Şebeke eleştirileri

dönemine göre medya üzerine sert eleştirilerde bulunabilen bir yapım 7/10

Jean Luc Godard’a “Irak savaş hakkında ne düşünüyorsunuz?" diye sormuşlar; cevap, "Savaş mi? Ne savaşı ? Savaş yok ki. Siz Şu kutuda (TV) gördüklerinize inanıyor musunuz?" Tabi Godard, ironi ve çarpıcı bir biçimde TV ile kitlelerin nasıl yönlendirildiğini anlatıyordu. Bu filmi iki yıl önce izlediğimde, Hollywood’dan böyle bir başyapıt çıktığını şaşırmış, neden şimdiye kadar izlemediğim için kendimi suçlamıştım. Filmin dereceleri de müthiş; 4 Oscar, altın globe, BAFTA ödülleri, 8,1 Puanla İMDb top 250 de 169. Sıra..paul thomas anderson'a göre de gelmiş geçmiş en iyi film. Film, TV’deki programların yapıldığı “mutfağa” giderek, yani programcıların perde arkası rekabetlerini göstererek, o programların insanları bilgilendirmek, eğlendirmek veya haber vermek için değil, reklam, için reyting savaşları için, yani para kazanabilmek yapıldığını, çok çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor. 30 yıl önceki ABD medyası için çizilen tablonun bugünün ülkemiz medyasının da tıpkısının aynısı olduğunu hayretle görüyoruz. Kendi kendimize, bizim medyadaki o sinema sanatının yanından bile geçemeyecek kurgu ve oyunculuk yoksunu ucuz diziler, yarışma ve tartışma programları, ana haber bültenleri tek tek gözümüz önünden geçiyor. Yalan veya taraflı haberler, gündem değiştirme amaçlı olaylar, veya var olan bir olayın haber edilmemesi, bu TV'lerin bir politikasıdır diyor film ve izlerken “ bizi ne kadar çok yönlendirmişler” sorusunu sorduruyor. Filmde naklen izliyoruz ki, kanalların Prime Time- Reyting savaşları hiçbir kural yada ahlak normu tanımıyor. Film, TV'lerin ayrıca, sahibi büyük holdinglerin çıkarları için nasıl iktidarlarla ilişki kurup siyasal bir güç olduklarını da hatırlatıyor; bize ispatlı bir şekilde, zamanla TV programlarının aslında reklam için yapıldığını hiç çekinmeden söylüyor. Koskoca filmde bir tek müzik bile kullanılmamış. Faye Dunaway çok başarılı ve filmin sonlarına doğru, ana ekseninde aşktan çok program yapımcılığı ve reytinglerin konuşulduğu bir aşkın da aktörü oluyor. Bu film kaçırılmaz. Ben bu filmi izledikten sonradır ki, TV’yi hayatımdan çıkarmam daha kolay oldu. Şimdi ne bir holding kanalının reklam alıcısıyım, ne de o yanlı ve yönlendirilmiş haberlerle bir bilgi kirliliği ve dezenformasyon yaşıyorum. Dizi yerine sinema sanatını, internetten de gerçek haberleri izliyorum. Yorumuma, filmde bugün bile doğruluğu ile parmak ısırtan program yapımcısı Bay Bale ve kanal patronunun gerçekleri ifşa eden repliklerini aynen alıyorum., çünkü aslında kendileri her şeyi “itiraf” ediyorlar.. Bay Bale : "… ah ama bizden (yani TVden) hiç bir şekilde gerçeği alamazsınız (öğrenemezsiniz ). Size sadece duymak istediklerinizi söyleriz; bunun için çılgın gibi yalanlar saçarız…..size duymak isteyeceğiniz her türlü boktan şeyi söyleriz. biz burada illüzyon yapıyoruz yahu! bunların hiç biri gerçek değil! ama yine de siz insanlar orada oturuyorsunuz, günlerce, gecelerce, yediden yetmişe, tüm renklerden ve mezhepten insanlar... tüm bildiğiniz biziz. burada çevirdiğimiz illüzyonlara inanmaya başladınız. bu tüpün (TV nin) gerçek*, ve kendi hayatlarınızın gerçek dışı olduğuna inanmaya başladınız. tüp size ne emrederse onu yapıyorsunuz! tüp gibi giyiniyorsunuz, tüp gibi yiyorsunuz, çocuklarınızı tüp gibi yetiştiriyorsunuz, hatta tüp gibi "düşünüyorsunuz"! bu toplu çılgınlık, sizi manyaklar! tanrı adına, siz insanlar asıl gerçek sizsiniz! illüzyon olan *biziz*! şimdi televizyonlarınızı kapatın. onları şimdi kapatın. hemen şimdi kapatın. kapatın ve bırakın kapalı kalsınlar! tam cümlemin ortasına geldiğim anda kapatın şu televizyonlarınızı! kapatın!!” *** kanal sahibinin Bay Bale’ye yaptığı konuşma: “sen, her şeyi ülkeler ve insanları olarak gören eski kafalı birisin! ülkeler yok! insanlar yok! Ruslar yok! Araplar yok! üçüncü dünya da yok! batı yok! tüm sistemlerin üstünde bir kutsal sistem var. çok büyük ve dokunulmaz, özenle işlenmiş etkileşimli, çok uluslu, dolar egemenliğinde bir sistem ! petrol dolarları, elektro dolarlar, bir sürü dolar! Euro, rubleler, sterlinler! …Amerika yok! demokrasi yok! sadece IBM, Microsoft, JP Morgan, General Electrik, Bank of America, Exxon Mobil, HSBC var. (para birimi ve şirketler tarafımca güncellendi) bugün dünyadaki ülkeler bunlar. …artık ülkelerin ve ideolojilerin olduğu bir dünya yok. dünya, iş dünyasının kanunları ile tanımlanan bir şirketler okulu..” Bu filmi izleyin ve iletişim araçlarının çok olduğu, ama iletişimin yok olduğu bu dünyada kendinize yeni ufuklar açın.

