Senaryosunu, Robert E. Sherwood ve Joan Harrison’ın, Philip MacDonald ile Michael Hogan’ın, Daphne du Maurier’in aynı isimli romanından (1938) yaptıkları uyarlamayı esas alarak yazdıkları “Rebecca”; büyük usta Alfred Hitchcock’un yönetmen koltuğunda oturduğu ve o yıllardaki en önemli ABD'li yapımcılardan biri olan "David O. Selznick" markası ile jürinin önüne "itelenerek" 2 Academy ödüllünü birden kazanan “nefes kesici” enfes bir sinema klasiği…
“Rebecca” (2020) için yazdığımız yorumda, final hariç ilk iki bölümün, yani “tanışma” ve “Manderley”in hikâyelerini çok kapsamlı bir biçimde işlemiş olduğumuz için “siyah – beyaz” olarak çekilmiş olan bu film ile Ben Wheatley’in filminin kurgusu arasındaki farklılıkları göstermeye çalışacağız sadece…
Hitchcock’un filmi de, adı bile olmayan müstakbel Bayan “ikinci” de Winter’ın (Joan Fontaine) rüyasında, gizemli ve sessiz Manderley’e yeniden yolculuğu ile başlar…
Ancak burada, filmin sonunda yaşanacaklara dair “spoiler” de verircesine, o daracık araba yolu ile binaların hali çok da iç açıcı değildir…
Öyle ki, gündüzünü bilemeyiz ama geceleri oralara gitmek için bayağı sağlam sinirlere sahip olmak gerektiği de apaçık ortadadır…
George Fortescue Maximilian “Maxim” de Winter (Laurence Olivier) ile müstakbel Bayan ikinci de Winter’ın tesadüfen ilk kez karşılaştıkları sahnede oldukça ilginç ve değişiktir…
Bayan ikinci de Winter, denize hâkim bir uçurumun kenarında duran ve intihar etmek üzere olduğunu zannettiği Maxim’i biraz sert bir ses tonu ile “Hayır, hayır!” diyerek uyarır…
İkilinin Monte Carlo tesadüfleri de, bu kez Bayan Edith Van Hopper’ın (Florence Bates) yemek organizasyonu değil bir kahve ikramıdır…
Üstelik bu kez, “tırnaklarını yeme” diyebilecek kadar “babacan” bir görüntü de sergilemekte olan Maxim karakteri ile Bayan ikinci de Winter arasındaki yaş farkı, yine 18 – 19’u yakalayamasa da en azından 10 olmuştur…
Ve bu filmde Bayan ikinci de Winter, bekârlık soyadı Hildret olan Rebecca’nın denizde boğularak öldüğünü, Manderley’de değil Bayan Edith Van Hopper’ın yaptığı bir gevezelik esnasında henüz Monte Carlo’dayken öğreniverir…
Tabii bu filmde, yıldırım aşkı ile kendisine tutulan Maxim’in, buluşmak üzere Bayan ikinci de Winter’a peş peşe gönderdiği “yazılı mesajlar” koleksiyonu da yoktur…
Bayan Van Hopper, New York’a dönmeye karar verdiğinde, Wheatley’in filminin aksine Bayan ikinci de Winter, doğrudan Maxim’in kapısına dayanmak yerine ilk önce telefonla odasını arayacaktır
Derken, 2020 tarihli filmde hiç bulunmayan sahneler ile işler yoluna konularak “MAIRIE Salle Des Mariages” denilen küçük bir yerde evlenilir ve balayına da gidilir…
Manderley’de de, özel hizmetçi Clarise gitmiş yerine Alice gelmiştir…
Maxim’in kız kardeşi Beatrice (Gladys Cooper) ve kocası Giles (Nigel Bruce) yine vardır ama “illa da Rebecca” diye tutturan büyük anne bu kez mevcut değildir…
Aynen “balayı günlerinin filmlerini” izledikleri sahnelerin Wheatley’inkinde bulunmaması gibi…
Rebecca’nın odasında, dikkatsizlik sonucunda istemeden kırdığı değerli bir porselenin itirafı ile Wheatley’in filminde Bayan ikinci de Winter’ın giydiği “pazen entari”, bu filmde giydiği o dönemin klasiği gündeliklerden son derece alakasızdır…
Rebecca’nın kuzeni Jack Favell (George Sanders), bu filmde de vardır…
Ancak Bayan ikinci de Winter ile birlikte ata binmezler…
Kıyafet balosunda, Maxim’in sinirlerini hoplatan kostümün önerisi de bu kez, Bayan ikinci de Winter’a aracı kullanılmadan doğrudan baş düşmanı Bayan Danvers’dan gelir…
Ki, emin olun iki filmdeki, balonun başlangıç ve Bayan ikinci de Winter’ın bu baloya katılış anları ile halleri de kesinlikle aynı değildir…
Elbette, Rebecca’nın ölümünü de içeren final de, tamamen “kendine özgüdür” her iki filmde de…
Bir anlamda dememiz o ki, Wheatley yeniden yorumlamış Daphne du Maurier’in romanını…
Hani, iyi de etmiş…
Belki, yine klasik bir laf olacak ancak diğer yorumlarımızda olduğu gibi “spoiler vermeden” yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu son derece özgün satırlar, filme ilişkin aydınlatıcı tespitler toplamımız olsun…
Sinema sanatına yaraşır; bir başka kapsamlı yorumda yeniden buluşmak üzere kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 3,5 verdiğimiz bu film için önerimiz de, olumsuz puan ve yorumlara aldırmadan “muhakkak bir şans da siz verin” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler,
Son iki not:
1. Yorumumuzun tutarlı bir bütünlük içinde anlaşılması adına “Rebecca” (2020) için karaladıklarımız ile birlikte okunması gerekmektedir...
2. Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 25 Ekim 2020 günü saat 02.09’da yazılarak paylaşılmıştır...