlık fikirlerinden alıyor. Neredeyse tümü bir denizaltıda geçtiği için güçlü bir klostrofobi var. Mekan kullanımı üst düzey. Kaçacak yer yok. Deniz seviyesinin kimi zaman 200 metre altında kapalı bir kutunun içindeki onlarca adam. Tek dayanakları yine kendileri. Onlara yardım edecek, sorunlarını çözecek kimse yok. Filmin böyle bir ortamda, böyle bir araçta geçmesi, savunduğu fikre doğrudan doğruya hizmet ediyor. Mürettebatın buradaki yaşam tarzı dikkat çekiyor. Oyuncular iyi. Zaten çoğu uluslararası alanda bilinen isimler olmadığı için, gerçeklik hissi de üst düzeyde. Finali de beklenmedik ve çarpıcı. Üzerine muhabbetler edilebilecek derinlikte bir final gerçekten de. Uzun süresine rağmen filmin içine girebildiyseniz eğer, kendinizi o mürettebattan biri gibi hissetmeye başlamışsanız, bu final size çok sağlam bir tokat atacaktır. Wolfgang Petersen önemli bir yönetmen.