Beyazperde
Hesabım
Ortalama puan
4,0
1304 Puanlama
Gizli Pencere hakkında görüşlerin ?
5
33 Eleştiri
4
77 Eleştiri
3
53 Eleştiri
2
23 Eleştiri
1
11 Eleştiri
0
7 Eleştiri
Sırala
Filtrele:
Hepsi
Hikayede Mort Raineynin hikayesi ?Ekim Mevsimi? Shooter ınki ise ?Gizli Pencere Gizli Bahçe? idi...Filmde bu tam tersi..Sanırım yönetmenin tercihisi olmuş...Ama hikayenin ana hatları kitaba sadık kalınmış...Özel dedektifin filme kondurulması sanırım zamandan kıssa hesabı olmuş..Çünkü kitapta Tom'un arkadaşıda ölüyordu..Shooter ın Shoot-Her diye çevrilmesiyse tam bir akıl oyunu...Kitapta Shooter Mort tan kendisi için bir hikaye yazmasını istiyordu..Burda ise finali değiştirmesini..Hemde ne final!King ustanın ve başka yazarların kitap uyarlamalarında her zaman fark olmuştur...Ama asıl fark şu ki Kinginkiler mükemmeldir..Diğerleri ise vasattır...Johnny Depp in performansı herşeye yetiyor...Shooter ın seçimide güzel olmuş..Gerilim herzaman olduğu gibi gene had safhada..Mısır olayı bana Children of the Corn'u hatırlattı..Kısacası süper bir film olmuş..10 üzerinden 10
Senaryosunu da Stephen King'in "Secret Window, Secret Garden" (1990) isimli kısa hikayesinden uyarlayarak yazan David Koepp'in yönetmen koltuğunda oturduğu “Secret Window”, gizemini sonuna kadar koruyan bir psikolojik gerilim filmi...
Daha hemen yorumun en başındayken "spoiler" oluşturmaması adına oteldeki olaylı baskın faslına hiç değinmeden, bunun altı ay sonrasındaki bir günde, yazar Morton Rainey'in (Johnny Depp) Tashmore Lake yakınlarındaki tek başına yaşadığı evine konuk olacağız...
Olacağız olmasına da...
O da nesi...
Gece gündüz ayrımı yapmaksızın, her zaman ki gibi sıklıkla uyumakta olan Mort'un evin kapısı gümbür gümbür çalınırken bir yandan da kapının tokmağı neredeyse kırılarak içeriye aniden dalınacakmışçasına zorlanılmaktadır...
Uyku sersemliği ve şaşkınlık içinde kapıyı açtığında, "Hikayemi çaldın!" diyen hiç tanımadığı Mississippi'li John Shooter'ı (John Turturro) karşısında bulur...
Yazdıklarının bir nüshasını, Mort'un kapısının önüne bırakan John, arabasına atlayarak uzaklaşır...
Aldığı nüshayı çöpe attıktan sonra güzelce bir ellerini sabunlayarak yıkayan Mort, uykusuna kaldığı yerden devam eder...
Ancak evdeki yardımcısı Bayan Garvey (Joan Heney), Mort'un kendisine ait olduğunu düşündüğü attıklarını çöpten çıkartarak masanın üstüne koymuştur...
Meraklanan Mort, onlara şöyle bir göz atınca da kendi hikayelerinden "Secret Window" ile çok benzer olduğunu fark eder...
Bu arada bir flashback ile boşanmak üzere olduğu karısı Amy'nin (Maria Bello) evin içinde gizli bir bahçeye bakan gizli bir pencereyi keşfettiği anı da anımsar...
Ertesi gün Ted Milner (Timothy Hutton) ile yaşamakta ve boşanır boşanmaz da evlenecek olan Amy, kendisini arar ve bir süre sohbet ederler...
Gezinmek için evinin dışındaki patikada dolanan Mort, hikayeyi 1997'de kaleme aldığını söyleyen John ile bir kez daha karşılaşır...
Ancak Mort'un 1994'da yazdığı hikaye 1995 Haziran'ın da on bir kısa hikayesinden oluşan "Everybody Drpos the Dime" isimli kitabına girerek basılmadan önce bir dergi de yayınlanmıştır...
