Hesabım
    Kandahar’a Yolculuk
    Ortalama puan
    3,6
    51 Puanlama
    Kandahar’a Yolculuk hakkında görüşlerin ?

    12 Kullanıcı yorumları

    5
    1 Eleştiri
    4
    7 Eleştiri
    3
    0 Eleştiri
    2
    3 Eleştiri
    1
    1 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 2.094 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    20 Ağustos 2021 tarihinde eklendi
    Senaryosunu da yazan İranlı sinemacı Mohsen Makhmalbaf'ın yönetmen koltuğunda oturduğu "Safar-e Ghandehar (سفر قندهار) / Qandahar (قندهار) / Kandahar", orta çağ karanlığının Taliban aracılığı ile Afganistan'a yeniden çöreklendiği günümüzde, ünlü distopik "The Handmaid's Tale" (2017 - 2021) dizisindeki, kadınlara yönelik insanlık dışı uygulamaları anımsatan dehşeti bir kez daha iliklerimize kadar hissederek izlediğimiz bir film oldu...

    Gelin isterseniz, set olarak çoğunlukla İran'ın Afganistan sınırındaki Niatak sığınmacı kampının kullanıldığı ve dünya prömiyerinin de 11 Mayıs 2001 tarihinde Cannes Film Festivalinde yapıldığını bildiğimiz zorlu bir yolculuk hikayesinin anlatıldığı filmimize biraz daha yakından bakalım...

    Taliban tarafından, 7. yüzyıl Selefi İslam inancı gereği okulların kızlara kapatıldığı ve sosyal hayatın kadınlara, sakal kesmenin de erkeklere tamamen yasaklandığı Afganistan'da yaşayan ve bu gelişmeler üzerine gönderdiği mektupta, tüm umudunu yitirerek yüzyılın son güneş tutulmasında intihar etmeye karar verdiğini yazan kuzenini kurtarmak amacıyla Afganistan doğumlu Nafas (Nelofer Pazira), ailesiyle göçerek vatandaşı ve an itibarı ile de üniversite öğrencisi olduğu Kanada'dan Kandahar'a doğru yola koyulur...

    Söz konusu güneş tutulmasına üç gün kalmışken aynı zamanda, kadınlara yönelik haber içerikleri başta olmak üzere amatör gazetecilik de yapması nedeniyle Taliban Afganistan'ından resmi vize alamayan Nafas, bir Kızıl Haç helikopteri ile ulaştığı İran sınırından Kandahar'a gizlice geçmeye çalışacaktır...

    Bunun için de; en güvenli yol olduğu düşünülerek kendisine önerildiği gibi para karşılığında, sanki evin erkeğinin dördüncü karısıymışçasına, kendisini Kandahar'a götürecek bir Afgan ailesinin yanına öylesine iliştiriliverecektir...

    Ki, iliştirilir de...

    Ancak yolda soyularak araçları da ellerinden alındığından çölde, bir süre daha tabana kuvvet ilerledikten sonra güvenliğinin tehdit altında olduğunu hisseden bu Afgan ailesi Nafas'ı yarı yolda bırakarak İran'a geri dönmeye karar verir...

    Bu arada Mohsen Makhmalbaf bizlere, medreselerde mollalara emanet edilmiş olan okuma yazma dahi bilmeyen çocukların, hangi yöntemlerle gözü dönmüş birer Taliban militanı olarak yetiştirildiklerini göstermeyi de ihmal etmemiş...

    Elbette filmin girişindeki, uçaktan paraşütle atılan protez bacaklar aracılığı ile ülkedeki mayınlı araziler ve günlerdir ağızlarına tek lokma yiyecek girmemesi yüzünden açlıktan mideleri ağrıyarak doktora giden küçük kız ile annesinin durumları da, Afganistan'a ilişkin diğer önemli ayrıntılardır...

    Üstelik iki ayrı benzeri sahnede; kadınların, erkek doktorlarla doğrudan iletişime geçememesi hali de son derece çarpıcıdır...

    Devamında...

    Sefaletin kol gezdiği ülkenin kırsalındaki ailelerin çocukları daha 8 - 10 yaşlarındayken, sadece karın tokluğuna şeriata uygun olarak kılıçla kafa kol kesip Kalaşnikof ile insan öldürmeyi öğrenirlerken ana dilleri Peştunca olan bu çocuklardan, tek kelimesini dahi anlamadıkları Arapça Kur'an'ı:

    Anlamaları değil de başlarındaki mollaların kendi mezhebi inançlarınca ezberlettiklerini birebir tekrarlamaları istenen ama bunu beceremeyerek hatim edemeyen kısmının, medreselerden uzaklaştırılarak açlığa mahkum edilmekte olduklarını da fark ediyoruz...

