Senaryosunu da yazan Aki Kaurismäki'nin yönetmen koltuğunda oturduğu “Mies vailla menneisyyttä / The Man Without a Past”; Finlandiya adına aday olduğu "Yabancı Dildeki En Film" kategorisindeki Academy Ödülü yarışını, Almanya'nın adayı "Nirgendwo in Afrika / Nowhere in Africa"ya (2001) yitirirken Cannes Film Festivali'nde kazandığı "(Grand Prix) Jüri Büyük Ödülü" ile yetinmiş olan, inanılmaz absürtlükteki bir "kara mizah (dark comedy)" olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz, ilkini "Kauas pilvet karkaavat / Drifting Clouds" (1996), sonuncusunu da "Laitakaupungin valot / Lights in the Dusk"ın (2006) oluşturduğu; Finlandiyalı sinemacı Kaurismäki'nin "Finlandiya Üçlemesi"nin ikincisi olan bu filme biraz daha yakından bakalım...
***
Film, isimsiz bir adamın "M" (Markku Peltola) trenle Helsinki'ye gelmesiyle başlar...
Elindeki bavulla, gecenin saat dördünde, Kaisaniemi Parkı'ndaki banklardan birine oturan bu adam "M"; bavulunu, kolunun üzerine koyduğu başına destek yaparak uyuklamaya başladığı an, parka gelen üç serseri (Risto Korhonen, Panu Vauhkonen ve Tom Wahlroos) tarafından soyulmasının yanı sıra beysbol sopasıyla feci şekilde dövülür de...
***
Uyandığında, tren istasyonuna geri dönen kan revan içindeki adam "M"; girdiği erkekler tuvaletinin içinde, yere yığılıp kalır...
Yaşananlara tanık olan istasyonun temizlik görevlilerinden Lajunen (Vesa Mäkelä), durumu telsizle amirlerine bildirir...
***
Derhal hastaneye kaldırılarak yaşam destek cihazına bağlanan adama "M"; doktor (Aarre Karén) ile hemşire (Eeva-Liisa Haimelin), sabah saat 05:12'de "öldü" tanısı koyarlar...
Ancak...
Üstü örtülü bir biçimde bırakıldığı sedyede yeniden uyanan adam "M"; kıyafetlerini de giyinerek hastaneden ayrıldığı gibi, sargılar içindeyken kendini denizin kenarındaki sahile atıverir...
Yığılıp kaldığı yerde, bu kez yaşlı bir adamca (Kalevi Heinämaa); ayağındaki çizmeler, onun yazlık spor ayakkabılarıyla değiştirilir...
Yani bir defa daha soyulur...
***
Neyse...
Kendisinin yerde yatarken gören Nieminen ailesinin iki küçük erkek çocuğu (Anton Peltola ve Joona Karastie), bir kömür ocağında gece bekçiliği yapmakta olan babalarına (Juhani Niemelä) haber verdikten sonra; onların yaşamakta oldukları konteynırdan bozma evde, evin annesi Kaisa'ca (Kaija Pakarinen) yedirilip içirilerek bakım altına alınır...
***
Yavaş yavaş yaraları kapanarak iyileşmekte olan adam "M", kafasına aldığı darbeler yüzünden; ne yazık ki, kim olduğunu hatırlayamamaktadır...
Gündüzlerini, evin çocuklarıyla iskambil oynayarak ve komşu konteynırdaki akordeoncunun (Jouni Marjaranta) müziklerini dinleyerek geçiren adam "M"; yanlarına sığındığı ailenin babasıyla beraber sıraya girerek, "Pelastus-Armeija" isimli Hristiyan yardım kuruluşundaki Irma (Kati Outinen) ile diğer bir kadının (Tuire Tuomisto) bando (Marko Haavisto, Jukka Teerisaarii, Jyrki Telilä, Jouni Saario) ve koro (Vappu Lysti, Ritva Harteva, Raija Lähteinen, Eeva Penttinen) eşliğinde, insanlara ücretsiz olarak dağıttığı yemek hizmetinden de yararlanmaktadır...
***
Bu yemeklerden birinin ardından, bir kadının (Eira Ritvanen) hizmet vermekte olduğu bir bara, birer bira içmeye giden Nieminen ile adamdan "M" Nieminen; adamın "M" kimliği ile geçmişini sorguladığında, adamın anımsadığı şeylerin tren ile dışarıdaki karanlıktan ibaret olduğunu görecek ve ellerindeki nasırlı yapıdan da bir beden işçisi olduğunu fark edecektir...
***
Derken...
Misafirliğinin biraz uzun sürdüğüne karar verilen adam "M", kendini "tanrının kırbacı" olarak nitelendiren özel güvenlikçi Anttila (Sakari Kuosmanen) tarafından; tamamen yasa dışı bir şekilde ve sadece rüşvetten ibaret miktardaki bir aylık kira karşılığında, bir kış önce donarak ölmüş olan ve resmen bir viraneyi de andıran Erikson'un konteynırına yerleştirilecektir...
***
Ertesi sabah...
Adamın "M", Erikson'dan kalma işe yaramaz döküntüleri dışarı çıkartarak içini deniz suyu ile temizlediği konteynırın elektriği de; Anttila'nın gönderdiği elektrikçinin (Antti Reini) teknik desteğiyle, elektrik direğinden kaçak hat çekilmek suretiyle bağlanır...
Dakika 26...
Vizyona girdiği yıl sinema salonunda izlediğimiz filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; katı kurallarla şekillendirilmiş mevcut hukuki "üst yapı" düzenine ilişkin, son derece sağlam eleştirilerinde yapılmakta olduğu 71 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
Keyifli seyirler,