Hesabım
    Kedi Kadın
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    1,5
    Kötü
    Kedi Kadın

    Mrrrrrrr, Senarist Nerede?

    Yazar: Orkan Şancı

    Orijinal, yaratıcı bir öykü bulamadığı için onlarca yıl öncesinin filmlerini yeniden çekerek çıkış yolu bulmaya çalışan Hollywood, senaryo sıkıntısını çizgi roman uyarlamalarında da yaşıyor. Hazır yaratılmış bir karakter ve maceraları ortada dururken ipe sapa gelmez süslemelerle film çekiyor ve sevdiğimiz karakterleri güç duruma düşürüyor. Baş kadın karakteri seksi bir kostüm içinde sunmakla koca bir filmi kurtarabileceğini düşünen insanlar var hala Hollywood'da... Kedi Kadın örneğin.

    Aşk hayatındaki gibi film seçimlerinde de hatalar yapmaya devam eden Akademi ödüllü Halle Berry, çok istediği kostümü giyip perdeye fırlamış. Ama ortada ne mücadele edebileceği güçlü düşmanlar ne de zeka pırıltısı saçan bir senaryo var. Okyanusun ötesindeki meslektaşlarımızın da vurguladığı gibi filmdeki en iyi şey Halle Berry'nin kostümü. Aylarca karın kaslarını çalıştırarak ve sıkı bir diyet uygulayarak bu kıvama gelen Berry'yi izlemek gerçekten de zevkli. Ama o kadar. Filmde çizilemeyen onca karakterin başında Kedi Kadın'ın kendisi geliyor.

    Filmle ilgili eleştirilerimizi sıralarken ister istemez ana referans noktamız Tim Burton'un eşsiz Batman Returns'ü olacak. Michelle Pfiffer'ın kedi kadın yorumunu gördükten sonra Halle Berry'nin performansı ne yazık ki insana yavan geliyor. Yüz ifadesi bakımından zaten kedisel bir güzelliği olan Pfiffer, bu avantajını başarıyla kullanıyor, bakışlarıyla tehlikenin yaklaştığını haber veriyordu. Dahası, Berry'ye oranla bir hayli muhafazakar kalan kostümünün altındayken bile seksi görünmeyi beceriyordu. Berry ise, filmin asıl oyuncusu olan kostümün içinde sanki podyumdaymışcasına salına salına yürürken kedi olduğunu unutmuşa benziyor. Aylarca kedi belgeseli izlemekle olmuyor demek ki. Bakışları ise, seksi ve tehlikeli olmaktan çok, bu filmde ne aradığını soran bir şaşkınlığı ifade ediyor.

    Kedi Kadın ilk kez bir Batman macerasında görünmüş, ikisinin ortak alt ego sorunu, Batman Returns'de başarıyla işlenmişti (maskeli baloya maskesiz katıldıkları sahneyi hatırlayın). Oysa "Kedi Kadın", bu ana temayı bile eline yüzüne bulaştırmış. Selina yerine "sabır" anlamındaki Patience isminde karar kılan senaristler, kedi kadını ne yeterince intikam ateşiyle yanıp tutuşturmuş ne de hırsızlık yapması için geçerli nedenler üretmiş. Batman Returns'ün de prodüktörlüğünü üstlenmiş olan Denise Di Novi'yi fazla suçlamamak gerek aslında. Baksanıza, olağanüstü The Game (1997)'in yazar ikilisini bulup getirmiş.

