Senaryosunu Nia Vardalos'un kaleme aldığı ve yönetmen koltuğunda da Joel Zwick'in oturmakta olduğu "My Big Fat Greek Wedding"; aynı isimli üçlemenin, ilki olan bir "rom-com (romantic comedy)" olarak geliyor karşımıza...
***
Gelin isterseniz, 5 milyon dolarlık bir bütçeyle çekilerek...
Son derece şaşırtıcı bir biçimde...
Brüt 368.7 milyon dolarlık bir hasılat rakamına ulaşma başarısını göstermiş olan bu filme biraz daha yakından bakalım...
***
- Chicago, sabah 5:00 -
"Dancing Zorba's" isimli restoranlarını açmak üzere...
Hareket halindeki otomobilin içinde yollarına devam ederlerken...
Kırmızı trafik ışığında durduklarında...
Costas "Gus" Portokalos (Michael Constantine), 30 yaşındaki kızı Fotoula "Toula" Portokalos'a (Nia Vardalos)...
15 yaşındayken de söylediği...
"Yakında evlensen iyi olur... Yaşlı göstermeye başladın..."
Şeklindeki sözleri tekrarlar...
***
Zira...
Toula'ya göre...
Sevimli Rum kızları hayatlarında...
Rum gençlerle evlenmek, Rum bebekler doğurmak ve öleceği güne kadar da herkesi doyurmak...
Biçimindeki...
Gelenekselleşmiş üç şeyi yapmalıdırlar...
***
Rum okullarında okumak mecburiyetinde olan Toula (Marita Zouravlioff) 12 yaşındayken...
Ablası Athena (Sarah Osman) 15 ve erkek kardeşi Nick'te 11 yaşındadır...
Ve her sabah babaları kendilerine...
Verdiği örneklerle...
Rum halkının, tarihte ne kadar büyük bir uygarlık kurmuş olduğundan bahsetmektedir...
***
Ki...
Gus bunu sıklıkla...
Çocuklarının Amerikalı arkadaşlarına da (Petra Wildgoose, Melissa Todd) yapmaktadır...
***
Derken...
Aradan birkaç yıl daha geçer...
Ve Gus...
Kendileriyle beraber yaşaması için Yunanistan'daki annesi Yiayia'yı da (Bess Meisler) Amerika'ya getirir...
***
Çok geçmez...
Gus...
Kız kardeşi Voula (Andrea Martin) ile onun kocası Taki'ye (Gerry Mendicino)...
Bir koca bulması için...
Restoranda karısı Maria Portokalos (Lainie Kazan) ve oğlu Nick Portokalos (Louis Mandylor) ile birlikte çalışan...
Üstelik de evlenmeyi...
Asla düşünmeyen Toula'yı...
Yunanistan'a gönderme fikrini açar...
***
Halbuki...
Genç yaşında evlenen ve üç çocuk doğuran Athena (Stavroula Logothettis)...
Çoktan bir kuluçka makinasına dönmüştür bile...
***
İşte...
Tam da bu atmosferin hakim olduğu bir ortamda...
Toula'nın kahve servisi yaptığı restorana bir gün...
Görür görmez çarpılarak aşık olacağı...
Ian Miller (John Corbett) adındaki bir öğretmen gelir...
***
Ancak...
Ne yazık ki...
O gün için Ian'ın...
Toula'yı fark ettiği dahi söylenemez...
***
Neyse...
Annesinin de desteğiyle babasını ikna ederek...
Bilgisayar kullanmayı öğrenmek amacıyla...
Harry S Truman Kolej'ine kaydını yaptırırken Toula...
Suratındaki kocaman gözlükten de kurtularak...
Lense geçer...
***
Kılık kıyafetine de ayrı bir özen gösteren Toula...
Bilgisayar kullanabiliyor olması sayesinde...
Halası Voula'nın seyahat acentesine transfer olurken...
Kendisinin restorandaki yerini de...
Kuzeni Nikki (Gia Carides) dolduracaktır...
***
Ki böylelikle...
Toula ile (adından anladığımız kadarıyla) İrlanda asıllı tipik bir Amerikalı olan Ian'in yolları da...
Bir kez daha kesişecektir...
Dakika 35...
***
Aileler arasındaki kültürel farklılıklara rağmen...
Toula ile Ian'ın mutlu sona ulaşacakları filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; sıkılmadan izleyeceklerini umduğumuz, 60 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Keyifli seyirler,