En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
alba42
Takipçi
333 değerlendirmeler
Takip Et!
4,0
18 Eylül 2008 tarihinde eklendi
Fena film değildi.Edward Norton olmasa izlemeye değmezdi o ayrı ama Nortonunu performansı filmi dahada iyi yapıyor.Güzelde bi sonu var.İzlenilebilir...
bazı filmler kitaplar şarkılar ya da ne bileyim buna benzer sanat eserleri vardır ve siz kimi zaman bu yapıtlardan kendinize dair yaşanmışlık payı çıkarırsınız. 25.saat de benim için aynen öyle oldu. edward nortonun görülme değer oyunculuğu,akıcılığı sağlamlaştıran müzikleri ve benim için dört dörtlük olan final sahnesi filmi izlenmeye değer kılıyordu. dedim ya bazı eserler kişide kendi yaşlamından bazı izleri anımsatıp yaşanmaşlık hissi duymasına neden olur ya;25.saat ben de bunu farklı bir açıdan hisettirdi...yaşadıklarımı değil yaşayacaklarımı gördüm adeta...
edward norton un kendine has oyunculuğuyla başrolünde oynadığı, içe dönük karmaşık bir hayatı anlatan güzel bir film.Diger oyuncularında hatrı olmalıdır.Sıkılmadan izlenilecek duzeyde basarılı bir film.
Edward Norton bir filmde varsa zaten film maça 1-0 galip başlıyor. Kime karşımı ? Gişeye karşı, eleştirmenlere karşı, seyirciye karşı, v.s..Başka bir oyuncu oynasa sıradan bir film gibi gözükebilecek bir film olan 25. Saat Edward Norton’la bir basamak yukarı çıkıyor. Bana göre bir handikap kbul edilebilecek süresine rağmen film yinede kendini izletiyor. Tempo yer yer sıkılabileceğiniz kadar düebiiyor ama kendini toparlamayı başarıyor. Final çok güzel bağlanmış ve film biterken izleyicide güzel bir tat bırakıyor. İzlememiş lanlara tavsiye edilir.
Genel hatlarıyla film mükemmel denemez.Belli yerlerde sıkıldım ancak akıcı bir filmdi.Fakat o bütün dünyaya küfürler yağdırdığı sahne ve babasıyla çıktığı son yolculuk eşsiz bir tat katmış filme.İzlenmesi gerekenbir film olduğunu düşünüyorum.
başarılı aktör edward norton'ın,dövüş kulübü ve american history x'den sonraki en iyi performansı.25.saat'de norton'ın dışında philip seymour hoffman,brian cox ve barry pepper'da muhteşem oyunculuklarıyla dikkat çekiyorlar.usta yönetmen spike lee yine tarzını korumuş. ahlak ve yoğun sistem eleştirisiyle dolu bir filme imza atmış.çok iyi yazılmış diyalogları ve vurucu sahneleriyle övgüye layık 25.saat,başarılı kurgusu ve iyi yönetmenliğiyle lee'nin unutulmaz filmlerinden biri.
ilk önce en sevdiğim ve geri alıp tekrar tekrar izlediğim bölümü söyleyerek başlamak istiyorum. aynanın karşısında kendi kendine konuştuğu sahne bence bu güne kadar ayna karşısında yapılan en mükemmel ve gerçekçi an.bu sahneyi izleyipte kendinden bir şeyler bulmayan herhalde yoktur. filmin bütçesi oyuncu kapasitesi yada filme ne kadar para harcandığının ne önemi var.filmi sevdiysek :) kimse bize ağzını açamaz arkadaşlar.bunu söylemeliydim.... gelelim filmin yapısına bence bir yerlerden uzak kalmayı daha net ifade edebilen çok nadir bulunabilen bir film.işte 25.saat tam olarak bu fikirden doğmuş ve var olmuş. kim hayatındaki yozlaşmışlıklardan sıkılıp kendi kendine söylenmemiştirki?bu sıkılma hissini çok başarılı şekilde izleyiciye hissettirerek filmin diğer bir temel unsuruda yönetmen tarafından izleyiciye hissetitiliyor.kısaca çok başarılı.alkışlar emeği geçen her kese....
az da olsa sıkıcı olmasına rağmen insan piskolojisini, yalnızlığı, çaresizliği son derece iyi anlatıyo.filmin sonları oldukça etkileyici.oyunculuk da son derece iyi. izlemediyseniz biran önce izleyip kararınızı verin.