BİR SİNEMA KLASİĞİ İZLEYİN İZLETTİRİN
Şebeke (1976) Başımız büyük belada.. Televizyon gerçek değildir, gerçeği istiyorsanız tanrıya gidin.. Tüpün gerçek olduğuna ve hayatınızın gerçek olmadığına inanıp ona göre yaşamaya başlıyorsunuz tüp ne derse o.. Yönetmenliğini Sidney Lumet üstlenirken oyuncu kadrosunda Peter Finch, Robert Duvall, Faye Dunaway, William Holden ve Wesley Addy gibi isimleri izleyeceksiniz.. Film Dram-Psikolojik türlerini barındırıyor.. Konusuna gelecek olursak, Haber spikerliği yapan Howard Beale artık zamanı dolmuş yaşlı bir spikerdir ve günden güne reytingleri düşmektedir.. Bunun sonucunda işten kovulacağını duyan adam ertesi gün haberleri sunarken kendisini canlı yayında öldüreceğini söyler ve birden haber kanalının reytingleri tavan yapar bunun sonucunda kanalın sahipleri Howard Beale işine son verilmesi konusunda tekrar düşünürler hatta ona yeni bir program bile yaparlar.. Yönetmenin 12 Kızgın Adam, Köpeklerin Günü, Serpico ve Equus filmlerinden sonra izlediğim dördüncü filmi Şebeke.. Usta yönetmen Sidney Lumet kusursuz bir medya eleştirisi sizlerle.. Yönetmenin oscarda En İyi Yönetmen dalında adaylığı bulunduğu bir film.. Howard Beale karakterini canlandıran Peter Finch performansı gerçekten çok iyi buldum zaten Oscar da o yıl En İyi Erkek Oyuncu Oscar ödülünü bence hak ederek kazanmıştır ama zamansız ölümü ile hayranlarını oldukça üzmüştür ölümünden sonra Oscar kazanarak sinema tarihine geçmiştir.. Canlandırdığı karakter unutulmazlarım arasına girmiştir.. Kadro kaliteli oyunculardan kurulmuş Robert Duvall, Faye Dunaway ve William Holden gibi isimleri bir arada bulacağınız 4 oscarlı unutulmaz bir film.. Efsane oyuncu William Holden zamanın en iyi oyuncularından biri olduğunu klasik severler iyi bilir ve kariyerindeki son filmlerinden birinde de unutulmaz bir performans sergileyerek hafızalara kazınmıştır oyuncu unutulmaz bir çok klasik filmde başrol oynamıştır.. Efsane oyuncuyu Sunset Bulvarı ve Kwai Köprüsü filmlerinde tanımıştım.. Zamanın en güzel ve başarılı oyuncularından Faye Dunaway filmdeki performansı ile Oscarda En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazanmıştır.. Güzel oyuncu Bonnie ve Clyde filmi ile sinema tarihinde bilinmektedir.. Kapitalizm bir parçası olmazsa olmazı network, insan hayatının onun gözünde hiçbir önemi yoktur varsa yoksa tek kaygısı izlenmek yani paradır.. Televizyon kanallarındaki gereksiz programlar hep reytinglerinin yüksek tutulması gerekmektedir en önemli nokta izletebilmek yani izlenmektir aksi taktirde yeni bir saçmalık insanların önüne koyulur ve onun izlenmesini isterler.. Para kazanmak için insanların neler bile yapacağını hayal bile edemezsiniz.. Yakın zamanda izlediğim Zeitgesit belgeselinde de bu filmden kesitler kullanılmıştır.. Tam anlamıyla bir sistem eleştirisi sistemin medya ayağı.. İnsan ve televizyon arasındaki saçma gereksiz ilişkiyi gözler önüne seren film insanın televizyona olan bağımlığını sorguluyor.. Howard Beale karakterinin delilik ve dehalık arasındaki ince çizgiyi çok iyi yansıtıldığını düşünüyorum.. İşleyişi bakımından çoğu seyirci sıkılabilir ama bana göre muhteşem diyalogları ile beni ekrana kilitledi diyebilirim.. Bunda usta yönetmen Sidney Lumet parmağı olduğu ortada aşırı sıkıcı görünen bir senaryoyu işleyiş bakımından akıcı bir hale getirerek seyirciye aktarmış bunda oyuncularında büyük bir katkısı olduğu gerçeğini göz ardı etmemek gerek.. Film almış olduğu İmdb puanı:8.2 ile İmdb Top 250 Listesinde kendine 170. sırada yer bulmaktadır.. Benim gözümde daha fazlasını hak edenlerden.. Sidney Lumet imzalı bu unutulmaz medya eleştirisini siz sinema severlere tavsiye ederim.. 9.0 Çok kızgınım ve buna daha fazla dayanamıyorum(!) Sen televizyonun canlı simgesisin.. Acıya kayıtsız, eğlenceye duyarsız. Bütün bir hayat tek bir noktaya indirgenmiş sanki.. Savaş, cinayet ve ölüm hepsi senin için şişelerce biradan farklı değil..Ve günlük iş yaşamın çürümüş bir komedi..

