<b>Halka</b>: VHS Kasetlerin Laneti
Yazar: Atıl AltaşHalka, Japonya'nın Stephen King'i olarak gösterilen Kôji Suzuki'nin romanından uyarlanan, Japon yapımı Hideo Nakata'nın yönettiği Ringu'nun Amerikan versiyonu. Ringu, ilk çıktığı dönemde Blair Cadı'sı sonrası korku filmleri içinde, önemli ve bir o kadar da etkili olmayı başarabilmiş bir yapım olarak değerlendirildi. 1998 yılında Japonlar seriye Ringu 2 ile devam ettiler. Daha sonra bir televizyon dizisi yapıldı ve Manga olarak da piyasaya sunuldu. Japon sinemasının tarihinde en büyük başarılardan biri olarak sayılan Ringu, Güneydoğu Asya'da büyük bir hayran kitlesi yarattı. J-Horror tanımlamasının ortaya çıkmasında önemli bir payı olan film, dünyanın batı kanadında da ilgi görmeye başlayınca, Hollywood'un dikkatini çekmekte gecikmedi. Ringu'da kullanılan teknik ve klişeler hemen hemen gördüğümüz tüm korku filmlerindeki ortak paydada birleşse de; farklılık, bir çekim ve yeni bir korku etkisi ile ortaya çıktı.
Benim tercihim ilk Ringu olsa da; Halka'da, Amerikan korku film tarzına uyarlanmış, al benisi yüksek olan bir mainstream yapım. Hollywood sinemasının, senaryo ve anlatım anlamında belirli bir kısırlık içinde olduğu uzun zamandan beri aşikar. Bu kısırlığı başta Avrupa ve Uzak Doğu sineması ile dölleme calışmaları, bazı zamanlar iyi sonuçlar vermekte, fakat kötü örnekleri de yok değil. (bknz:Solaris)
DreamWorks Stüdyoları tarafindan gerçekleştirilen Halka'nın yönetmenliğini Gore Verbinski üstlenmiş. Daha önce de DreamWorks ile çalışan Verbinski Zor Hedef Fare ve Meksikalı ile kendini göstermişti. Reklam yönetmenligi yaparken çeşitli ödüller de almış bir yönetmen kendisi. Ön ismi ise korku filmi için biçilmis kaftan (Gore). Görüntü yönetimi ise; bir çok ödüle sahip olan, film, reklam ve müzik videoları üzerine çalışan Bajan Bazelli'ye ait. Filmin görüntü efektlerini yapan Charles Gibson da Oscar ödüllü. Özel makyaj uygulamalarının önemli ismi Rick Baker'ın da adını anmak gerekiyor: Altı kez makyaj uygulama dalında Oscar ödülü almış biri ne de olsa. Filmin genel yapısının korunmasında ve estetik anlamda ortaya koydukları başarı, hayli takdir edilesi.
Ringu'daki popüler gençlik film tarzı, başka filmleri anımsatan çeşitliliği, içinde bulundurduğu karakterlerin karışık duygu yapısı, gizemi ve insanın iç güdülerinden biri olan merak kavramını kaynak alması, hem izleyenler tarafından, hem de Hollywood yapımcıları tarafından dikkate değer bulunmuştu. Bunların hepsi Halka'da da bulunmakta. Sinematografik anlamda belirli yönlerden Ringu'dan farklı olsa da; biraz yumuşatılmış, azar azar verilen bir korku teması gözden kaçmamakta. Bu Amerikan izleyicisine göre şekillendirilmiş, katı kurallar ile sınırları çizilmiş, pek değişmez bir korku estetiğini yeniden üretme çabası olarak görülüyor ki, burada beklenilenden iyi sonuç vermekte.
