Hesabım
    Dönüş Yok
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    4,0
    Çok İyi
    Dönüş Yok

    <b>Irreversible</b>: Keşkelere Yer Yok!

    Yazar: Nur Özgenalp

    Gaspar Noé, ikinci uzun metraj filmi Dönüş Yok ile, bir kere daha ölüm ve cinsellik arasındaki bağlantının derinlerine iniyor.

    Arjantin asıllı Fransız Gaspar Noé, ilk filmi Carne'de bir kasabın; zihinsel engelli olduğu anlaşılan kızının sorumluluğuyla yapayalnız kalmasını anlatır. Filmin sinematografisi, kadraja sığmayan kafası kesilmiş insan görüntüleriyle, ani açı değişiklikleriyle, rasgele gelişen sahne çekimleriyle endişe vericidir. Ardından tarzını iyice ortaya koymaya başladığı şiddetli ve karanlık bir film olan ve Carne'den tanıdığımız kasabın hayatını anlatmaya devam ettiği ilk uzun metrajlı filmi Herkese Karşı Tek Başına'yı çeker. Aslında bu film, 50 yaşında işsiz bir kasabın monoloğudur ve işsizliğin yayıldığı 1980 Fransa'sında, bir adamın hızla düşüşünü anlatır. Noé çok tehlikeli bir adamın gitgide kendi içine kapanarak patlamasını, yıkıma uğramasını yavaş yavaş gerilimi yükselterek aktarır.

    Noé'nin diğer filmlerinde de olduğu gibi seyirciyi ensesinden kapıp, zorla çirkin ve rahatsızlık verici bir şeyi izleten kendine özgün yapısı, Dönüş Yok'da da ortaya çıkıyor. Film, giriş jeneriklerine ödül verilseydi , kesinlikle bu ödülü alacak bir açılış yapıyor. Filmin genel anlatım dili (Memento tarzı) burada da görülüyor. Kalp atışlarını andıran, düzensiz, sert, sinir bozucu davul vuruşları eşliğinde yazılar ters, yukarı doğru akıyor ve çarpılıp perdeden dışarı çıkıyor.

    Birkaç dakika içinde kendimizi bir düzine uzun, kesilmemiş ama kesik hareketlerden oluşan planların içinde buluruz. Grafik şiddet sahneleri içeren filmin ilk yarım saati huzursuzluk bir yana fiziksel rahatsızlık vermeye başlar. Kan kırmızı ışıkla aydınlatılmış koridorlarda kamera sürekli bir aşağı bir yukarı düzensizce sallanarak yol alıyor. Seyirciyi rahatsız eden tek şey kamera hareketleri değil, bu yolculuk boyunca seyircinin karşısına çıkan her şeyin kabulü zor. Korkunç bir fırtınaya yakalanmış gibi çalkalandıktan sonra kamera duruyor, hatta bir noktada kitleniyor. Ünlü tecavüz sahnesi, kameranın filmin girişine inat hiç hareket etmeden yaklaşık10 dakika durduğu ilk yer. Noé seyirciyi, Alex'in tecavüzcü adamın eliyle kapattığı ağzından çıkan boğultular eşliğinde, Alex'le aynı seviyede yani yerde yüzüstü durmaya zorluyor. Böylece seyirci de Alex kadar paralize olmuş, zorla olanları izliyor. Kaçış yok!

    Bu ağır sahnelerden sonra film gitgide aydınlanmaya başlıyor. En güzel sahnelerden biri de duvarlardaki Kubrick filmleri posterleriyle Kubrick etkisi onaylanan, hatta Gözü Tamamen Kapalı'yı çağrıştıran, çiftin evde çıplak ve huzurlu bir gün geçirdiği sahne. Büyüleyici ve ilgi çekici olan bu sahnenin sonuna doğru, tüm filmi seyretmeye değecek bir sürpriz bekliyor: 2001 Uzay Macerası'nın posteri hiç bir duvara bu kadar yakışmamıştır...

    Üslupçu yönetmen Noé, Stanley Kubrick dışında David Lynch ve Sam Peckinpah'a da benzetiliyor. Belki de en çok kimsenin seyretmek istemeyeceği bir şeyi; bir de yöntemini takdirle seyrettirmesinden dolayı Louis Bunuel'i anımsattığı söylenebilir.

    Noé'nin işi teknik ve estetik açıdan tutarlı bir şekilde hayret verici. Filmin yapısında bizi en çok etkileyen şey karanlıktan aydınlığa, geriye doğru yapılan yolculuk. Noé, zamanı çevirerek kaderi kabul etmek yerine inkar ediyor. Film son mesajını verirken iyimserliği barındıran bir hiçlik duygusuna varıyor. Başta görülenlerden sonra birçok seyircinin kabul edemeyeceği bir huzuru cesurca sunuyor.

    Noé, öyküsünü geleneksel öykü formunda anlatsaydı, klasik intikam öyküsüne dönüşecekti. Oysa özgün anlatımıyla ve bu anlatımın sağladığı bakış açısıyla başka konulara değiniyor. Böylece Noé, hayvanlaşmış Marcus'un aslında daha önceden uygar bir insan olduğunu göstermeye çalışıyor ve durmak bilmeyen kamera hareketlerinden huzura, doğuşa doğru yol alırken işlevsel bir tarz geliştirmiş oluyor.

    Film aslında rahatsız ederek terapi etmeye çalışıyor. İçinde barındırdığı şiddet öğelerini olur göstermekten çok seyircinin tepki gösterip bunlar hakkında düşünmesini sağlıyor. Bu şekilde seyirciyi şiddeti ve getirebileceklerini düşünmeye, tartmaya itiyor. Farklı yönetmenler de farklı şekilde aynı konuyu anlatabilir, ama bu da Noé'nin tarzı. Film sadece tecavüz ve şiddet sahneleriyle ün yapmış olsa da, seyredenlerin üzerinde bıraktığı etki ile asıl amacına ulaşıyor.

    Hayatta hiçbir şey kesin değil ve insan elindekilerin değerini bilmeli. Ancak böyle doğru seçimleri yapabilir, yoksa geri dönüş yok. Sonradan gelecek keşke'lere yer yok!

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top