Merakla beklediğim filmlerden bir tanesiydi , Bir seri katilin işlediği cinayetleri çözmek için FBI , John'un eşsiz yeteneğinin yardımına ihtiyaç duyar. John'un yeteneği sayesinde FBI katile giderek yaklaşmaktadır. Ancak katil hiçte beklendiği gibi değildir. Canınızı sıkmayacak atmosferi ve konusuyla gerçekten heyecanla izleyeceğiniz bir film. Anthony Hoppkins'i gerçekten karakterin ta kendisiymiş gibi canlandırdığı rolünü izlemek zaten ayrıca bir keyifli
Senaryosu Sean Bailey ve Ted Griffin tarafından yazılan “Solace”, yönetmen koltuğunda Afonso Poyart'ın oturduğu gizem dozu fazlasıyla yüksek bir gerilim...
Hatta vakti zamanında "The Silence of the Lambs" (1991), (başlangıçtaki orijinal senaryosu ile devamı/"sequel to" olması planlanan ve David Fincher tarafından derhal reddedilen) "Se7en" (1995) ve "Kiss the Girls" (1997) gibi filmler çekilmiş olmasaymış "muhteşem" olduğu dahi vurgulanabilirdi...
Olsun...
Gelin biz yine de hikayeye kısa bir giriş yaparak karakterleri tanıttığımız incelememize başlayalım...
FBI ajanları Joe Merriwether ("The Walking Dead" 2016 - 2021 adlı TV dizisinde "Negan" olarak ünlenen Jeffrey Dean Morgan) ve Katherine Cowles (Abbie Cornish), bir türlü çözemedikleri seri cinayetlere, yine hiç bir ize rastlayamadıkları bir yenisinin daha eklenmiş olmasının ardından löseminin pençesine düşen kızı Emma'nın (Autumn Dial) ölümünün sonrasında inzivaya çekilmiş olan Dr. John Clancy'nin (Anthony Hopkins) evinin yolunu tutarlar...
Zira daha önce de güvenlik güçlerine yardımcı olmuş olan John, sezgileri çok güçlü olan bir insandır...
Vardıklarında Katherine otomobilde beklerken Joe eski dostunun kapısını çalmaya tek başına gider...
Gider gitmesine de...
Hayata küserek kendini evine kapatan John, istenen bu yardım teklifini anında geri çevirir...
Derken elinde telefon ve teslim etmek istediği eski cinayet dosyaları ile Katherine'de eve damlar...
Elini sıkmaya tenezzül etmeyen John'un omzuna dokunduğunda da Katherine, John ileride kızının yerine de koyacağı Katherine için pek hoş olmayacak bir şeyler sezinleyerek görür...
Biraz düşündükten sonra fikrini değiştiren John, ertesi sabah Joe ile Katherine'i bularak kendilerine katılır...
İlk iş olarak da üç kafadar, her birinin ensesinde on üç santimlik kesik bulunan kurbanların öldürüldükleri mekanları tek tek gezmeye başlarlar...
Birlikte gittikleri ayaküstü bir atıştırmalık da beraberce sandviçlerini yer ve söyleşirlerken Joe, John'un omzuna dokunduğunda John, Joe için de Katherine'nin başına gelenlere benzer olumsuzluklar hisseder...
John tam netleştiremediği için anlamlandıramadığı bu görüntüler ile kızının başına gelenler arasında gidip gelirken bir cinayet daha işlenir...
Victoria Raymond (Luisa Moraes) öldürülmüştür...
Ve bunun üzerine John'u da yanlarına alan ekip, olay mahalline intikal eder...
Bu kez katil "4-16" ve "Seni çok seviyorum" yazan iki not bırakmıştır...
Şüpheli olarak Victoria'nın kocası David (Kenny Johnson) sorgulanır...
"Spoiler" olmaması adına sorgunun ve katilin bıraktığı o notların ayrıntılarına girmeyeceğiz...
Tek söyleyebileceğimiz, David'in suçsuz olduğudur...
Saat sabahın 7.30'u...
Geceyi yorgun geçiren Joe ile John'un Joe'nun karısı Laura'nın (Marley Shelton) hazırladığı kahvaltıya katılmak amacıyla üç kişilik Merriwether ailesinin evine doğru yola koyulma vakti gelmiştir artık...
O arada kahvaltıda yaptıkları sohbet de John, öldürülen insanların ortak yanlarının ölümcül hastalıklara sahip olmaları olduğunu belirtince Joe'da on iki yaşındaki "Robert Ellis (Austin Huffmaster) sağlıklıydı" der...
En azından, her şey tanrıdan geldiği için ilaçların yararına inanmayan hıristiyan bir ailede büyüyen çocuğun tıbbi geçmişinin mevcut olmaması nedeniyle bu konuda somut bir veriye sahip değillerdir...