O nedenle de Mort'un John'dan çalmış olması asla mümkün değildir...
Bunu duyan John, dergiyi bulup kendisine getirmesi için Mort'a üç gün süre verir...
Ve...
Eğer iş gerçekten de Mort'un ifade ettiği biçimdeyse, onu tamamen rahat bırakacaktır...
Tabii bunun için Mort'un öncelikle Amy'i arayarak evdeki dergiyi istemesi gerekecektir...
Fakat bunun yerine uyumayı tercih eden Mort, kalkıp dışarıya çıktığında "Üç günün var, Şaka yapmıyorum, Polis yok" yazılı bir notun yanı sıra tornavida ile öldürülmüş köpeği Chico'nun cesedini bulur...
Artık işin ciddiyetinin iyice ayırdına varan Mort, soluğu Şerif Dave Newsome'ın (Len Cariou) ofisinde alır...
Ardından da sıklıkla başvurduğu ve günlük hizmeti karşılığında beş yüz dolar ödediği Özel Dedektif Ken Karsch (Charles S. Dutton) ...
Mort'un Ken'e, "John ile yaptığımız konuşmayı gördü" şeklinde bildirdiği görgü tanığı, el sallayarak yanlarından geçmiş olan Tom Greenleaf'tir (John Dunn-Hill) ...
Evin içi ve çevresinde inceleme de bulunarak hiçbir sorun bulunmadığını tespit eden Ken evden ayrılır ayrılmaz, üst kattan gelen tıkırtı üzerine endişeye kapılan Mort, eline aldığı şömine maşası ile odalar da turlamaya başlar...
Aramalar neticesinde banyo küvetinde bulduğu yalnızca küçücük bir faredir...
Fakat sigara içmek için dışarıya çıktığında, aralarında benzer konuşmaların geçeği John onu hazır ve nazır beklemektedir...
Dakika henüz 38...
Geride kalan 58 dakikalık bölümde, kimsenin aklına hayaline gelmeyecek sürprizlerle dolu olan 40 milyon dolarlık bir bütçe ile çekilerek brüt 92,9 milyon dolarlık bir hasılat rakamına ulaşmış olan bu filmi, aradan geçen bunca süreye rağmen izlememiş olanlara hararetle öneriyoruz...
Eminiz iki kez Academy ödülüne aday olmasına karşın bir türlü şeytanın bacağını kıramamış olan Johnny Depp ile Coen biraderlerin vazgeçilmezlerinden John Turturro'nun karşılıklı performanslarını beğenecek...
Üstelik Depp'in ağzı ile taptığı "tike" de bayılacaksınız...
Keyifli seyirler,
Daha hemen yorumun en başındayken "spoiler" oluşturmaması adına oteldeki olaylı baskın faslına hiç değinmeden, bunun altı ay sonrasındaki bir günde, yazar Morton Rainey'in (Johnny Depp) Tashmore Lake yakınlarındaki tek başına yaşadığı evine konuk olacağız...
Olacağız olmasına da...
O da nesi...
Gece gündüz ayrımı yapmaksızın, her zaman ki gibi sıklıkla uyumakta olan Mort'un evin kapısı gümbür gümbür çalınırken bir yandan da kapının tokmağı neredeyse kırılarak içeriye aniden dalınacakmışçasına zorlanılmaktadır...
Uyku sersemliği ve şaşkınlık içinde kapıyı açtığında, "Hikayemi çaldın!" diyen hiç tanımadığı Mississippi'li John Shooter'ı (John Turturro) karşısında bulur...
Yazdıklarının bir nüshasını, Mort'un kapısının önüne bırakan John, arabasına atlayarak uzaklaşır...
Aldığı nüshayı çöpe attıktan sonra güzelce bir ellerini sabunlayarak yıkayan Mort, uykusuna kaldığı yerden devam eder...
Ancak evdeki yardımcısı Bayan Garvey (Joan Heney), Mort'un kendisine ait olduğunu düşündüğü attıklarını çöpten çıkartarak masanın üstüne koymuştur...
Meraklanan Mort, onlara şöyle bir göz atınca da kendi hikayelerinden "Secret Window" ile çok benzer olduğunu fark eder...
