10 ÜZERİNDEN 10 TEK KELİME İLE BİR BAŞYAPIT
Ünlü İtalyan sinemacı Federico Fellini’nin en ünlü filmlerinden 1963 yapımı “8 Buçuk” karmaşık bir kişiliğe sahip olan bir yönetmenin film çekme sürecine odaklanıyor. Yönetmen bu süreçte bir yandan entellektüel birikimi yüksek birinden görüş alıyor, bir yandan yapımcısı ve yönetmeniyle ilgileniyor diğer yandan da çalkantılı özel hayatının getirdiği sorunlarla boğuşuyor. Bu süreçte film kimi zaman uzun planlarla oyunculuğu ön plana çıkarırken yönetmenin bulunduğu ruh halini de bu sayede daha iyi gözlemleyebiliyoruz. Yönetmenin özel hayatı ise tam bir karmaşa. Bir yandan belli ki sadece güzelliği için bir araya geldiği sevgilisiyle uğraşmakta, diğer yandan da eski ilişkilerinin biriktirdiği problemlerle yüzleşmekte.Açılış sekansı filmin görsel anlatımına dair ipucu, karakterin ruh dünyasının sembolik tasvirleriyle dolu bilinçaltı yolculuğunun ilk adımıdır. Kamera hareketlerinin çeşitliliği bakımından; açılış sekansında, baş arkası çekimde kamera sola ve sağa pan yaparken çekim el kamerasıyla yapılmıştır ve hareketin kendisi yapay ve mekanik değil anatomiktir.Filmde çekimlerin bakış açısı her zaman belli değildir.Kamera hareketi ve zaman ilişkisi bakımından, el kamerasının yavaş ve kesik hareketi zamanı seyreltir; Guido’nun üzerindeki baskıyı zamana yayarak, klostrofobik etkiyi artırır. Yolcuların robotları andıran hareketsizliğini donuk çerçeveler vurgular.Film boyunca daha pek çok teknik element anlamı yaratmakta başarıyla kullanılır. Örneğin Fellini’nin hızlı zoomları, sözcüklerin anlamını güçlendirir. Rahipler küçük Guido’yu mahkemede kınarken, Fellini bu yüzlere, aynı zamanda ağızlara ve onlardan çıkan sözcüklerin acımasızlığına hızlı zoomlarla vurgu yapar. Kamera, bazen özgürlüğünü kaybetmiş gibi bazen de Saraghina’nın dansına eşlik ettiği gibi keyifle salınır, bazen kaplıca sekansındaki gibi merakla tarama yapar ve bir anlamda filmi yaratır; sadece kayıt altına alan, (recording) “objektif realist” ve pasif değil; aktif ve filmin bir öznesi gibidir. Film zaten genelgeçer bir bakış ortaya koymaz, bu teknik film için biçilmiş kaftandır. Fellini Guido’nun her daim değişegelen psikolojisini, üzerindeki baskıyı ve dış dünya ile olan uyumsuzluğunu, özetle filmin tüm “karmaşa”sını bizim gözümüzü meşgul ederek, kendi tekniklerine bir modernist eserde olduğu gibi dikkat çekerek gösterir. Bu yüzden “büyücü”nün teknik akrobasisi sadece kamera ile sınırlı kalmaz, kurguyu ustalıkla ve olağandışı kullanır. Sinemanın ve bir filmin ne olduğunu, nasıl yapıldığını, film yapımının kendine özgü mekanizmasını bize yanlış kurgusal eşlemelerle, irrasyonel geçişlerle gösterir. Bu kurgusal düzenlemedeki mübalağa, aynı kamera hareketlerindeki gibi bize bir film seyrettiğimizi hatırlatır ve pek tabii daha önce bahsettiğimiz karmaşanın ancak bu şekilde aktarılması gerekir. Film kendi subjektif teamülleri üzerinden işler ve bu yüzden de modern ve pervasızdır.Bu büyük filmi sinemasal belleğe almalı ve her daim atmosferinin içinde dolaşmalı. Sinema gerçekten sanatsa sizde iyi bir sinema izleyicisi olduğunuzu düşünüyorsanız bu film gerçek sinema severle,gerçek sinema sever olmayanları ikiye ayırır. 10 / 9.3