Ruhunu Arayan FilmBazı filmler vardır, neden ile niçinlerin bir potada eritilmesi ile doğasından kopar ve savrulur. Amacı nedir ve getirisi ne olacaktır, ne bilinir ne de buna sağlıklı bir cevap buluna bilinir. İşte böyle filmler anlamla olan ince köprünün bağlarından kurtularak tek atışlık bir mermiye dönüşür ve sonrası kulakta çınlayan ses öbeği olarak kalır ama izi öyle kolay kolay çıkmaz, lakin karar verilemez; iyi mi yapıldı vücuda getirilmekle yoksa pişman mı edilecek izleyici filmi izlemekle. Gibi sorulara boğulmaya meyleder ve bu uzayıp gider. Anlaşılacağı şudur ki; böyle filmler ikilemi de beraberinde getirirler. Seçim artık kişiye kalmıştır ve iyi yada kötü yaftası artık izleyicinin vereceği bir karardır.Kuzey Afrika doğumlu ve 70'li yılların kültleşmiş phantasm'nin yaratıcısı Don Coscarelli'nin, Joe R. Lansdale'nin kısa hikayesinden uyarladığı 2002 yapımı son filmi ?Bubba Ho-Tep?, yukarıda nitelediğim filmlere gayet güzel bir örnek olarak endamını perdeden izleyiciye sunacaktır. Gerçi bizde, 4 yıllık bir gecikme ile nihayetinde sinema severlerle buluşacak olması ayrı bir mevzudur, lakin pekte bir şey kaybedilmediği yahut kazanılmayacağı da bariz bir durumdur ve yakında böyle olup olamadığı anlaşılacaktır. Filmin başrollerinde endamını sergileyen ismin; unutulmaz kült film ?evil dead? serisinin şeytanlar ile ormanın derinliklerinde kanlı bir mücadeleye tutulan ?ash? karakterine hayat veren kişi ?Bruce Campbell? olması, ayrı bir güzellik olarak yüzümüzde tebessüme meyletmekte ve sinema tarihine ?evil dead? gibi bir filmi armağan eden kişiyi izlemek hiç kuşkusuz, hoş bir duygu olarak içimize yer edecektir. Adından da anlaşılacağı gibi filmimiz; Mısır'dan kopuk gelen yahut da çalınıp kaçırılan bir mumyanın estirdiği, tarifsiz terörle çevrelenmekte ve bu terör öyle basite indirgenemeyecek gülüşlere bizi meyletmektedir. Açılışta sunulan ve filmin geneline yayılan rock'ın roll enstantaneleri kulağa hoş gelmekte ve bir bakına filmin nadir teselli kaynaklarından biri olarak yer etmektedir. Bir huzur evinde şekillenmektedir filmimiz ve başından sonuna kadarda mekanımız orasıdır. İki kahramanımız vardır bu huzur evinde; biri, kimseye inandıramasa da ?elvis'tir tüm somutluğuyla, lakin ?sebastian half? olmuştur geçmiş yaşantısında, diğeri ise kendisinin amerikan başkanı ?john f. kennedy? olduğunu iddia etmektedir. Derken ardı sıra yaşlı sakinler ölmeye başlar ve bundan sonrası için koltuklara yapışarak izleyeceğimiz; bu iki huzur evi sakininin ?kovboyumsu mumyaya? karşı girişecekleri emsalsiz mücadelenin startı verilir.Karakterlerimizden ilgiye en fazla mashar olan ?elvis presley? yani ?sebastian haff?, kendinden kaçan aslında sadece kendinden değil, hayattan ve kişiliğinden sıyrılmayı arzulayıp, yarattığı paralel dünyada somut bir yansımasını benliğine kazıyarak tüm dertlerinden sıyrılmayı amaçlayan, yaşamın yükü altında ezilmiş rock'ın ilahıdır. Bu yük belki de elindeki en büyük kazanım olan erkekliğini ona kaybettirmiştir. Sadece bununla da kalmamış; aynı zamanda kenara itilmiş ve yararsız bir obje olarak onu amaçsız kılmıştır. Hayatını, kurduğu yalanlar üzerine inşa ederek bir süre sonra kendide bu yalanlara inanmış ve neticede; gerçekliğin soğuk yüzü ile karşılaşarak pişmanlığa bürünen görünümün açığa çıkmasına yol vermiştir. Tam bu sırada kaldığı huzur evinde garip şeyler olmaya başlamıştır. Bu olaylar onun, kendini ?kennedy? sanan ?jack? ile tanışmasına vesile olmuştur. bu ikili; sırlarla örülü huzur evine ve içindekilere musallat olan, bilinmeyen varlığın izini sürmeye başlayarak, ardı sıra gerçeklerin üstünü örten gizleri aydınlatmaya başlayacaklar, bunu yaparken de; filmin bir yerden sonra zemin kaybederek ve inandırıcılıktan uzaklaşarak batışına sebep olacaklardır.Bu batış belki de; hikayenin mantık ile bağdaşmazlığından kaynaklanmaktadır. Nerden nereye gibi soruların çokça dillendirileceği; bir ?mumyanın? ?doğu texas'a gelişi ve bu gelişin gerçekçi bir izaha büründürülmesi çabaları, boşa kürek çekilme ile neticelenecek ve sonu, donuk bakışlara evrilecek seyirliğe dönüşecektir. Film kesinlikle bir korku değildir, gerilim ise anlık karşılaşmaya bağlı müziğin ritim derecesinin artması ile açığa çıkarılmaya çalışılmıştır. Zaten film, komedi-korku olarak nitelense de komedi eksenine daha fazla kaymakta, içine serpiştirilen diyaloglarla da azda olsa başarılmaktadır. Vasatın altında bir film değildir ama üstünde de değildir, genel görünüm olarak ortalarda seyretmektedir. Oyunculuk içinse söylenecek söz; ?bruce campbell'in hakkını teslim etmek ile paralel olacaktır. Gerçi artık yaşlanmış olsa da ve ?evil dead? teki suretinden eser kalmasa da, saygı babında bunu göstermek gereklidir, kanımca.Farklı konusu, bu konunun dönüp dolaşıp ?elvis presley? ile bağlantılandırılması, daha da ilginci rock ilahının aslında ölmediğinin, sadece farklı bir görünüme büründüğünün dillendirilmesi ile akabinde ansızın ortaya çıkan bir mumya azmanının ruh avına çıkması, bir bakıma eğlenceli nitelenebilecek bir yapıyı karşımıza çıkarmakta ama bir bakıma da çokta değer payesi biçilmesi ve ciddiye alınmasını sağlamamaktadır. Yine de sonuçta beğenmek ve beğenmemek gibi göreceli bir kavrama izleyici karar verecektir. Tabi fazla bir beklenti ile seyredilmesi, tarafımca tavsiye olunmamaktadır.---- Bubba Ho-Tep----