Joe'nun bu iddiasının olumlu veya olumsuz bir teyidi için Katherine ve John, Bay (Xander Berkeley) ve Bayan Ellis'in (Sharon Lawrence) ziyaretine giderler...
Robert'ın annesi oğlunun ölümünün "kader" olduğunu savunmakta olup yatmakta olduğu mezardan çıkartılarak yapılacak bir otopsiye izin vermeyeceklerini söyler...
Ama John tatlı diliyle acılı aileyi ikna eder...
Ne mi olur?
Elbette beyincikte gizli kalmış ölümcül bir tümör bulunur...
Yani Robert'da seri cinayet kurbanıdır...
Adli tıp da bir faks mesajı alan John Joe'ya, "Katil her zaman bir adım önümüzde ve biz, onun yapmasını istediği şeyleri yapıyoruz" diyerek işi bıraktığını açıklayarak uzaklaşır...
Fakat hemen pes etmeyen Katherine, John'un peşini bırakmaz...
Dakika 41...
Farkındaysanız şu ana kadar filmin ana karakterlerinden Charles Ambrose'dan (Colin Farrell) hiç söz etmedik...
Ancak meraklanmayın...
Çok değil birazdan o da devreye girecek ve sürprizlerle dolu final bölümü başlayacak...
Şimdi diyebilirsiniz ki, ne yani bu film izlenilmez mi?
Eğer oyuncu kadrosuyla orantılı büyük beklentileriniz yoksa neden olmasın...
Filmin anlatmak istediği konu; genel konunun yanında o kadar farklı ki sonunda ağzınız açık bir süre kalabilirsiniz. Film hakkında yapılacak her yorumun spoiler olacağını düşünüyorum ki uzun zamandır böyle bir film izlememiştim. Çok orijinal ve çok ince detayları olan bu filmi mutlaka izlemenizi düşünüyorum.
Başta çok ilgi çekici insanda merak uyandıran klişe polisiye film olarak devam ederken bir anda U dönüşü yapıp fantastiğe dönen bi film olmuş. Ben suç polisiye filmlerine fantastik ögeler katmanın saçma olduğunu buluyorum ama yinede ortalama bi filmdi.
Beklentimin çok yüksek olduğu bir filmdi. Colin Farrell gibi başarılı bir oyuncu ve Anthony Hopkins gibi bir efsanenin oynadığı bu filmi heyecanla izlemeyi bekliyordum. Ve nihayet izledim. Şu anda kendime bir soru soruyorum, acaba ben mi beklentimi çok yüksek tuttum yoksa film mi gerçekten vasattı ?
Nicolas Cage'in Next filmini birçoğunuz izlemişsinizdir. O filme yakın, hatta benzer bir film sizleri bekliyor. Yalnız bu film ona göre ağır ve baya sıkıcı. Hikaye olarak enteresan başlayan hatta beni daha da heyecanlandıran film, ilerleyen bölümlerde heyecanını tamamen kaybetti. Kader ve ötesi gibi konulara girip, altından kalkamamış bir yapım. Bir sürü cevapsız soru ve anlamsız sahnelerle sizi baş başa bırakıyor. Bitince de öyle güzel bir tat vermiyor. Ortalamanın altında, Anthony Hopkins gibi bir oyuncuya yakıştıramadığım bir film oldu.
Ben sevmedim ama sevenler çok olacaktır. Konusu itibari ile ilginizi çekebilir ama harikalar beklemeyin derim. Oyunculara ve oyunculuklarına en ufak lafım yok. Hepsi başarılıydı ama film..? İyi seyirler... 4.8/10
Müthiş bir film müthiş kurgu harika oyuncular ve oyunculuk mutlaka izlenmeli bu filmi vizyonda iken kaçırmayın uzun zamandır bu kadar güzel film izlememiştim
Bence güzeldi. Konu güzel görsellik güzel. Ama öngörü gücü olan bir katil var ve hiç supriz yok. Belki kurgu basit kalmış diyebiliriz ama hiç bir hata yoktu filmde. İzlemeye değer. Özellikle bu tarz mistizm ile cinayetleri beraberinde işleyen filmlerin başarısı düşük oluyor hep zaten.
Filme, Anthony Hopkins için gittim, kesinlikle onun filmlerini izledikten sonra bu film kötü olmuş diyebileceğim bir film ile karşılaşmadığım için.
Bu filmde de bana göre rolünü başarıyla sergilemiş ve alkışı hak ediyor. Colin Farrell'de filme renk katmış, belki biraz daha fazla görme şansımız olsaydı daha iyi olurdu diye düşünüyorum.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.