    İşte Khak'da (Sadou Teymouri) medreseden uzaklaştırılan bu çocuklardan bir tanesi olup yolu, 50 dolar karşılığında Kandahar'a kadar rehberliğini üstleneceğini söyleyen Nafas ile kesişir...

    Fakat çöldeki kuyudan içtiği su nedeniyle hastalanan Nafas gittiği Afrika - Amerika kökenli doktor Tabib Sahid'in (Hassan Tantai) uyarısı ile Khak ile yollarını ayırmak zorunda kalır...

    Zira doktora göre,ülkedeki yoksulluk herkesi tehlikeli hale getirmiştir...

    Bu yüzden de yolun kalanını Nafas, aslında bir doktor değil de, vakti zamanında Sovyetlere karşı Taliban ile beraber (aynen dünyanın dört bir tarafından gelerek Türkiye üzerinden Suriye'ye akan ve an itibarıyla da İdlib'e sıkışıp kalmış olan psikopatlar gibi) savaşmak üzere Amerika'dan Afganistan'a cihatçı olarak gelen bu adamla birlikte tamamlayacaktır...

    Dakika 44...

    Geride, Afganistan gerçekleri ile yüzleşmeye devam edeceğiniz 41 dakikalık bir bölüm daha mevcut...

    Bugüne kadar fırsat bulup da izlememiş olanlara, özellikle de Afganistan'da nelerin yaşandığı hakkında bilgi edinmek isteyenlere, haftalık Time dergisince "tüm zamanların" en iyi 100 filmi arasına alınan, belgesel lezzetindeki Kandahar'ı kesinlikle öneriyoruz...

    Keyifli seyirler,
    volkanick
    volkanick

    Takipçi 683 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    3 Mart 2007 tarihinde eklendi
    mükemmel bir film bir baş yapıt.belgesel tadında.filmde tekrarlanıp duran sahneler ve diyaloglar yıllar geçsede yönetimler ve işgalciler değişse de o topraklar da değişen bir şey olmadığını vurguluyor... ya da ben öyle yorumluyorum
    sari_23
    sari_23

    Takipçi 174 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    27 Ocak 2006 tarihinde eklendi
    evet sadece 90 dakika içerisinde anlatıyor her şeyi.umudu,umutsuzluğu,sefaleti,bambaşka bir coğrafyayı ve kültürü.geçen haftaki duygu selinden sonra bir de bu gelince insan derin düşüncelere dalıyor.bir insanın umutsuzluğun içinde umudu arayışını anlatıyor kandahar.iran sinemasının son yıllarda kullandığı yarı belgesel,yarı hikaye kurgusunu bu yapıtta da açıkça görebiliyoruz.fonda afganistan’ın sefaleti,insanların yaşantısı değil sadece yaşama çalışıntısı,bacaksız ve kolsuz insanların bir tahta parçasına umut bağlayarak ortalıkta şuursuzca dolaşması...ve bunların içinde kaçtığı geçmişine geri dönmek zorunda kalan afgan bir kadın.söylemek ne kadar kolay değil mi?'afgan bir kadın'.ama dünyanın en zor sıfatlarından biri bu.ve bu zorluklara rağmen bütün şansları zorlayıp,olmayan fırsatları yaratmaya çalışarak kardeşine ulaşmaya çalışan 'afgan bir kadın'.son derece sade.realist bir film bu.yer yer çok güzel kullanılan mistik müzikler.hele nafas’ın kendisyle konuşurken kullandığı ses tonu insanın kalbine hücum ediyor direk.bacakları olmayan insanların uçaktan atılan tahta bacaklara saldırdıkları sahne tek kelimeyle muazzam.herkesin izlemesi gereken sade,kendi halinde ama müthiş bir etkileme gücüne sahip belgesel özellikleri barındıran başarılı bir film.iran gibi bizden çok daha geri kalmış ülkelerin filmlerine bir bakın,bir de onlardan çok daha fazla imkanlara sahip olan sinemacılarımızın yapıtlarına.yorum sizin....
    velnmt
    velnmt

