Büyük Firar (İngilizce: The Great Escape) , 1963 yapımı bir ABD filmi.İmdb internet sitesi en iyi 250 film sıralamasında 99.sıradadır.Paul Brickhillın aynı adlı kitabından James Clavell tarafından senaryosu yazılmıştır.Senaryo ve kitap yaşanmış bir olaydan esinlenerek yazılmış ve film bu kaçışta ölen 50 subaya adanmıştır. 1964 yılı Oscar ödülüne en iyi film düzenleme dalında aday olsa da kazanamamıştır.Ama Moskova Uluslararası Film Festivalinde başrol oyuncusu Steve McQueene en iyi erkek oyuncu ödülünü getirmiştir.Sinema tarihinin en iyi savaş filmlerinden biri olarak kabul edilir.Film 2.Dünya Savaşında Naziler tarafından tutuklanan Müttefik subaylarının tutuklu olduğu kamptan kaçışlarını anlatır.Subaylar uzun çalışmalar sonucunda kamptan bir tünel kazarak kaçmayı başarırlar.Ama Alman SS Polisleri peşlerini bırakmaz.Sonucunda hepsi Almanya ve İsviçrede değişik zaman ve şekillerde yakalanırlar.Yakalanan subayların ellisi kampa dönüş yolunda Nazi askerleri tarafından öldürülür.ve efsane oyuncu hakkında özel bilgiler vericem sizlereDoğumundaki adı Terence Steven McQueen dir. McQueen doğduktan hemen sonra onları terkeden babasını hiç tanımamıştır. Annesi de onu küçük yaşlarında terkedince, Missourideki amcası tarafından büyütülmüştür. 12 yaşında tekrar annesiyle buluşmuş ve Los Angelese taşınmışlardır. Ancak 14 yaşına geldiğinde annesi onu Chino Hillsde asi çocukların gönderildiği bir tür islah evine yollamıştır. Chinoyu terkettikten sonra 1947-1950 arasında ABD deniz kuvetlerine katılmıştır. 1952de oyunculuk dersleri almaya başlayan McQueen, 1955de ilk filmi A Hatful of Rain ile kamera karşısına geçmiştir.1950lerin ortalarındaki pekçok canlı ve önceden kaydedilmiş tv görüntülerinden sonra McQueen, western stilindeki seri film Wanted: Alive (Aranıyor: Ölü Ya da Diri) ile düzenli bir iş sahibi olmuştu. Zamanın diğer tipik western tv dizilerine göre farklı bir içeriğe sahipti. The Magnificent Seven [değiştir]McQueen, 1953de Girl on the Run, 1956da da Somebody Up There Likes Me filmlerinde küçük rollerde oynadı. İlk başrol oyunculuğu ise 1958deki korku filmi The Blob ile geldi. 1959daki Never So Few filminde Frank Sinatranın, Sammy Davis, Jr. ile tartışması üzerine Davisin yerini aldı. 1960da John Sturgesın yönettiği The Magnificent Seven filminde Yul Brynner, Robert Vaughn, Charles Bronson, ve James Coburn ile birlikte oynadı ve bu film onun ilk büyük çıkışı oldu. The Great Escape [değiştir]Steve McQueenin bir sonraki önemli filmi 1963de çevirdiği The Great Escape (Büyük Kaçış) dir. Bronson ve Coburn bu filmde de rol almışlardır. Film, II. Dünya Savaşı sırasında bir esir kampından toplu kaçışı konu almaktadır. Steve McQueen bir sahnede motorsikletle müthiş bir atlayış yapar. Aslında atlayışı yapan, uzaktan McQueene oldukça benzeyen, bir diğer motorsiklet meraklısı arkadaşı Bud Ekinsdir. Ancak seyirci bu gerçeği yıllar sonra öğrenecektir. Bullitt ve sonraki filmler [değiştir]Bir diğer başarılı film de 1968de oynadığı Bullitt dir. San Francisco caddelerinde benzeri görülmemiş araba yarışı sahneleriyle seyirciyi oldukça etkileyen bu filmde de tehlikeli sahneleri Bud Ekinsle paylaşırlar. Bu filmden önce 1966da oynadığı The Sand Pebbles deki rolü ile Akademi Ödülüne aday gösterilir. McQueen 1973de Kelebek (Papillon), 1971de Le Mans, ve 1972de The Getaway de oynar. Fiziksel Görünümü [değiştir]Steve McQueen Amerikan Sinemasının renkli kişilerinden biriydi. Zayıf , fit vücudu ,sarışın , mavi gözlü ve yakışıklı , karizmatik bir adamdı. Sporcu oluşu , araba yarışlarına merakı ve yarışması , aynı zamanda motorsikletlere merakı ve yarışması , ağırlık kaldırıp günlük koşması , onun sporcu kimliğini , ve vücudunun daima dinç ve dinamik kalmasını sağlayan etkenler olmuştur. Kariyeri [değiştir]1953 Senesinde il sinema filminde oynar. 31 Tane sinema filmi çevirmiştir. 1953 ile 1980 seneleri arasında filmografisini kapsar. 1960 senesinde, Yönetmen John Sturgesin iyi oluşturduğu ve yaptığı sağlam film ile , Yulk Bryner , Eli Walach , Charles Branson , James Coburn , Val Avery gibi yıldız isimlerle çalışmıştı ve bu filmde Brynerin yardımcısı 2. adamı oynamıştır. 1 Sene öncesinde ise yine John Sturges tarafından çevrilen Never So Frw adlı filmde Frank Sinatra , Gina Lollobiridigia , Charles Branso gibi yıldız isimlerle oynamıştır. 