Bu beklemeye deydiğini söyleyebilirim. Baştan sona hareketli, espirili, bazen romantik... Yani kısacası TAM BİR EÐLENCELİK. Hem örümceğimiz bu sefer daha çok geziniyor binaların arasında.(ilk filmde en çok hoşuma giden sahneler özgürce şehrin heryerinde ağıyla dolaşmasıydı.) Efektler mükemmel, aksiyon sahneleri öyle. Özellikle de Dr. Ahtapot’la bizimkinin trendeki kapışması bu filmin unatamayacağım sahnesi. bi de aynı sahnenin sonunda treni durdurmaya çalışması gibi bir şey olmasa daha iyi olacaktı ama olsun o kadarını da göz ardı ederim. ince espriler çok çok komik olmasa da iyiydi. Kötü adamı ilk kez fragmanda gördüğümde 'Bu ne be!'dedim ama filmi izlerken hiç de öyle olmadığını anladım. hatta ne kadar doğru bir seçim yaptıklarını anladım. Yeşil Cin gibi insanlık duygularını tamamen kaybetmeyen bu karakteri Alfred Molina harika oynamış diyebilirim.(bu arada Robert De Niro bile düşünülmüş bu rol için, ki bunu aklımdan bile geçirmek istemiyorum.) Bana garip gelen şeyse ahtapot kollarının çıkardığı sesler. En beğendiğim yönetmenlerden biri olan Sam Raimi yine harika bir çıkarmış. ÜÇÜNCÜYÜ SABIRSIZLIKLA BEKLİYORUM.