Hesabım
    Hulk
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Hulk

    <b>Hulk</b>: Devlerin Aşkı Büyük Olur

    Yazar: Orkan Şancı

    Bazı yönetmenler vardır, filmlerinde hep aynı ışık ayarlarını, aynı açıları, aynı geçişleri kullanmaya bayılırlar. Biçimsel tercihleriyle öyküye hareket, seyirciye de keyif verebilen yönetmenler kendi tarzlarını yaratırlar. Diğer bir yönetmen türü daha vardır. Onların öyle çok ısrar ettikleri teknik takıntıları yoktur, onlar için öykü o kadar önemlidir ki kafalarını sadece öyküyü zenginleştirme ve etkileyici biçimde seyirciye aktarma üzerinde çalıştırırlar. Onlar her projeye uyum sağlar ve o proje için doğru tercihleri keşfederler.

    Ama ikinci tür yönetmenler ancak birkaç on yılda bir ortaya çıkar. Bu, onları ilk tür yönetmenlerden daha üstün yapmaz. Sadece çok az yönetmen, kendi tarzından çok öyküye hizmet etmek gibi mütevazı olan yolu seçebilir ve çok azı bunda başarılı olabilir.

    İkinci türe giren isimlerden Ang Lee gibi bir yönetmenin hiçbir filmi diğerine benzemez. Şöyle bir sayalım: Sense and Sensebility, Buz Fırtınası, Kaplan ve Ejderha ve son olarak yeşil dev Hulk. Tür olarak neredeyse tamamı birbirinden farklı olan bu filmlere imza atan Lee, sadece ne kadar cesur olduğunu ortaya koymuyor, iş sanat yapmaya geldiğinde hiç de mütevazı davranmadığını cümle aleme gösteriyor...

    Hulk gibi dev bütçeli bir projeyi Ang Lee'ye teslim etmeyi tercih eden stüdyo yapımcılarını tebrik etmek gerek. Bizzat devreye girdiği oyuncu seçiminden aksiyon sahnelerindeki tercihlerine, çizgi-roman estetiğini Sam Raimi (Örümcek Adam)'yi ağlatacak kadar başarıyla beyaz perdeye yansıtışından, hemen her filminde olduğu gibi başarılı müzik kullanımına kadar Ang Lee, hayranlık uyandırıyor, göz kamaştırıyor.

    Yine gündüz vakti uyuşturucu almış halde otomobil kullanırken Ang Lee'ye yakalanan Nick Nolte, kötü adamı ne kadar iyi oynayabildiğini bir kez daha hatırlatıyor ve "hayattayım" diyor. Bruce Banner rolü için Eric Bana gibi yüzü çok bilinmeyen birini seçmek çok yerinde. "Yeşil bir aktör"ün karşısına büyüleyici yeşil gözleriyle Jennifer Connolly'yi koymak da iyi fikir.

    Lee, süper kahramanları konu alan çizgi roman türü için bile fazlasıyla uçuk sayılabilecek Hulk karakterini ele alırken, ikinci türe giren yönetmenlere yakışır şekilde, ana karakterin psikolojisini, çocukluk dönemindeki travmayı öne çıkarmış. Bruce'un çocukluğunun geçtiği evin resmedilişi ve yetişkin Bruce ile Betty(Connolly)'nin, evin yakınlarında, salıncaktaki kompozisyonları, Ang Lee gibi, film çekerken aslında şiir yazan birinin düşünebileceği sinemasal anlar.. Hulk'un suyun aksindeki görüntüsüne isyan edişi, Betty'nin tuttuğu fener ışığı eşliğinde saklandığı ağaçların arkasından çıkışı, babasına karşı bilinçaltına attığı ama yeniden karşısına çıktığında artık dizginleyemediği nefretin verilişi, sanki bir Yunan tragedyasında olduğumuzu hissettiriyor. Ama Lee, bu açıyı da dozunda tutup hep yeni hamleler yapıyor ve seyirciye yaklaşık iki buçuk saatlik filmi sıkılmadan, ne sıkılması, heyecanla sonunu bekleterek izlettirmeyi başarıyor.

    Bruce'un, içindeki devin uyanmasını engellemeye çalışması, uyandığındaysa bundan belli ölçüde keyif alması, çünkü bilinçaltını sürekli meşgul eden travmayı o anlarda unutması (tıpkı rüya görmek gibi), Ang Lee gibi karakterin yaratıcısı Stan Lee'nin de işinin ehli olduğunun göstergesi.

    Filmle ilgili soru işaretlerine gelince: Bruce ile Betty arasındaki duygusal ilişki iyi işlenmiyor. Betty, sevdiği adamın yeşil bir deve dönüşmesi karşısında gözyaşı döküyor ama onun öldürülmemesi için yeterince çaba sarfetmiyor gibi. Babasını ikna edemeyince tek başına- hani benzer filmlerde olduğu gibi(!)- bir şeyler yapmasını bekliyor insan. Bruce'un aşırı mesafeli oluşu muydu ilişkilerini bitiren? Bruce'un bir türlü su/bilinç düzeyine çıkamayan kişisel sorunları mıydı ikisini ayıran? Böyle olduğunu tahmin edebiliyoruz tabii ama bu konu daha iyi işlenseydi Hulk ile Betty'nin finale doğru bakışmaları daha anlamlı olabilirdi, o sahneler King Kong filmindeki benzer sahneleri aşabilirdi.

    Filmin sonunda Bruce'un ölmediğini görüyoruz. Peki şapkasındaki bukalemun babası olabilir mi? Onca uyuşturucuya bana mısın demeyen Nick Nolte de patlamadan kurtulmuş olabilir mi?

    Ya da boşverin gitsin bu soruları, harika bir filmdi. Başarılı bir çizgi roman uyarlaması, tiyatral bir öykü ilerleyişi, başarılı görsel efektler, iyi oyuncular. Yetmedi mi? Tamam o zaman, Hulk bir Ang Lee filmi, yani perdede şiir yazan birine ait. Kaçırmaya hele hele Hulk'u kızırdırmaya hiç gelmez!

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top