Filmin öyküsü ise halk efsanesi haline gelmiş bir VHS kaset üzerine. Bu kaseti izleyenler yedi gün içinde ölmekteler. Ölüm nedenleri kalp krizi olarak sonuçlanıyor. Kaseti izleyip bu aksiyonun yedi gün sonrasında ölen genç bir kızın teyzesi tarafından da olay araştırılmaya başlanıyor. Kendisi gazeteci olan bu teyze ise Naomi Watts tarafından canlandırılıyor: Mulholland Çıkmazı'ndan da hatırlayabilirsiniz kendisini. Araştırmaları sonucu kendisini de o kaseti izlerken bulan Rachel, kaseti eski kocasına da izletiyor. Kaşla göz arasında, hayli soğukkanlı oğlu da bu kaseti izeyenler kervanına katılıyor. Hikaye dallanıp budaklanırken de, bu kasetin kaynağını bulma calışmalarını izlemekteyiz. Ölüme her gün daha çok yaklaşırken, sorumlu olduğu iki kişinin yaşamlarını da kurtarmaya çalışıyor kahramanımız. Güçlü bir karakter ortaya koyan Watts, bizi de bilinmeyene doğru sürüklüyor.
Halka güzel görünen cesetler vaad etmiyor. Korkudan deforme olmuş, kasları kasılmış, gözleri siyaha çalan kurbanları görmekteyiz. Açıkcası Ringu'daki bu sahnelerin korkutuculuğunu uzunluğu sağlamakta iken, Amerikan versiyonu olan Halka'da bu sahnelerin oldukça kısa tutulduğunu, bazı zamanlar saniyenin yarısında bir sürede sunulduğunu görmekteyiz. Kasedin içinde görülen birbiri ile anlamlandırılması güç görüntüler, Ringu'da daha gerçeküstü ve korkutucu olarak sunulmasına karşın, yenisinde, daha çok ipucu sunan görüntülere dönüşmüş. Bunun nedenleri tartışılır ki, en büyük neden Amerikan seyircisinin pek zeki olmayışına bağlanabilir. Aynı zamanda, kolaya kaçan anlatımlara alışık bir seyirciye box office talebi ile sunulan bir filmin karmaşık olabilme olasılığı pek fazla değil. Bu durumda diyebiliriz ki; Halka, seyircisini korkutmaya çalışırken, film de kendi seyircisinden korkmakta. Dikkatli izlenmesi gereken film, geri sayım mantığında ölüme gidenlerin hikayesi üzerine kurulu. Öldüklerinde neye benzeyecekleri seyirciye ve filmin bazi karakterlerine önceden gösterdiğinden dolayı, ürkütücülüğünü her an koruyabiliyor. Filmin öyküye bağlı pek durağan olmayan ritmi bundan kaynaklanmakta.
Genel anlamda, çoğu evde bulunan markasız boş VHS kasetlerin ürkütücü bir şekilde seyirciye sunumunu görmekteyiz. Telefonun çalmasını korku malzemesi haline getirirken, kullanılan elektronik aygıtlardan gelen ölümü sunmakta film. "İzleme"nin bir ölüm nedeni olarak sunulması da ilgi çekici. Seyirciye film içinde gösterilen bu kaseti izleyenler öldükçe, seyirci de kendini pek rahat hissedemiyor. Çeşitli video estetiği ile ortaya konulan Halka, özel efektleriyle Ringu'dan ayrılmasını biliyor. Ringu'da bulunan çoğu efekt kamera ve lens efektleri üzerine kuruluyken, Halka, daha dijital efektlere ağırlık veriyor, fakat bazı bölümlerde Ringu'daki korkutucu etkiyi yakalayamadığını da belirtmeden geçemeyeceğim.
Korku sinemasında, Post-Ringu olarak düşünülen bu dönem içinde Fear Dot Com'da hemen hemen aynı mantık ile ortaya çıkarak, bu sefer interneti paranoyak korkularımızın öznesi haline getiriyor. Halka, kendine özgü bir estetikle ortaya çıkmasa da, beslendiği kaynağı yeterince incelemiş, korkutucu ve başarılı bir film.