    Ama ne yazık ki John Brancato ve Michael Ferris, bu kez formda değil. Ya da The Game'de olduğu gibi yine baş karaktere eziyet çektirmeleri gereken bir film yazdıklarını düşünmüş olmalılar, o açıdan başarılılar. Dahası senarist ikili, kötü adam şaşırtmacası yaparken seyirciyi unutmuşlar. Bu inanılmaz hata yüzünden seyirci, kendisinden daha az zeki bir süper kahramanı izlemek zorunda bırakılmış. Aksiyon örgüsü de kötü. Kedi kadının, sevdiği polisi kötü patroniçenin elinden kurtardığı sahne örneğin. Kahramanımız burada polisi kurtarıp çekip gidiyor, kötü patroniçe elindeyken mücadele bile etmiyor. Çünkü öğreniyoruz ki zeki senaristlerimiz, sadece ikisinin karşı karşıya olacağı güzel(?) bir final sahnesi hazırlamışlar bizlere.Bakımsız tırnaklarını gümüş pençe takarak kapatan Kedi Kadın, Patience'ın olmaya korktuğu kadar girişken, flört eden ve cesur biri.

    Kedi Kadın olmayı, eski Mısır'ın kutsal bir tanrıçasıyla bağdaştırmak, senaryonun başarılı olduğu ender sayfalardan. Bunu vurgulayan açılış jeneriği de iyi. Ne var ki, filmin kilit noktalarından biri olan aşk teması sınıfta kalmış. Bir hayli kilo verdiği gözden kaçmayan Benjamin Bratt'in oynadığı polisin, filmin başından beri "karşı konulamayan erkek" olarak sunulması kaygı verici. Patience ile sonunda ayrılma mecburiyetleri de yüzeysel...

    Ya aksiyon sahneleri? Bu tarz büyük bütçeli filmlerin sayfalar dolusu prodüksiyon notları, yapımcılar, oyuncular ve yönetmenin birbirlerine düzdüğü methiyelerle doludur. Catwoman da da durum farklı değil. Halle Berry'nin, geleneksel Brezilya dövüş sanatı Capoeira'yı ve kırbaç kullanmasını ne kadar hızlı biçimde öğrendiği ballandıra ballandıra anlatılıyor. Oysa yönetmenin son kurgusunu gördüğümüzde Berry'nin perdede tek bir takla bile atmadığını görüyoruz. Bütün aksiyon sahneleri CGI ve dublör kullanılarak gerçekleştirilmiş. Pitof, çocukları bile kandıramayacak kesmelerle bu hareketleri Berry'nin yaptığına inanmamızı beklemiş.

    Şüphesiz bir kadın oyuncu bu zor hareketleri yapmak zorunda değil ama filmle ilgili röportajlarda kullandıkları "Berry çok hızlı öğrenerek hepimizi şaşırttı" türü ifadeler gülünç oluyor. Dahası Vidocq ile görsel anlatım tercihleri konusunda ipuçları veren Pitof, bir çok sahnede devamlılık hataları yapmış. İki karakter karşılıklı konuşurken yakın plana geçtiğinde, gülen bir oyuncu birden ciddi, ellerini kavuşturmuş bir oyuncu olarak birden başka bir pozisyonda görülüyor.

    Yönetmen Pitof da Burton'ın filminin sıkı bir hayranı. Ana karakterin kedi kadın olarak yeniden dirildiği sahne başta olmak üzere Batman Returns'a bazı göndermeler var. Ancak, bir Batman macerası anlatırken Kedi Kadın karakterini ustalıkla kullanan Burton'a kıyasla, koca filmi bu karaktere ayıran Pitof yetersiz kalıyor. Yönetmenin görsel takıntılarının öykünün önüne geçmesinden korkuyormuş yapımcılar, keşke öyle olsaymış.

    Filmin çizilemeyen kötü karakterlerinden Laurel rolünde Sharon Stone şaşırtıcı olmayan biçimde başarılı.. Yaşlandığı için devre dışı bırakılan birini oynaması hoş bir ironi. Matrix'in geveze şifre sorgulama programı Lamber Wilson'ı görmek de, kötü repliklerine rağmen keyif verici.

    Kedi Kadın, iyi bir oyuncunun uygun olmadığı bir rolde yıprandığı bir film. İyi bir yönetmenin kötü senaryo yüzünden yıprandığı bir film. İyi bir film izlemek için salonları dolduranların da akıbeti farklı olmayacaktır. Evet Berry bu filmde seksi ama ne heyecan verici ne de eğlenceli.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top