Dan Mahowny, terfi eder ve Toronto’da çalıştığı bankanın krediler bölümünde müdür yardımcılığına getirilir. Başarılı iş hayatı ve efendi kişiliği elbette ki Mahowny’nin aydınlık yüzüdür; karanlık yüzü ise at yarışlarından futbol maçlarına kadar akla gelen her şey için bahse giren saplantılı bir adam olmasıdır. At yarışında kaybettiği 10 bin doları kapatabilmek için bankasını sadece 10 bin dolar dolandırır. Ne var ki, borcu arttıkça daha büyük miktarlar ödünç almaya, daha büyük oynamaya ve daha çok kaybetmeye başlar. O kadar ki, bahisçisi bile makul oynamasını tavsiye eder.
Tutkusu ve bağımlılığı, Mahowny’nin hayatta kumar oynamaktan başka hiçbir şeyden zevk alamamasına yol açar; elbette ki aynı bankada veznedar olan kız arkadaşı Belinda da bundan nasibini alır ve araları bozulur. Oynadığı miktarlar artık öyle yüksektir ki, onu Las Vegas’a kaptırmak istemeyen Atlantic City’deki açıkgöz kumarhane patronu Victor Foss için Mahowny’yi özel uçaklar ve limuzinlerle getirtmek bir prestij meselesine dönüşür. Bu çılgın tempoda, ne giyimi ne de karakteri değişir; o hep aynı sakin, uysal ve kötü giyinen adam olarak kalır. Mahowny kazanmak için değil, her seferinde yine kaybedeceğini görmek için kumar oynayan ve bundan haz duyan bir bağımlıdır?