orum yapacağım ama inanın hakkını veremem. Tabi siz sadece bir film yorumu bekliyorsunuz, hoş artık bu filmin yorumu da olmaz ya, bu filmi sadece bir film gibi yorumlayamayız. Zaten normalde bu filmi tek film gibi de yorumlayamayız. Çünkü toplam 3 filmden oluşan, kesilen sahnelerle beraber yaklaşık 12 saatlik filmden bahsediyoruz, yani normal bir olaydan bahsetmiyoruz, sadece bir sinema filminden bahsetmiyoruz. Elde kamera, senaryo, oyuncular, mekan ve müzik değil sadece. Burada bir tarih var, sanat var. Kitaplar var. Kitapların yazılırken geçen süreç var. Kitapların filme dönüşürken geçen süreç var. Ve bu eserlerin sanata dönüşme aşaması var. Ki bence sanat en iyi tabiriyle onu algılayanla bütünleşmesi bir bağ yaratması.
Hobbitle başlayıp bitirdim tekrar seriyi. Yine buruk içim. Son izlediğimde de buruktu içim. Bu film çocukluğumu, hayallerimi, hayal kırıklıklarımı, olmayanları, gidenleri anlatıyor bana aynı zamanda. Düşünün, 12-13 yaşında çocuksunuz. Kuzeniniz ki kendisi abiniz gibi, diyor ki Tayyar bir film var mutlaka izlemeliyiz. İzliyorsun ve bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmuyor. Her aralığa iz bırakıyor, her kışa bir selam gönderiyor, sadece o ana değil, o anki sana. Velhasıl kuzenimle artık konuşmuyoruz da.
Bir de şu var mesela. Bir kadını çok seviyorsunuz, onunla bu filmi tekrar izlemek istiyorsunuz. Normalde bugün bu seri bittiğinde tek izliyorum olmayacaktım, arzum, hayalim buydu. Olmadı...
Her erkek Arwen'e aşık olmuştur mesela, ben Éowyn'e aşıktım. Aragorn siz neden korkarsınız diye sorduğunda diyor ya, "büyük işler başarma isteği hatırdan ve gönülden silininceye kadar parmaklıklar arkasında kalmaktan". Ayrıca ben savaşan kadın seviyorum sanırım :) Ve benim kahramanım filmde Samwise Gamgee'dir. Yüzüğü taşıyanı taşımak da çok büyük marifettir.
Velhasıl bu seriyi tekrar bitirdim Orta Dünya'nın hür insanları. Yine bir buruklukla