1962 senesinde , iyi bir Yönnetmen olan Don Siegelin savaş filmi Hell Is For Hereos adlı filmide yine James Coburn ile oynamıştır. 1963 senesinde , yine John Sturgesin katkılarıyla , James Garner ve Richard Attenborough ile birlikte Ünlü film The Great Espacede başarıyla oynamıştır.1963 ve 1965 senelerinde , Yönetmen Robert Mulliganın iki dram filminde oynamıştır. Bu filmlerin bir tanesinde güzel oyuncu Nathalie Wood , diğerinde de güzel oyuncu Lee Ramick ile başrol oynamıştır. 1965 Senesinde , Ünlü Yönetmen Norman Jewisonun The Cincinnati Kid filminde , bir kumarbaz gençi canlandırmış ve ona dev isimler Karl Malden ile bir başka dev Edward G Robinson eşlik etmişlerdi. Karl Malden , onun kâğıt dağıtan arkadaşı , Robinson ise en iyi ve ünlü kumarbaz ihtiyarı canlandırıyordu. Gerçekten çok iyi bir filmdir. 1 Sene sonra Karl Malden ile yine birlikte oynadı ve bir Western filmi olan Neveda Smith de oynamıştır.1966 Senesinde Ünlü Yönetmen Robert Wiseın The Sand Pebbles filminde oynamış ve bu filmindeki başarılı rolü ve göstermiş olduğu iyi performanstan ötürü Oscara aday olmuştur. 1968 senesinde iki sağlam film projesinde görev almıştır. The Thomas Crown Affair filminde güzel oyuncu Faye Dunaway ile başrolleri paylaşmış , yine aynı sene bir başka iyi filmi olan Peter Yatesin Bullitt filmide güzel oyuncu Jacquiline Bisset ile başrolleri paylaşmış ve bu da çok iyi bir film olmuştur. 1973 senesinde ise Franklin J. Schaffnerın önemli filmi Kelebek de Dustin Hoffman ile en önemli rollerinden birini oynamıştır ve bu film çok tutmuştur. Kariyerinin son filmi ise ölmeden 1980 senesinde Hunter adlı yapıt olmuş ve bu filmde eleştirmenler , hala dinmaik ve çevik bir şekilde koştuğunu , Mcqueennin çok iyi bir perofrmans sergilediğini söylemişlerdir. Kişisel yaşamı [değiştir]McQueen dünyanın en yüksek ücret ödenen aktörlerinden biriydi. 1974de, eski arkadaşı ve rakibi Paul Newman ile birlikte başrolü paylaştıkları The Towering Inferno filmini çevirdikten sonra 1978deki An Enemy of the Peoplea kadar sinemaya ara verdi. Evlilikleri [değiştir]2 Kasım 1956da oyuncu Neile Adams ile evlendi (1972de boşandılar). Bu evlilikten bir kızları (Terry, (d. 5 Haziran 1959), 9 Mart 1998de hemokromatisis hastalığından öldü) ve bir oğulları (Chad (d. 28 Aralık 1960) oldu.31 Ağustos 1973te Getaway filmindeki rol arkadaşı Ali MacGraw ile evlendi. MacGraw, McQueen ile evlenmek için film yapımcısı kocası Robert Evansı terketti. Çift 1978de boşandı.Üçüncü eşi bir manken olan Barbara Minty idi. 16 Ocak 1980de evlendiler. Tutuklanması [değiştir]1972de Anchorage-Alaskada alkollü araç kullanmaktan tutuklandı ve kefaleti ödemedi. Ölümü [değiştir]McQueen 7 Kasım 1980de 50 yaşındayken, kanser ameliyatından sonra geçirdiği kalp krizi sonucu Juárez-Mexicoda öldü. Asbeste maruz kalmaktan oluşan nadir bir akciğer kanseri türü olan mezoteliomaya yakalanmış ve alternatif tedavi görmek için Mexicoya gelmişti. Asbeste, yarış arabalarını kullanırken giydiği ve yanmaya dayanıklı olması için asbestten imal edilen giysiler dolayısıyla mı bu kadar yoğun olarak maruz kaldığı açıklık kazanmamıştır. ABDde Gıda ve İlaç Bakanlığınca onaylanmayan ve Mexicoda bulunan 'doğal' anti-kanser ilaçlarıyla yapacağı olağandışı bu tedavi için Meksikaya gidişi tartışmalıdır. Kişisel bilgiler [değiştir]McQueen haftanın her günü, günde ikişer saat olmak üzere, ağırlık kaldırma ve beş mil koşma gibi egzersizler yapardı. Ancak, marihuana ve kokain kullandığı da bilinirdi ve çağının diğer oyuncuları gibi o da bir sigara tiryakisiydi.9 Ağustos 1969 günü, planlandığı üzere aktris Sharon Tatei görmeye gitmek yerine başka bir randevuya gitmeseydi, diğer beş kişiyle birlikte o da Charles Manson taraftarlarınca öldürülmüş olacaktı. Ölümün bu kadar yakınından geçtiği o günden sonra silah taşımaya başladı.Film çekiminin yapıldığı stüdyolardan, elektrikli traş makineleri, jean pantolonlar vs gibi bedava şeyler istemesiyle ünlüydü. Daha sonra öğrenildi ki bu tür şeyleri, kendisinin de çocukluğunda kaldığı islah evindeki gençlere hediye ediyordu.Chuck Norris, McQueenin oğluna karate öğretmiş, McQueen de daha sonra Norrisi oyunculuk derslerine katılması için ikna etmiştir.