Genellikle zencilerle alakalı fimler yapıp, ırkçılığı, Amerika'nın arka sokaklarını filmlere konu edinen bir yönetmen olarak tanınmıştır Spike Lee. 2000'li yıllarda duraklamaya geçen yönetmen, neyse ki ?25th Hour'u çekti ve sinemasallığından ödün vermedi. Bu filmle kariyerini dengede tutmasını da başardı.'Böyle bir hayat hiç yaşanmayacaktı... 'Film, Monty Brogan adında bir uyuşturucu satıcısının son 24 saatini anlatıyor. Monty, bu son 24 saate hayatına dair merak ettiklerini öğrenmeye ve arkadaşlarıyla görüşmeye çalışıyor. Ayrıca hapishaneye girmeyip, kaçmayı hatta intihar etmeyi bile düşünüyor. Tabii ki hayatını gözden geçirmeyi ve yaptıklarının doğruluğunu sorgulamayı da ihmal etmiyor. Monty'nin kötü hayatının yanında, arkadaşlarının iyi bir hayatı varmış gibi gözüküyor fakat; onlarınkinin de aslında pek bir farkı yok. Birisi hayatını borsaya göre yönlendiren borsacı, diğeri ise öğrencisine aşık olmakla olmamak arasında gidip gelen ruhsal çöküntü içine girmiş bir öğretmen. Filmin her karesinde 11 Eylül'ün etkilerini görebiliyoruz. 11 Eylül sonrası sosyal çalkalanma ve toplumun içinde bulunduğu ruh hali çok iyi yansıtılmış. Özellikle hafızalardan kolayca silinmeyecek ve her daim akıllarda yer edinecek bol küfürlü ve bol göndermeli ayna sahnesinde çarpıcı bir şekilde dile getiriliyor. Bunun yanı sıra filmde arkadaşlık ilişkilerine de yer verilmiş. Özellikle aralarında geçen diyaloglarda arkadaşlar arasındaki ilişki çok iyi yansıtılmış. Çevresi tarafından sevilen ve birçok arkadaşı varmış gibi gözükse de Monty'nin tek dostunun köpeği olduğunu çok geçmeden anlıyoruz. Aslında o köpeğinden başka kimseye güvenemeyecek bir halde. Ayrıca filmde baba-oğul ilişkisi de yer alıyor. Keza finaldeki baba-oğul arasında geçen diyaloglar izleyenleri derinden etkileyen cinsten. Ayrıca Monty'nin kendi hayatını mahvettiğini haykırışları ve o küfürleri yağdırdığı İngilizce konuşamayan Korelileri bile özleyeceğini anlaması. İzleyenlerin yüzüne tokat gibi çarpıyor. Tabii bunda müziklerin de etkisi büyük. Film boyunca alttan alta çalan müzikler, bizleri hiç yalnız bırakmıyor. Spike Lee'nin yönetmenliği de zirvede gibi. Farklı sahne geçişleri, kullandığı kamera açıları, flashbacler ve flashforward... Böyle özgün bir üslupla hikayesini anlatıyor Lee. Yönetmenin başarısı kadar, karakter merkezli bir film olması dolayısıyla oyuncuların başarısı da önemli. Deneyimli oyuncu Edward Norton yine harika bir oyunculuk sergiliyor. Karakteriyle bütünleşmiş her zamanki gibi. Philip Seymour Hoffman ve Barry Pepper da çok başarılı. Özellikle Pepper, diyaloglardaki başarısını film boyunca hissettiriyor. Diğer yardımcı oyuncular arasında Monty'nin sevgilisini canlandıran deneyimsiz Rosario Dawson ve yılların eskitemediği oyuncu Brian Cox yer alıyor. Dawson'a deneyimsiz dediğime bakmayın filmde birçok deneyimli oyuncu aratmayacak cinsten bir oyunculuk sergiliyor. Politik söylemleri, oyunculukları, müzikleri ve yönetmenliğiyle başarıyı yakalayan pek bir eksik yanı kalmayan bir film ?25th Hour?. Bol göndermeli, insancıl olması da her izleyenin içerisinden dersler çıkarabileceği ve kendinden bir şeyler bulacağı yapısını korumasını sağlıyor. Ayrıca film, son yılların izlenesi filmleri arasında kendisine şimdiden iyi bir yer tutmuş gibi.
çok etkileyici bir film.herkesin izlemesini tavisye ederim..ayrıca çok akıcı..pişman olmayacaksınız..zaten american history x ide daha önceden şzlediyseniz ve beğendiyseniz bunu da kesin izleyin...
Bu filme kötü diyen msjları hayretle okuyorum.Bu film bana göre bi başyapıt edward norton gerçekten harika bi oyunculuk sergilemiş.Gerçekten ödül bile alması lazımdı bu filmde.İzlediğim en güzel filmdir.. 10/10
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.