    Takipçi 45 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    24 Ekim 2010 tarihinde eklendi
    Kandahar filmi, Afganistan gerçeğine kadınların penceresinden bakışı yansıtıyor.Filmin belgesel yanı ağırlıkta.Helikopterden atılan takma bacaklar ve sakat insanların koşuşu sahnesi iz bırakan ve acıtan görüntüler. Film, heyecan, aksiyon, güçlü kurgu, hikaye bekleyenlere tavsiye olunmaz. Dünyanın başka coğrafyalarında yaşamaya çalışan insanların, kadınların dramı yansıtılmış filmde. Afganistanın bitmeyen çilesi, savaş yorgunu ve mağduru insanları, geleneğin acımasız kurallarında hapsedilmiş Afgan kadınları...Film bakışlarımızı bu talihsiz ülkeye ve insanlarına çevirmeyi amaçlıyor.Bu bakımdan filmdeki bitmemişlik duygusu vs. hatalar arka planda kalıyor.Ortada tüm çıplaklığıyla çok acı bir Afganistan geçeği var. Başka dünyalara pencereler açmak, kulak vermek isteyenlere tavsiye ederim. 8/10
    marshmallow-2
    marshmallow-2

    Takipçi 67 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    14 Mart 2005 tarihinde eklendi
    güzel diyemem ama çok kötü de değil..
    hobalap
    hobalap

    Takipçi 17 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    15 Ocak 2005 tarihinde eklendi
    bu tarz filmler ne çok sık çıkar ne de çok kişi böyle filmleri izler gerçekten trajik bi sonla biten güzel bi filmdi
    AykutKarabacak
    AykutKarabacak

    83 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    21 Ocak 2010 tarihinde eklendi
    İran sinemasının büyüsü, amatör oyuncularla yapılan başarılı ve yürekli işlerden kaynaklanıyor. Ne yazık ki büyü bu filmde bozulmuş. Böyle bir konudan çok başarılı bir drama çıkabilecekken sonuç -sinema açısından- tam anlamıyla hüsran olmuş. Ben severek değil, sıkılarak izledim. [5/10]
    teruda34
    teruda34

    24 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    9 Mart 2007 tarihinde eklendi
    belgesel tadında bir film.Sonunu baglayamamıslarsa da izlenmeye deger görüyorum
    arlene
    arlene

    27 değerlendirmeler Takip Et!

    1,5
    9 Temmuz 2006 tarihinde eklendi
    Ben bu filmi pek beğenmedim... Belki de filmin pat diye bitmesi neden oldu buna. Filmin sonunda başroldeki kadının kızkardeşine ulaşıp ulaşmadığı belirsiz kalmış, ben ulaşamadığını var saydım. Filmin başında kadın Afganistan’dan önce İran’ı da görmeye gittiğini söylemişti, kardeşinin günleri sayılı olan bir insan için fazla lüks bir şey değil mi bu? Filmde bazı diyalogların iki üç kez tekrarlanması (adam Kızılhaç’a gideceğini defalarca söylediği halde ona nereye gideceğini tekrar sormaları) bana Brezilya dizilerini anımsattı, belki de filmi Türkçe dublajlı izlediğim için diyaloglar başarısızdı. Bu kadar kötü eleştiride bulundum ama filmin iyi yanları da var tabii ki. Afganistan’daki yoksulluğu ve kadınların durumunu anlatan iyi bir belgesel niteliğinde, bazı sahneleri çok etkileyici. Yine de Afganistan’la ilgili yapılan bir sürü belgesel ve haberle kıyaslandığında bu film yavan kalıyor bence.
    herseyzor
    herseyzor

    7 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    27 Ocak 2006 tarihinde eklendi
    Umudu ve çaresizliği başarıyla yansıtan bir yol filmi. Afganistan’da ki insanların yaşadıkları dram filme çok iyi aktarılmış. Tavsiye ederim.
    talcowrflot
    talcowrflot

    7 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    31 Ekim 2009 tarihinde eklendi
    Sakin,Farklı,ülkemizle kıyaslama yaptırıp bulunduğumuz yaşam standartını çok iyi olduğunu hissettiren şahane filmlerden biri.

    Filmde sinema tarihinin en etkiliyici sahnelerinden biri vardır.Şöyledir ki; Savaşda bacaklarını kaybeden insanların helikopterden paraşütle atılan takma bacaklara ulaşmak için birbirlerini ezip yarışa girmesi..Gözlerinizdeki yaşı,kalbinizdeki acıma duygusunun tavan yapacağı bir sahnedir..İzlenmesi gereken bir film.
    cuneytkaplan
    cuneytkaplan

    6 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    15 Aralık 2006 tarihinde eklendi
    güzel filmdi ama filmden çok belgesele benziyor bazı diyaloglar çok basit birde filmin sonunu o kadar bekliyosunuz bumu ya dedirtecek şekilde bitiyor.sonuçta izlenmesi gereken bir film
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top