Reyting uğruna bir TV kanalındaki değişken politikayı gerçekçi bir tutumla gözler önüne getiriyor Network.70 li yıllarda çekilmiş olmasının çekiciliğiyle birleştiğinde türü için zirve niteliğinde.Başarılı performanslarda kendini izleten bir başka unsur, izlenmesi gereken filmlerden.9/10

Filmin güzel olmasına karşın sıkılıyorsunuz yada ben sıkılıyorum . Ne bileyim konusu sanki ağır işliyor bir de 2 saatlik bir film daha kısa da anlatılabilirdi yada daha erken bitebilirdi gibi geliyor bana . Yani bu kadar uzun zamana yayarsanız insanları sıkarsınız gibi geliyor bana . Tüm bu eleştirilerimden sonra iyi taraflarından da bahsedeyim :). Bir kere 1976 yapımı olmasına rağmen hala günümüz televizyon işlerinin dahi nasıl döndüğünü çok iyi anlatan bir film . İzleyenler bu filmi izledikten sonra daha aydınlanmış olarak medya bir televizyon izleyicisi ve eleştirmeni olacağınızdan hiç şüpheniz olmasın . Puanım 7/10 :(

Sidney Lumet o yıllarda filmi gösterime çıkardığında birçok eleştirmen bu filmde anlatılan Tv dünyası'nın acımasızlığı ve reyting canavarlığını çok fazla abartılı bulmuşlardı. Filmi günümüzde izleyen birisi büyük ihtimalle ''biz zaten bunları biliyorduk filmi izlememize ne gerek vardı'' diyecektir :)
Lumet'nin eşsiz dehası ve Faye Dunaway'ın mükemmel oyunculuğu için bile izlenilse yetecektir emin olun.
İyi seyirler.

televizyon kültürünün,medyanın kitleler üstünde ne kadar güçlü olduğu ama bu güç kontrolden çıktığında korkunç bir sömürü aracı olabileceğini anlatan düşündürücü bir film network.bu güçlerin nasıl işlediği nasıl köleleştirici boyutlara gelebildiği, filmde aşama aşama gösterilmekte ve en iyi medya eleştirisi filmlerden sayılmakta.Peter Finchin oyunculuğunuda es geçmemek gerek.

Tek başına ahmak bir polisin bir örgütün peşimde koşuyor lakin dibindeki hainleri göremiyor nasıl bir aptal polis ise amiri desen ondan daha aptal

Good Night and Good Luck ın eski bir versiyonu ve çok daha güzel bir medya eleştrisi. kesinlikle izlenmesi gereken film.

Özellikle oyunculuklarıyla hayran bırakan Kızgın Başyapıt lakaplı bir eleştiri filmi.İnsanların nasıl tv ye bağımlı hale getirilmeye çalışıldını ve tv cler için rating in herşey kalanların ise önemsiz olduğunu anlıyorsunuz.Perdelerin arkasında neler döndüğünü merak edenlere.