Mahsun Kırmızıgül’le açıköğretim dersine hoşgeldiniz.Eğitici-Öğretici bir film yapma işine soyunan vatan evladı modunda mahalleli bir kardeşimiz olan müzisyen Mahsun Kırmızıgül’ün bu ilk filminden zihnim apaydınlık olup çıktım.Bukadar bilgi bünyeye zarar ama nedense biz bu öğretilenlerin hepsini biliyoruz.Her üç kişiden beşinin şair olduğu memleketimde hala bu kadar basit cümlelerin insanları tavladığını görmek üzüyor insanı.'Önyargıyı parçalamak atomu parçalamaktan zor'dur demiş Einstein.Fragmanını görene kadar ruhumun görmediği bir filmdi.Anlam veremedim.Dedim yine kesintisiz duygu sömürüsüne bilet koçanı dayanmayacak.Kadrosuda bir yığın insanı sinemaya toplamaya değecek kadar harika.Önyargımı yıktım ve izledim.İşin ilginci şu ki ;fragman filmin iyi olabileceğini düşündürdü banada, insanlarada...Filmde konu namına hem birşey yok, hem de çok şey var:Huzurevinde yaşam, Anadolu ne güzel ne şahane bir yerdir keza Tuz Gölü Güneydoğu Anadolu’da aile anlayışı...Ama tüm bunları bir araya getirdiğimiz zaman ortaya bir film çıkmıyor, bir skeçler toplamı çıkıyor.Ne bileyim cirit belgeseli çek,Dicle belgeseli çek,huzurevi belgeseli çek ama bunların hepsini biraraya getirip film çekme...Bütün replikler öylesine tiyatral ki, seyirci olarak filmin başından sonuna kadar mesaj almaktan otomatik portakal daki alex in haline gelip'Bundan sonra söz büyüklerime saygıda kusur etmiyeceğim' hissi kaplıyor insanı.Olayların hepsi 3.sayfa haberlerinde karşılaşabileceğimiz türden.Bir vicdan muhasebesi,bir duygu seli,bir stv dizisi maneviyatı esip gidiyor.Yönetmen ve ekibi 'Dur şunu da koyalım,dur şurdan yüklenelim,burası çok iyi ağlatır'diye derin derin düşünmüşler gibi geldi bana...