Bu arada bir flashback ile boşanmak üzere olduğu karısı Amy'nin (Maria Bello) evin içinde gizli bir bahçeye bakan gizli bir pencereyi keşfettiği anı da anımsar...
Ertesi gün Ted Milner (Timothy Hutton) ile yaşamakta ve boşanır boşanmaz da evlenecek olan Amy, kendisini arar ve bir süre sohbet ederler...
Gezinmek için evinin dışındaki patikada dolanan Mort, hikayeyi 1997'de kaleme aldığını söyleyen John ile bir kez daha karşılaşır...
Ancak Mort'un 1994'da yazdığı hikaye 1995 Haziran'ın da on bir kısa hikayesinden oluşan "Everybody Drpos the Dime" isimli kitabına girerek basılmadan önce bir dergi de yayınlanmıştır...
O nedenle de Mort'un John'dan çalmış olması asla mümkün değildir...
Bunu duyan John, dergiyi bulup kendisine getirmesi için Mort'a üç gün süre verir...
Ve...
Eğer iş gerçekten de Mort'un ifade ettiği biçimdeyse, onu tamamen rahat bırakacaktır...
Tabii bunun için Mort'un öncelikle Amy'i arayarak evdeki dergiyi istemesi gerekecektir...
Fakat bunun yerine uyumayı tercih eden Mort, kalkıp dışarıya çıktığında "Üç günün var, Şaka yapmıyorum, Polis yok" yazılı bir notun yanı sıra tornavida ile öldürülmüş köpeği Chico'nun cesedini bulur...
Artık işin ciddiyetinin iyice ayırdına varan Mort, soluğu Şerif Dave Newsome'ın (Len Cariou) ofisinde alır...
Ardından da sıklıkla başvurduğu ve günlük hizmeti karşılığında beş yüz dolar ödediği Özel Dedektif Ken Karsch (Charles S. Dutton) ...
Mort'un Ken'e, "John ile yaptığımız konuşmayı gördü" şeklinde bildirdiği görgü tanığı, el sallayarak yanlarından geçmiş olan Tom Greenleaf'tir (John Dunn-Hill) ...
Evin içi ve çevresinde inceleme de bulunarak hiçbir sorun bulunmadığını tespit eden Ken evden ayrılır ayrılmaz, üst kattan gelen tıkırtı üzerine endişeye kapılan Mort, eline aldığı şömine maşası ile odalar da turlamaya başlar...
Aramalar neticesinde banyo küvetinde bulduğu yalnızca küçücük bir faredir...
Fakat sigara içmek için dışarıya çıktığında, aralarında benzer konuşmaların geçeği John onu hazır ve nazır beklemektedir...
Dakika henüz 38...
Geride kalan 58 dakikalık bölümde, kimsenin aklına hayaline gelmeyecek sürprizlerle dolu olan 40 milyon dolarlık bir bütçe ile çekilerek brüt 92,9 milyon dolarlık bir hasılat rakamına ulaşmış olan bu filmi, aradan geçen bunca süreye rağmen izlememiş olanlara hararetle öneriyoruz...
Eminiz iki kez Academy ödülüne aday olmasına karşın bir türlü şeytanın bacağını kıramamış olan Johnny Depp ile Coen biraderlerin vazgeçilmezlerinden John Turturro'nun karşılıklı performanslarını beğenecek...
Üstelik Depp'in ağzı ile taptığı "tike" de bayılacaksınız...
Keyifli seyirler,
amerikan sinemasinin dunyayi elinde evirip cevirdigi bir devirde, dolalisiyla cogu filmde amerikalilari mutlu etmek icin yapiliyor olmasindan dolayi son zamanlarda cogu film basit bir kurgu ile yapiliyor ve sonunada genelde seyiriciyi aptal yerine konan bir twist ekleniyor ki amerikalilar filmi izledikten sonra 'yahh ne kadar akillica yapilmis bir film izledim, yonetmeni/yazari bu filmin bayagi yetenekli beni bile aptal yerine koydu, kandirdi' diyor-ki bu filmde bu ture guzel bir ornektir. ne kadar filmin icinde ki ufak detaylar- filmin basinda ki ayna sahnesi ve ayni sahnenin sonunda tersten tekrar edilmesi ile yaratilmaya calisilmis metafor ile film derinlestirilmeye calisilmissa yine de film seyircinin daha once yuzlerce kez gormus oldugu bir konunun ve twistin farkli oyuncularlar cevrilmis farkli bir versiyonu olmaktan oteye gidemiyor. secret window( gizli pencere) deki tek gizlilik nasil olurda stephen king in ve de johhny depp in bole bir filmde adinin gecmesine izin vermis olmalaridir.
