En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
Turgay Buğdacigil
Takipçi
2.094 değerlendirmeler
Takip Et!
3,0
21 Kasım 2024 tarihinde eklendi
Senaryosunu Nia Vardalos'un kaleme aldığı ve yönetmen koltuğunda da Joel Zwick'in oturmakta olduğu "My Big Fat Greek Wedding"; aynı isimli üçlemenin, ilki olan bir "rom-com (romantic comedy)" olarak geliyor karşımıza...
***
Gelin isterseniz, 5 milyon dolarlık bir bütçeyle çekilerek...
Son derece şaşırtıcı bir biçimde...
Brüt 368.7 milyon dolarlık bir hasılat rakamına ulaşma başarısını göstermiş olan bu filme biraz daha yakından bakalım...
***
- Chicago, sabah 5:00 -
"Dancing Zorba's" isimli restoranlarını açmak üzere...
Hareket halindeki otomobilin içinde yollarına devam ederlerken...
Kırmızı trafik ışığında durduklarında...
Costas "Gus" Portokalos (Michael Constantine), 30 yaşındaki kızı Fotoula "Toula" Portokalos'a (Nia Vardalos)...
15 yaşındayken de söylediği...
"Yakında evlensen iyi olur... Yaşlı göstermeye başladın..."
Şeklindeki sözleri tekrarlar...
***
Zira...
Toula'ya göre...
Sevimli Rum kızları hayatlarında...
Rum gençlerle evlenmek, Rum bebekler doğurmak ve öleceği güne kadar da herkesi doyurmak...
Biçimindeki...
Gelenekselleşmiş üç şeyi yapmalıdırlar...
***
Rum okullarında okumak mecburiyetinde olan Toula (Marita Zouravlioff) 12 yaşındayken...
Ablası Athena (Sarah Osman) 15 ve erkek kardeşi Nick'te 11 yaşındadır...
Ve her sabah babaları kendilerine...
Verdiği örneklerle...
Rum halkının, tarihte ne kadar büyük bir uygarlık kurmuş olduğundan bahsetmektedir...
***
Ki...
Gus bunu sıklıkla...
Çocuklarının Amerikalı arkadaşlarına da (Petra Wildgoose, Melissa Todd) yapmaktadır...
***
Derken...
Aradan birkaç yıl daha geçer...
Ve Gus...
Kendileriyle beraber yaşaması için Yunanistan'daki annesi Yiayia'yı da (Bess Meisler) Amerika'ya getirir...
***
Çok geçmez...
Gus...
Kız kardeşi Voula (Andrea Martin) ile onun kocası Taki'ye (Gerry Mendicino)...
Bir koca bulması için...
Restoranda karısı Maria Portokalos (Lainie Kazan) ve oğlu Nick Portokalos (Louis Mandylor) ile birlikte çalışan...
Üstelik de evlenmeyi...
Asla düşünmeyen Toula'yı...
Yunanistan'a gönderme fikrini açar...
***
Halbuki...
Genç yaşında evlenen ve üç çocuk doğuran Athena (Stavroula Logothettis)...
Çoktan bir kuluçka makinasına dönmüştür bile...
***
İşte...
Tam da bu atmosferin hakim olduğu bir ortamda...
Toula'nın kahve servisi yaptığı restorana bir gün...
Görür görmez çarpılarak aşık olacağı...
Ian Miller (John Corbett) adındaki bir öğretmen gelir...
***
Ancak...
Ne yazık ki...
O gün için Ian'ın...
Toula'yı fark ettiği dahi söylenemez...
***
Neyse...
Annesinin de desteğiyle babasını ikna ederek...
Bilgisayar kullanmayı öğrenmek amacıyla...
Harry S Truman Kolej'ine kaydını yaptırırken Toula...
Suratındaki kocaman gözlükten de kurtularak...
Lense geçer...
***
Kılık kıyafetine de ayrı bir özen gösteren Toula...
Bilgisayar kullanabiliyor olması sayesinde...
Halası Voula'nın seyahat acentesine transfer olurken...
Kendisinin restorandaki yerini de...
Kuzeni Nikki (Gia Carides) dolduracaktır...
***
Ki böylelikle...
Toula ile (adından anladığımız kadarıyla) İrlanda asıllı tipik bir Amerikalı olan Ian'in yolları da...
Bir kez daha kesişecektir...
Dakika 35...
***
Aileler arasındaki kültürel farklılıklara rağmen...
Toula ile Ian'ın mutlu sona ulaşacakları filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; sıkılmadan izleyeceklerini umduğumuz, 60 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Düğün filmleri yeniçağ romantik komediler içinde bir alt tür olarak yer edinmeyi başardı. Kimilerine bıkkınlık verse de (Runaway bride, Four weddings and a funeral ve belki muson düğünü başı çekiyor) her düğün filmini tatlı bir tebessümle izlerim. ?My big fat greek wedding? nam-ı diğer ?Kalbinin Sesini Dinle'J filmi de bunlardan biri. Yunan kültürüyle bezenmiş bir düğün sürecinin gerçekten başarılı bir şekilde betimlendiği filmde çok klişe olan aşiret dışından evlendirme konusu da aşırı bir şekilde göze batmıyor. Oyunculuklardan da çok bir şey beklemeden gidilecek filmde önemli olan etkenin moral durumunuzu bir anda pozitife çevirebilecek gücüllükte kotarılması olarak düşünüyorum.Daha önce Muson Düğünü filmiyle karşımıza çıkan hem ülke kültürünün belgeseli hem de romantik,komik bir düğün betimlemesi yapılmaya çalışılsa da bunda başarılı olunmadığı görülmekte .Yunan Kültürü sadece birkaç tane öğesiyle yansıtılmış bu da film içerisinde tam bir belgesel inandırıcılığına ulaşabilecek nitelikte değil dolayısıyla sadece ?romantik ve hafif komik? bir film olarak kalmış Filmde komşudan Türkiye'ye bazı göndermeler de yok değil. Eski kafalı bir yunan ninenin Türk düşmanlığı,Türk yunan dostluğunun tomurcuklarının gizli olduğu bazı espriler kültürlerimizin (bilhassa müzik tiplerinde) ne kadar yakın olduğu gibi öğeler mutlaka dikkatinizi çekecektir J.Tavsiye EderimBol sinemalı günleeer
filmi televizyonda izlediğimde iyi gelmişti...ama yunanlıların bile gerçektende yaptıkları işler satıpta iyi para kırmalaerı artık dokunuyoo...bu arada yanlış hatırlamıyosam karnıyarıkı bile kendi himayelerina almışlar...bunun dışında kültür çatışmalarını iyi anlatabilen yeri geldiğinde yanlış olsada iyi göndermelerde yapabilen vede güldürebilen eğlenceli bir film...7/10
film sıkıcı başladı.temposunu yavaş yavaş arttırdı ama beni tatmin edemedi.ama izlenebilir bir film olduğu kesin.zaten filmi yunanlılara olan sempatim sayesinde izlemiştim.yoksa bu tür evlilik-komedilerini pek sevdiğim söylenemez.
Sıradan bir senaryoya sahipti. Filmin duygusal anlamda hiçbir katkısı yoktu. Amacı var mıydı bilmiyorum. Filmin komik bulduğum tek yanı kızın ailesiydi. Bu da olsun bir zahmet.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.