Öncelikle bir Amerikan ikonudur ve dönemimiz filmlerinde dahi bu filme göndermeler yapılır. Orta tempolu, aksiyon ve komedisinin olmamasına takılmazsanız eğlenceli ve ayakları yere basan bir dönem, hatta lise gençliği söz konusuysa her dönemin filmidir. Karakterlerin, mekanın ve fotoğrafların güzelliği, gözünüzü ayırmadan izleme zevki veriyor. "16'ncı doğum günüm" de iki aynı oyuncuyu barındıran yine bir Amerikan ikonu, John Hughes filmidir. Onu da tavsiye ederim. Hepsinden önemlisi aynı derde sahip herkes için seyredilmesi gereken akılda kalıcı filmlerdir.
John Hughes’un yine 80’li yıllarda çektiği bu kült klasik, 5 farklı öğrencinin bir hafta sonu gününde okulun ceza odasında buluşmasını, kişiliklerini keşfetmesini ve yakınlaşmalarını konu alıyor kısaca.
Bu film için epey heyecanlıydım çünkü Hughes’un 80’li yıllarda yaptığı işleri çok severim. Yaptığı her filmin kendine has bir tonu ama aynı zamanda da eğlenceli bir yapısı var doğrusu. The Breakfast Club da onlardan birisi. Hughes’un en farklı ve en ilginç filmi. Ve her ne kadar The Breakfast Club’ı herkes kadar sevmemiş olsam da, yine de başarılı bir film olduğunu düşünüyorum.
The Breakfast Club’ın tamamı tek bir odada geçiyor. Normalde bu kısım, çoğu film için bir dezavantaj olsa da bu film için çok büyük bir avantaj oluyor. Film biraz yavaş başlayıp seyirciye ortamı hazırlıyor, sonra da karakterlerini tanıtmaya başlıyor. Bu kısımdan sonra da filmin içine girmiş oluyorsunuz. Bunun en büyük sebebi de oyunculuklar. Molly Ringwald, Emilio Estevez, Judd Nelson, Ally Sheedy, Anthony Michael Hall’un hayat verdiği farklı karakterler, filme başka bir renk kazandırıyor. Bu ekibin birbirleriyle olan kimyası da oldukça başarılıydı bu arada. Özellikle de sonlara doğru herkesin yere çömelip nasıl buraya geldiklerini anlattıkları sahnede bunu hissedebiliyorsunuz (bu sahnenin tamamen doğaçlama olması da ayrı tabii).
Fakat The Breakfast Club’ın biraz zayıf kaldığı birkaç sahnenin olduğunu düşünüyorum. Mesela bu 5 genç arasında geçen bazı sahnelerin tempoyu düşürmemek adına ufak tekrarlanışı ve sonlara doğru herkesin buraya nasıl geldiklerini anlattıkları dramatik sahneden sonra filmin birdenbire enerjik moda geçmesi gözüme en çok batanlar.
The Breakfast Club harika bir gençlik filmi kısaca. Başarılı karakterleri ve eğlenceli temposuyla sizi izlerken sıkmayacak bir film olmuş. Her ne kadar bu filmin yönetmen Hughes’un Ferris Bueller gibi diğer filmleri arasında o kadar yeniden izlenebilirliği olmasa da, The Breakfast Club’ın görülmeye değeceğini düşünüyorum.
Sakin bir kafayla,kendinizi filme verebileceğiniz bir zaman diliminde oturup glar anlamlı ve üzerine düşülmeyi gerektiriyor tek bir yerde geçen ama sıkmayan ender yapımlardan biri breakfast ğenmek veya beğenmemek göreceli tabi ama aksiyon ve hareket bekleyenlere göre değil zaten ergen gençlerin yaşadıkları bunalımlar,aile baskısı,içinde bulundukları zor şartları göstermesi açısından izlenmeye değer
Farklı ve keyifli bir gençlik filmi.İzlemeden önce sakın günümüz gençlik filmleri gibi eğlence ve komedi kokan bir film beklemeyin,The Breakfast Club ciddi ve sağlam mesajlar üzerine kurulu bir gençlik filmi.Film nerdeyse baştan sona aynı kişilerle tek mekanda geçiyor bu yüzden film genellikle aynı tempoda yani film herkese hitap etmiyor eğer yavaş tempolu ve aynı mekanda geçen filmlere dayanamıyorsanız filmi hiç izlemeyin.Film ilerledikçe insan ister istemez filme ve karakterlerin hikayesine kendisini kaptırıyor çünkü film gerçekten doğal olmuş.Her karakterin kendine has hikayesi olduğu için izlerken nerdeyse hiç sıkılmadım ve film o kadar doğal olmuş ki resmen karakterlerin hikayeleriyle insan özdeşiyor hatta sanki filmdeki karakterler gibi o cezayı almış ve onların hikayesini dinliyormuş gibi geliyor insana ama keşke o hikayeler biraz daha fazla detaylı verilseydi.Her gencin hayatından parçalar olan bir film aslında The Breakfast Club ve gerçekten sağlam mesajlar içeriyor bence özellikle genç neslin izlemesi gereken bir film.Oyunculuklar iyi,müzik seçimleri daha iyi olabilirmiş.Son olarak ben filmi beğendim,farklı ve keyifli bir gençlik filmi izlemek isteyenlere tavsiye ederim. 7/10
80li yılların en iyi gençlik filmlerinden olduğunu düşünüyorum..Birbirinden farklı özelliklerde cezalı 5 öğrencinin, okuldaki diyaloglarını, kendilerini yeniden keşfedişlerini mizahi ve müzikal bir dille anlatıyor film.Dans sahneleri ve müziklere bayıldım..(9/10)
Beni çok derinden etkileyen,özellikle şu kütüphanede oturdukları sahnede geçen dialogları nefis olan,15 yaş üzeri her gencin izlemesi gereken dünyanın en iyi gençlik filmidir !Sahneler,müzikler,oyunculuklar,senaryo kusursuzdur.İzlerken mutlaka filmdeki karakterin birinde kendinizi bulursunuz,çünkü bu öğrenciler aslında biziz !Aileye,okul yönetimine,gençliğe bir armağandır bu film,öyle absürd bel altı gençlik filmlerinden de değildir,muazzamdır.John Huges başyapıtı.10/10
Home Alone gibi eğlenceli ve değerli bir seriyi sinemaya kazandıran John Hughes imzalı en önemli yapıt Kahvaltı kulübü. Eğlenceli film yapımı konusunda ne kadar usta olduğunu bu filmde de rahatlıkla görebiliriz.. Genç oyuncuların etkileyici oyunculuğu ve diyaloglarıyla günümüz gençlik sinemasının fersah fersah önünde olan Kahvaltı Kulübü, mutlaka denenmesi gereken bir fırsat.. Halihazırda yeni çekilen gençlik filmlerinin, acınası halini gördükten sonra keşke hep böyle samimi ve naif filmler çekilebilse diye de iç geçirmiyor değiliz hani...
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.