Ters köşeye yatıran, zeki bir finali var...
Sanırım bu film için olumsuz eleştiri yapılmasının sebebi filmin bir korku filmi olarak lanse edilmesi.Bu bir korku filmi değil.Önce bir dram daha sonra gerilim ama asla korku değil.Ben bir J.Depp hayranı olarak filmi çok sevdim.Ne kadar müthiş bir oyuncu olduğunu gene ispatlıyor.Mutlaka izleyin.
Film aradığınız gerilimi size hissettirecektir..Baktığımızda birçok olumsuz yorumda var,acaba benim Johnny Depp hayranlığımmı beğenmemi sağlayan faktör diye düşünüyorum ama bence iyi bir film,izlemeye değecek bir film..
müthiş bir film ... sonu insanda büyük bi şok etkisi yaratmasının yanında , baştan sona durağan bi film olmasına rağmen çok sürükleyici ... jonny depp te kariyerinin en müthiş performanslarından birini sergiliyor ... usta sinemacı david koepp ide unutmamak gerekir ... yönetmen koltuğunda harikalar yaratmış ... izlemek isteyenlere tavsiye ederim ... favori filmlerimden ... 10/9 ...
sıradan stephen king korkusu ve johhny depp neden böyle bir rolü kabul etmiş anlamadım.piyasada buna benzer bir çok film var.bence stephen artık korku yamaktan vageçsin!
geçenlerde film satan biryere gidip iki tane film almıştım biri ’kimlik’ diğeri gizli pencere’ydi.ikisininde konusunu tam olarak bilmiyordum.ama tesadüfe bak ki ikisininde konusu hemen hemen aynı.fim tarihlerine bakıncada sanki ’kimlik’filmi bu filmden esinlenerek yapılmış olmalı..
Konu bildik ama iyi işlenmiş bir psikolojik-gerilim filmi. J.Depp’i hiç bu kadar beğenmemiştim.İyi oynamış.Tabi karakter olarak sinir bozuyor rolü ama bu da ne kadar başarılı olduğunu gösteriyor.Tavsiye ederim.7/10
film maalesef umduğumun altında çıktı.sürekli daha fazla mantık ve heyecan aradım izlerken.ve tabii ki finalinde de.Deepin oyunculuğu ve sevimliliği işi biraz götürüyor hepsi bu.psikolojik kurgular seviyorsak çok daha iyileri var bence.
seksenlerde yazıldığından olsa gerek şu an için oldukça bayat bir hikaye. bir bakıma uyarlama yanlış zamanda olmuş diyebiliriz. germek bir yana, sürükleyiciliği bile muamma. ne depp ne de turturro kurtarabilir bu filmi. hayak kırıklığı..
depp icin degilse bile turturro icin izlenir.
hamur gibi adam ne rol versen ona sekilleniyor.
film konu olarak klise izlenirlik olarak vasat. eh iste.
hamur gibi adam ne rol versen ona sekilleniyor.
film konu olarak klise izlenirlik olarak vasat. eh iste.
Sonu çok tahmin edilebilir bir film.. Hep aynı hikaye. Filmin atmosferi hoş, gizemli olmuş, ama gerilim sevenleri tatmin edecek bir film olmadığını söyleyebilirim. (6,5/10)
senaryo kinge ait değildir. bir daha ve yeniden söyleyeyim. adam sadece veri tabanı olarak kitabını sunmuştur. haricinde ki bir şey sadece kafanızın içinde olanlardır..
- En son Beyazperde eleştirileri
- En İyi Filmler
- Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler